Erzurumlu İslami sivil toplum kuruluşları bugün Yakutiye Kent Meydanı’nda (Lalapaşa Meydanı) bir araya gelerek Suriye’de işlenen cinayetleri kınamak, Halep başta olmak üzere Suriye Direnişine desteklerini ilan etmek üzere basın açıklaması yaptılar. Suriye’nin Halep kentine yönelik Rusya, İran, Esed güçlerinin başlattığı katliam operasyonlarının değerlendirilip Suriye halkıyla dayanışma gerekliliğinin altının çizildiği programın moderatörlüğünü Suat Yıldız yaptı.
Topluluk adına Zafer Fatih Ergat’ın okuduğu basın açıklamasının ardından Rusya, İran, Baas güçlerinin ve diğer işbirlikçi güçlerin saldırılarında şehid olanlar için, IŞİD’in Kilis’e yönelik saldırılarında katledilen siviller ve tüm İslam şehidleri için Muhammed Şevket Gökşan Hoca’nın kıldırdığı gıyabi cenaze namazı ve yaptığı duanın ardından program sona erdi.
Basın açıklaması esnasında katılımcı topluluk tarafından “Tekbir”, “Kelime-i Tevhid” nidalarının yanı sıra, “Katil Rusya Suriye’den Defol!”, “Suriye Halkı Yalnız Değildir”, “Suriye Cihadı Onurumuzdur”, “Erzurum’dan Halep’e Direnişe Bin Selam!” vb sloganlar atıldı.
Topluluk tarafından, “Katil Rusya Suriye’den Defol!”, “Bugün Halep Yanıyor, Yarın Zulmedenler Yanacak”, “Katil Esed’in Varil Bombaları İnsanlık Onurunu da İmha Ediyor” vb. pankartların yanı sıra, Baas, İran, Rusya vb. karşıtı dövizler de taşındı.
Basın Açıklaması Tam Metin:
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Bugün bir kez daha Suriye’den yükselen feryadın acısını hissederek burada toplanmış bulunmaktayız. Baas rejimine karşı, Suriye’ halkı tarafından Mart 2011’de Deraa’da başlatılan onurlu direniş, 6. yılında devam ediyor.
Şüphesiz ki coğrafyamız son iki yüzyıldan beridir fikirsel, kültürel, ekonomik ve fiziki açıdan topyekûn bir kuşatılmışlığa maruz bırakılmıştır. İslam Ümmeti olarak her türlü kuşatılmışlığa karşı direnmenin ve yeniden dirilmenin sancılı süreçlerini yaşıyoruz.
Yanı başımızda, Suriye’de yüzyılın en ilkesiz, ahlaksız ve barbar katliamlarından birine karşı, Suriye halkının onurlu direnişi, tüm kuşatılmışlığına, maddi imkânsızlığa, silah yetersizliğine, siyasi tehditlere rağmen boyun eğmeden adeta destanlaşıyor.
Suriye halkının onurlu cihadı bir yandan küresel oyun kurucu zalim sahtekârların, kirli yüzlerindeki maskeyi düşürürken; diğer yandan coğrafyamızda boy veren işbirlikçi hainleri, satılık kalemleri, mezhepperest fanatikleri, kokuşmuş pasif teşkilatları da ifşa ediyor. Kısaca Suriye cihadı hakla batılın, iman ile küfrün, mümin ile münafığın, Musalarla Firavunların, ümmete kazık atanlarla sabır ve zorlukta yardımlaşanların birbirinden ayrıştığı, safların netleştiği adeta Furkan Savaşına dönmüş duruyor.
Özgürlük, adalet ve iman uğruna seferber olunan bu yolda 500 bin evladını şehit veren, milyonlarca evladını yaralı ve muhacir bırakmış Müslüman bir halkın tarifi imkânsız acılarına rağmen, modern dünyanın hiçbir ciddi adım atmaması; aksine doğrudan veya dolaylı olarak katillere destek vermesi aslında bir tek cümleyle ifade edilecek kadar nettir. Evet, Suriye halkı sırf “Rabbimiz Allah’tır dedikleri için” küfrün ateşlerinde yakılmaya çalışılıyor. Suriye halkı Emperyalist kuşatmalara, Batılı kokuşmuş değerlere tenezzül etmediği için bu cinayetlerle dize getirilmek isteniyor..
Suriye halkının direnişi karşısında tutunamayan Baas diktatörlüğünü kurtarmak için Esed’in yardımına koşan mezhepperest İran devleti, İran’ın ileri karakolu Hizbuşşeytan örgütü, Irak, Afganistan, Pakistan gibi ülkelerden getirilip İran’ın mezhepçi idealleri uğruna savaşan onlarca fanatik şii örgüt direnişin ilerlemesini durduramamıştır. Baas diktatörlüğü için endişelenen Emperyalist güçler bir yandan kirli ve karanlık tekfir şebekesi IŞİD’in güçlenip Suriye devrimini vurmasına göz yumarken, diğer yandan da, İslami direnişe alternatif olarak taşeron PKK/PYD çetesini silahlandırıp desteklemişlerdir. Tüm bu güçlere rağmen yaralarını saran Suriye direnişi, Esed güçlerinin kalesi konumunda olan Lazkiye şehrine dayanınca, daha önce Esed’a sadece silah ve maddi destek veren Rusya Esed’in ve İran’ın yardımına yetişip tüm şer odaklarıyla beraber Suriye Cihadını boğmaya çalışmıştır.
