Erzurum’da bazı İslami kuruluşların oluşturduğu Suriye Halkıyla Dayanışma Platformu’nun çağrısıyla ikindi namazını müteakiben Lalapaşa Camii Meydanı’nda toplanan Müslümanlar, Suriye direnişinin yalnız olmadığını haykırdılar. Suriye’de işlenen varil bombalı katliamlara dikkat çekilen protestoda Mısır, Gazze, Irak ve Doğu Türkistan’da yaşanan zulümlere de dikkat çekildi.
“Katil Esed’in Varil Bombaları İnsanlık Onurunu da İmha Ediyor!“Yaşasın Suriye Direnişimiz!”; “Suriyeli Mazlumlar Dünyanın Umrunda Değil… Kardeşlerine Sahip Çık!”; “Mısırda Darbecilerin Karşısında, Müslüman Kardeşlerimizin Yanındayız!”; “Sessiz Kalmak Zulme Ortak Olmaktır! Baas Vahşetine Karşı Susma Haykır!”; “Baas’ın Safında Duranlar Ümmetle Aynı Safta Olamaz!”; “!”pankartlarının açıldığı eylemde Mısır, Suriye, Gazze, Doğu Türkistan için hazırlanmış dövizlerde “Suriye İslami Direnişle Özgürleşecek!”; “Allah’ın Yardımıyla Zafer Yakındır!”; “Suriye’de Mısır’da Direnişe Bin Selam!”; “”; “Kahrolsun Amerikan Darbecileri!”; “Katil Çin Yönetimini Lanetliyoruz!”; “Şehidlerin Yolunu Sürdüreceğiz!”; “İslami Hareket Engellenemez!”; “Baas İşbirlikçilerinin İhanetlerini İslam Ümmeti Asla Unutmayacak!” “Baas’ın Safında Duranlar Ümmetle Aynı Safta Olamaz!” ifadelerine yer verildi.
Suat Yıldız’ın sunumunu gerçekleştirdiği eylemde grubu temsilen basın açıklamasını Yavuz Bayram okudu. Açıklama esnasında Kelime-i Tevhid ve Tekbirlerin yanı sıra ,“Yaşasın Suriye Direnişimiz!”; “Katil İran Suriye'den Defol!”; “Katil Amerika Ortadoğu'dan Defol!”; “Yaşasın Suriye Cihadımız!”; “Hama’ya, Humus’a Direnişe Bin Selam!”; “Mazlumların Kanı Zalimleri Boğacak!”, “Yaşasın Küresel İntifada!”; “Katil Esed Hesap Verecek!”; “Suriye Cihadı Onurumuzdur!”; “Erzurum’dan Halep’e Direnişe Bin Selam!” vb sloganlar atıldı.
Basın açıklamasından sonra Taha Özkan’ın yaptırdığı duadan sonra eylem sona erdi.
BASIN AÇIKLAMASI METNİ
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
“Gevşemeyin, üzülmeyin; eğer (gerçekten) iman etmişseniz en üstün olan sizlersiniz...”(A.İmran 139)
2011 yılının Mart ayında Suriye’de başlayan halk kıyamının 4. Yılını doldurup 5. Yıla girmesine çok az bir zaman kaldı. Fakat tüm dünyanın gözleri önünde devam eden Baas katliamları dur durak bilmeden devam ediyor.
