Erzurum Atatürk Üniversitesi kampüsü Mediko önünde bir araya gelen Atatürk Üniversiteli İslami gençlik yapılanması son dönemlerde yoğun bir saldırıya maruz kalan Suriye’nin Halep şehrine dönük katliamları protesto etti.
“Suriye Halkı Yalnız Değildir”, “Suriye Cihadı Onurumuzdur”, “Erzurum’dan Halep’e Direnişe Bin Selam”, Katil Rusya Halep’ten Defol” “Tekbir” Ve “Lailaheillallah” sloganlarının atıldığı protestonun moderatörlüğünü Suat Yıldız yaptı. Suriye’nin Halep şehrine dönük son günlerde çok yoğun bir hava ve kara saldırılarının olduğunu, Suriye halkının hunhar bir katliamla karşı karşıya olduğunu, kadın, çocuk ve yaşlıların da içinde olduğu 400’e yakın bir can kaybının olduğunu, pazar yerleri ve hastanelerin vurulduğunu ifade eden Yıldız, bu saldırılar karşısında Suriye halkının ve cihadının yanında olduklarını, buna karşılık Suriye halkına bu zulmü reva gören Esed diktatörlüğünün, işbirlikçi İran ve Hizbüşşeytanın, Rusya’nın, ABD’nin ve diğer işbirlikçilerinin karşısında olduklarını ifade etti. Savaşın sonucu her ne olursa olsun kazananların iman edenler olduğuna vurgu yapan Yıldız, Allah’ın yardımı ile Suriye direnişinin muzaffer olacağını ifade etti.
Basın açıklamasını Hamza Yüzbaşı okudu. Mart 2011 den bu yana Suriye halkının direnişine, buna karşılık Esed ve işbirlikçilerinin hiçbir ahlak tanımayan katliamlarına ve gelinen noktada 500 bin civarında insanın şehid edildiğine vurgu yapan Yüzbaşı, Halep şehrinde yoğun bir saldırının olduğunu ve bu saldırılarla Suriye cihadının boğulmaya, direnişin engellenmeye çalışıldığını ifade etti. Akabinde Ümit YILDIZ dua etti. Duanın da akabinde Suriye şehitleri için gıyabi cenaze namazı kılındı ve program son buldu.
Basın Açıklamasının Tam Metni:
Bismillahirrahmanirrahim
Bugün bir kez daha Suriye’den yükselen feryadın acısını hissederek burada toplanmış bulunmaktayız. Baas rejimine karşı, Suriye’ halkı tarafından Mart 2011’de Deraa’da başlatılan onurlu direniş, 6. yılında devam ediyor.
Şüphesiz ki yanı başımızda yüzyılın en ilkesiz, ahlaksız ve barbar katliamlarından biri yaşanıyor. Bir yandan tüm insani değerleri ayaklar altına almış kanlı bir diktatörlüğün küresel ve yerli destekçileri en gelişmiş silahlarla, hiçbir hukuk ve ahlak gözetmeden saldırıyorken; diğer tarafta yüzyılın en haklı, onurlu, sabırlı ve Allah’a tevekkülle yoğrulmuş direnişi, tüm kuşatılmışlığına, maddi imkânsızlığa, silah yetersizliğine rağmen boyun eğmeden karşı duruyor.
Suriye halkının onurlu cihadı bir yandan küresel zalimlerin sahtekar, kirli yüzlerindeki maskeyi düşürürken; diğer yandan coğrafyamızda boy veren işbirlikçi hainleri, satılık kalemleri, mezhepperest fanatikleri, kokuşmuş teşkilatları da ifşa ediyor.
Özgürlük, adalet ve iman uğruna seferber olunan bu yolda 500 bin evladını şehit veren, milyonlarca evladını yaralı ve muhacir bırakmış Müslüman bir halkın tarifi imkânsız acılarına rağmen, modern dünyanın hiçbir ciddi adım atmaması; aksine doğrudan veya dolaylı olarak katillere destek vermesi aslında bir tek cümleyle ifade edilecek kadar nettir. Evet, Suriye halkı sırf “Rabbimiz Allah’tır dedikleri için” küfrün ateşlerinde yakılmaya çalışılıyor. Suriye halkı Emperyalist kuşatmalara, Batılı kokuşmuş değerlere tenezzül etmediği için bu cinayetlere terk edilmektedir.
Suriye halkının çelik İradesi karşısında tutunamayan Baas diktatörlerinin yardımına sırasıyla koşan mezhepperest İran devleti, İran’ın ileri karakolu Hizbuşşeytan örgütü, Irak, Afganistan, Pakistan gibi ülkelerden gelip İran’ın mezhepçi idealleri uğruna savaşan onlarca şii örgüt direnişi zayıflatamamıştır.