Rusya’nın savaşa tüm gücüyle dahil olmasında hiç şüphesiz başta ABD ve sözde teröre karşı oluşturulan koalisyonun derin, kirli ittifakları vardır. Altı yıldan beridir dünyanın birçok yerinde düzenlenen göstermelik toplantılar, pasif kınamalar, beş para etmez bir tiyatrodan ibaret olan Cenevre barış süreci ve daha nice safsatalar hep Esad rejimine zaman kazandırmak, Suriye direnişinin moralini bozmak, Baas, İran ve Rus katliamlarını örterek Suriye devrimini uyduruk bir “terörle mücadele” eksenine oturtmak, Suriye halkının asıl katillerini aklamak ve Suriyenin Müslüman halkına kokuşmuş batılı değerler ekseninde bir çözümü dayatma amacı taşımaktadır.
Rus güçleri Suriye’ye girdiğinden beri binlerce hava saldırısıyla stratejik Türkmendağı bölgesini ele geçirip Halep direnişini boğarak, Esed’in sahil güvenliğini sağlamaya çalışmıştır. İran, Esed, Hizbuşeytan, PYD/PKK ve IŞiD ise eşzamanlı olarak Suriye direnişine karadan saldırmıştır. Tüm bu saldırıların ortak hedefi ise Halep şehrini kuşatıp Halep direnişini kırmaya çalışmak olmuştur.
Halep direnişini kıramayanlar, içinde bulunduğumuz günlerde Halep’e yönelik saldırıları artık topyekün, açık bir katliama dönüşmüştür. Rusya’ın Halep’e yönelik son bir haftada gerçekleştirdiği bombardımanda, çoğu kadın, çocuk, yaşlı sivillerden oluşan 400’e yakın kardeşimiz şehit olmuştur. Rusya, yine bir hastaneyi vurarak Halep’te kalan tek çocuk doktoru Muhammed’i de şehit etmiştir. Halep’te camilerin hedef alınmasından dolayı, tarihinde ilk kez Halep’te Cuma namazı kılınamamıştır.
Diğer taraftan Halep başta olmak üzere kardeş Suriye halkına 6 yıldan beridir kucak açıp her türlü insani yardımı sağlayıp haklı davalarını sahiplenen Türkiye’ye karşı da Kilis, Gaziantep başta olmak üzere IŞİD saldırılarıyla adeta bir yıldırma, sindirme projesi uygulanarak, Türkiye’nin Halep’e açılan köprü olması engellenmek isteniyor. Bu manada Halep direnişi sadece Haleplilerin, Suriye’nin değil; tüm İslam ümmetinin onur savaşıdır. Türkiyeli Müslümanlar bu durumda Halep direnişine sadece insani yardımla yetinilmesini değil; Halepte direnen Müslümanların her türlü modern silahla açıktan ve güçlü bir şekilde desteklenmesini talep etmelidir. Çünkü bugün Halep düşerse Yarın İstanbul düşer. Halep kazanırsa özgür Kudüs’ün yolu açılır. Bu yüzden Kilis’e düşen füzelerle toprağa düşen 20 kardeşimiz de aynı kavganın, kardeşliğin bedelini ödediği görülmelidir.
Evet, Halep tüm dünyanın gözü önünde yanıyor… Hiçbir insani kaygı gözetilmeden, apaçık bir ateş yağmuruyla yakılmak isteniyor. Kadim İslam medeniyetinin göz bebeği olan şehirlerimiz, adeta silinmek isteniyor. Halep yanıyor, ama boyun eğmeden, onuruyla direnerek şehadete yürüyor. Halep, üzerine ölü toprağı serpilmiş bir ümmetin aleyhinde Allah’a şahitlikte bulunarak direniyor. Halep ümmetin suskunluğunu, acizliğini, konforcu, nemelazımcı sinmişliğini yerin dibine batırırcasına vakur ve izzetle Yalnız Allah’a dayanarak ümmetin şerefini koruyor.
Tüm bunlara rağmen Halep direnecek ve Allah’ın izniyle, Suriye Cihadı zafere ulaşacaktır. Şüphesiz ki Allah’a kafa tutan Amerika, Rusya ve tüm küresel tağutlar ve onların kirli işbirlikçileri bir gün gelecek, ataları Firavun gibi, Nemrut gibi tarihin karanlık çöplüğüne gömüleceklerdir. Rabbimizin buyurduğu gibi :
Kafirlere de ki: "Siz mutlaka yenilgiye uğrayacaksınız ve toplanıp cehenneme doldurulacaksınız. Orası ne fena yataktır!" (Al-i İmran 12)
Bizler Erzurumlu Müslümanlar olarak, Suriye halkıyla omuz omuza olduğumuzu, zalimlere ve zulümlere asla rıza göstermeyeceğimizi beyan etmek için burada toplandık. Allah’tan bizleri suskunlardan değil, sorumlu mümin kullardan saymasını ve tüm İslam alemine Tevhid, adalet ve hürriyet ekseninde onurlu bir kurtuluşu nasib etmesini diliyoruz.
(ERZURUMLU MÜSLÜMANLAR)