Dört yıllık savaş boyunca 250 Bine yakın evladını şehid veren Suriye Halkı bu azmin ve imanın bedelini ödemektedir. Bugün Suriye’den başka ülkelere sığınan Muhacir sayısı 4 milyonu geçmiş bulunmaktadır. 9 Milyondan fazla Suriyeli ise ülke içinde nispeten daha güvenli gördükleri bölgelere göç etmiştir. Merkezi Londra’da bulunan “Suriye İnsan Hakları Örgütü”nün (SNHR) Eylül 2014 itibarıyla yayımladığı raporda, tespit edilmiş 17 136 çocuğun öldüğü, bu çocuklardan bir kısmının Baas zindanlarında işkence ile öldürüldüğü belirtildi. Yine Suriye'deki çatışmalar sırasında 375 bini çocuk olmak üzere 1 milyon 100 bin kişinin yaralandığının kaydedildiği raporda, 19 bin çocuğun ise en az bir organını kaybettiği belirtilmiştir. Yine "2 milyon 300 bin çocuğun da zorunlu göçe maruz kaldığı belirtilmiştir. Katledilen kadın sayısı 20 bine yaklaşırken, Esed rejimi ve işbirlikçileri tarafından tecavüze uğrayan kadınların, kızların sayısı belli bile değildir..
Hiç şüphesiz facianın gerçek boyutu raporlarda belirtilenlerin çok ötesindedir. Hama, Humus, Halep vb şehirler adeta hayalet şehirlere dönmüş haldedir. Tüm dünya Eset zindanlarında işkencelerle katledilen on binlerce insanın cansız bedenlerinin şahidi olmuştu. Duğu Guta’da uygulanan kuşatmada açlık ve hastalıktan dolayı insanların kedi, köpek yemek zorunda kalmasını ve Esed rejiminin kimyasal saldırılarında can veren insanları da dünya umursamamıştı. Bugün ise Rejim güçleri ve destekçileri dünyanın suskunluğundan da cesaret alıp tüm güçleriyle Halep Şehrine yüklenerek Halep direnişini kırmaya ve Halep’i de açlık ve salgınların çökerttiği bir cehenneme çevirmeye çalışmaktadırlar. Halep’i varil bombalarıyla dize getirmeye çalışmaktadırlar.
Suriye Halkı adeta tüm dünyanın sağır ve kör kesildiği bir savaşta bir başına bırakılmış haldedir. Baas katilleri, uluslararası anlaşmalara göre de kitle imha silahı olarak kabul edilip yasaklanan “varil bombalarıyla” sivil yerleşim yerlerini bombalamaya devam ediyor. Halep, Humus, Hama, Dera, İdlip, Rakka gibi şehirler her gün onlarca varil bombasıyla yerle bir edilmektedir. Gün geçmiyor ki haber ajansları Suriye’de 70 ölüden, 90 ölüden, 120 ölüden, 40 ölüden, 60 ölüden bahsetmesin. Suriye’de ölümler artık insan canının hürmetiyle değil; sadece birkaç saniyede zikredilen rakamlardan ibaret hale gelmiş haldedir. Daha iki gün önce Birleşmiş Milletler denilen kirli kuruluş, Beşşar Esad yönetimiyle “Göçmen Kuşların Göç Yollarının Korunması” adına protokol imzalayarak adeta Müslüman canının bir kuş kadar bile ehemmiyeti olmadığını, küfreder gibi ilan etmiştir. Oysa Suriye Ulusal Koalisyonunun daha 2014 Şubat ayında açıkladığı kadarıyla Suriye’de şehirlere atılan varil bombası 5000’in üzerindedir. Kobani-IŞİD gündeminin çıkmasıyla unutturulan Suriye katliamında Baas Katilleri varil saldırılarını iki kat daha arttırmış haldedir. Sadece Varil Bombalarıyla ölenlerin sayısı 30 bini geçmiş haldedir. Yüz binlerce sivil ise varil bombalarının yol açtığı enkazlardan dolayı sakatlanmış haldedir.