Baas diktatörlüğünü kurtarmak için çırpınan Emperyalist güçler bir yandan kirli ve karanlık tekfir şebekesi IŞİD’in güçlenip Suriye devrimini vurmasına göz yumarken, diğer yandan da, İslami direnişe alternatif olarak taşeron PKK/PYD çetesini silahlandırıp desteklemişlerdir. Tüm bu güçlere rağmen yaralarını saran Suriye direnişi, Esed güçlerinin kalesi konumunda olan Lazkiye şehrine dayanınca, daha önce sadece silah ve maddi destek veren Rusya Esed’in yardımına yetişip tüm şer odaklarıyla beraber Suriye Cihadını boğmaya çalışmaktadır.
Rusya’nın savaşa tüm gücüyle dahil olmasında hiç şüphesiz başta ABD ve sözde teröre karşı oluşturulan koalisyonun derin, kirli ittifakları vardır. Altı yıldan beridir dünyanın birçok yerinde düzenlenen sahtekâr toplantılar, pasif kınamalar, beş para etmez bir tiyatrodan ibaret olan Cenevre barış süreci ve daha nice safsatalar hep Esad rejimine zaman kazandırmak, Suriye direnişinin moralini bozmak, Baas ve İran katliamlarını örterek Suriye devrimini uyduruk bir “terörle mücadele” eksenine oturtup asıl katilleri unutturmak ve Suriye’nin Müslüman halkına kokuşmuş batılı değerler ekseninde bir çözümü dayatmak amacı taşımaktadır.
Rus güçleri Suriye’ye girdiği günden beri binlerce hava saldırısıyla Türkmendağı bölgesini ele geçirerek Halep’te direnişi boğmayı istemiştir. Esed’in sahil güvenliğini sağlamaya dönük; İran, Esed, Hizbuşeytan, PKK ve IŞİD ise eşzamanlı olarak Suriye direnişine karadan saldırmıştır. Tüm bu saldırıların ortak hedefi de Halep direnişini kırmaya çalışmak olmuştur.
İçinde bulunduğumuz günlerde Halep’e yönelik saldırılar artık topyekün bir katliama dönüşmüştür. Rusya’nın Halep’e yönelik son bir haftada gerçekleştirdiği bombardımanda, çoğu kadın, çocuk, yaşlı sivillerden oluşan 400’e yakın kardeşimiz şehit olmuştur. Rusya, yine bir hastaneyi vurarak içerideki doktorların ve hastaların başına yıkmıştır. Rusya’nın bu katliamında, Halep’te kalan tek çocuk doktoru Muhammed’i de şehit etmiştir. Camilerin hedef alınmasından dolayı, tarihinde ilk kez Halep’te Cuma kılınamamıştır.
Evet, Halep yanıyor hem de tüm dünyanın gözü önünde… Kadim İslam medeniyetinin göz bebeği olan şehirlerimiz, adeta silinmek isteniyor. Halep yanıyor, ama boyun eğmeden, onuruyla direnerek adeta ders veriyor. Cenevre’de sözde barış maskesi takanlar ve masada Esed’li geçişi dayatmaya çalışan ahlaksız, ikiyüzlü ve vicdansız “küresel sorun çözücüler”den merhamet dilemeden şehadete yürüyor. İslam ümmetinin başına çöreklenmiş işbirlikçi, despot, korkak rejimlerden ve altı yıldır yanıbaşındaki katliamlara bir film kadar, bir futbol maçı kadar önem vermeden geçip giden, üzerine ölü toprağı serpilmiş bir ümmetin aleyhinde Allah’a şahitlikte bulunarak direniyor.
Şüphesiz ki Halep’i de, Suriyeyi de, Filistini de, Çeçenyayı, Afganistanı, Keşmiri, Duğu Türkistanı, Arakanı, Pataniyi ve daha nicelerini de yakan en büyük ateş, ümmetin kahredici suskunluk ateşidir.
Tüm bunlara rağmen Halep direnecek ve Allah’ın izniyle, Suriye Cihadı zafere ulaşıp tüm İslam aleminde Küresel emperyalizmin ve yerli taşeronların kırılma noktası olacaktır. Şüphesiz ki Allah’a kafa tutan Amerika, Rusya ve tüm küresel tağutlar ve onların kirli işbirlikçileri bir gün gelecek, ataları Firavun gibi, Nemrut gibi tarihin çöplüğüne gömüleceklerdir.
Kafirlere de ki: "Siz mutlaka yenilgiye uğrayacaksınız ve toplanıp cehenneme doldurulacaksınız. Orası ne fena yataktır!" (Al-i İmran 12)
ATATÜRK ÜNİVERSİTELİ İSLAMİ GENÇLİK