Bugün tüm dünyanın dikkatini IŞİD üzerine çeken Amerika ve diğer Emperyalistler, bir yandan IŞİD bahanesiyle bölgeye yeniden dizayn verme çabası içine girişmişken, bir yandan ise Suriye başta olmak üzere Mısır’da, Gazze’de, Irakta yakın tarihte yaşanan büyük katliamları ve gerçek katilleri gözlerden saklamak, unutturmak istemektedirler. Gazzede yaklaşık 2 ay boyunca yaşanan korkunç katliamlar, Mısır’da Adeviyye meydanında bir günde katledilen binlerce Müslüman ve sonrasında devam eden zorbalıklar, Irak’ta İran ve ABD ortak piyonu olan Maliki’nin ve diğer Şii milislerin işlediği akıl almaz katliamlar ve Suriye’de her gün yağmur gibi yağıp şehirleri ve insanlığı yerle bir eden vahşi saldırılar maalesef IŞİD bahanesiyle perdelendi, unutuldu, unutturuldu. Son bir yıldır bilinçli bir şekilde dünyanın gündemi IŞİD haberleriyle adeta abluka altına alınmış haldedir.
Emperyalist katiller, Suriye’de Baas rejimi ve destekçilerine karşı direnen mücahidleri de sanki IŞİD’le aynıymış gibi yansıtarak, Suriye Kıyamını güya terörize edip itibarsızlaştırmayı ve tamamen desteksiz bırakmayı istiyorlar. Oysa bizler biliyoruz ki, Ümmet Coğrafyamıza musallat olan en büyük terörist Amerikan ve İsrail terörizmidir. IŞİD ise Amerika’nın demokrasi vaat edip 1 Milyon insan katlederek yerle bir ettiği Irak işgalinin bir sonucudur.
Bugün Suriye’de yaşanan katliamlar batının ikiyüzlülüğünü deşifre etmiş haldedir. Bununla beraber sözde İslam Devleti olma iddiası taşıyan mezhepçi İran Rejimi’nin ve onun çağrısıyla Suriyeyi adeta işgal eden, başta Hizbulfesad olmak üzere tüm dünyadan toplanmış mezhepperest mezarlık lejyonlarının ümmete yaptığı ihanetin de unutulmaması lazımdır. Zira Baas Rejiminin en büyük askeri, lojistik ve mali desteğini sağlayan ve bizzat Suriye Halkını katleden birlikleri organize eden asıl güç maalesef yıllarca ümmeti “vahdet” ve “Kudüs” hassasiyetlerimizi kullanarak uyutan İran Devleti’dir.
Suriye halkı bugün her zamankinden daha çok kardeşliğimize muhtaç haldedir. Bu yüzdendir ki başta Erzurum olmak üzere tüm Türkiye’de, unutturulmak istenen Suriye Direnişi ve insanlık dışı katliamların yeniden ve güçlü bir şekilde, Müslümanlar tarafından gündeme taşınması gerekmektedir. Bugün tüm dünyanın dikkatini saptırmak isteyen Emperyalistler Gazzeyi, Adeviyye Meydanını, Varil vahşetini, Arakandaki Budist katilleri, Doğu Türkistan’da katil Komünist Çin devletinin sessiz sedasız katlettiği Uygur Müslümanlarını adeta perdelemiş haldedirler. Çinli katillerin Doğu Türkistan’da baş örtüsünü yasaklamaları, oruç tutmayı, Namaz kılmayı yasaklamaları ve sayısı bile bilinmeyen gizli katliamları maalesef sanal gündemlerden dolayı fark edilemedi bile.
Bu vesileyle bizler Erzurumlu Müslümanlar olarak bir kez daha Suriye’de yaşanan katliamların karşısında olduğumuzu, Suriye Halkının şanlı kıyamını selamladığımızı ve zalimlerin, hainlerin karşısında durduğumuzu ilan etmek için toplanmış bulunduk. Bizim için Halep’in Erzurum’dan, Şam’ın İstanbul’dan farkı yok. Bu yüzden kardeşlerimizi unutmayacağımızı ve zulme karşı direnişlerinde yanlarında olmaya devam edeceğimizi ilan ediyoruz. Ve şu ayet mealiyle zalimleri ikaz ediyoruz.
“Sakın, Allah’ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! Allah, onları ancak gözlerin dehşetle bakakalacağı bir güne erteliyor.” (İbrahim-42)