Ermeni soykırımı mı, mezalimi mi? Yoksa her ikisi mi? Bülent Şahin Erdeğer, tarihle yüzleşmedikçe sorunlar yumağı içinden çıkılamayacağını yazdı:
Soykırım ve Mezalim Arasında Ermeni Sorunuyla Yüzleşmek
Bülent Şahin Erdeğer / Haksöz-Haber
Sosyal olaylar, içinde olununca insanın perspektifini köreltebiliyor. Onun için bazen insanın şöyle bir geriye çekilip olayların dışarıdan nasıl görülebileceğini düşünmesi gerekir. Kuşbakışı bakış da diyebileceğimiz bu yaklaşım belki de bizim göremediğimiz başka yönlerin farklı açılardan anlaşılmasını sağlayabilir.
Bu yöntem aynı zamanda sürekli kullandığımız kimi klişe ve kalıpların yanıltıcı olabileceğini de öğretir bize. Bu sebepledir ilmî usul, farklı delilleri karşılaştırmalı biçimde analiz etmeyi öğretir taliplisine... Ayrıca dünyaya siyah-beyaz gözlüklerle bakmak, her şeyi bir oyun, karşıtları şeytan yandaşları dokunulmaz kılan bir yanılsamadır. Oysa hayat sahnesinde perdelenen her imtihan hiç kimsenin günahsız ya da şeytan olmadığı bir alandır.
Şimdi biraz daha somutlaştıralım:
Örneğin Ermeni sorunu hakkındaki polemikler. Tarihsel bir sorunun siyasal bir koza dönüştürüldüğünü görüyoruz. Kanaatim odur ki, İttihat ve Terakki zihniyeti Almanların verdiği gaz ile Adriyatik’ten Çin Seddi’ne “Enverland” bir Turan ideali uğruna 1915’te sistematik olarak Ermeni nüfusa yönelik bir dizi savaş suçu işlemiştir. Hiç alakası olmayan bölgelerden savaş bölgesinin içine sürülen yüz binlerce sivil, yolculukları boyunca o dönemin derin güçleri tarafından özellikle salıverilen suç çeteleri tarafından katledilmişlerdir. Bu olgu bugün “Ermeni Soykırımı”; 1919’a gelindiğinde ise dengeler Ermeni ulusalcıların lehine gelişince -fırsat bu fırsat- Fedaiyân grupları Rus ordusu desteğinde bölgede 1915’in intikamı adına akla hayale gelmez bir Müslüman katliamı yapmışlardır ki bu durum bugün “Ermeni Mezalimi” şeklinde bir karşı argüman olarak resmi söylem tarafından sahiplenilmektedir.
Tarihte tozun dumana karıştığı intikamların, linçlerin Ermenisi, Türkmeni, Kürdü, Lazıyla toplu bir cinnet halini aldığı bu dönem yine politik bir kart savaşına malzeme yapılıyor. Fransa’nın düşünce özgürlüğüne yönelik getirdiği “yasak” ile Türkiye’de yaşanan tarihi gerçekleri tartıştırmama ve “sözde” diyerek bu durumu meşrulaştırma çabası arasında bir fark yok. “Yeni Türkiye”, İttihatçı geleneğin ürettiği ulusalcı suçlarla ve sorunlarla yüzleşirken Dersim’e açıkça katliam tanımlaması yapıp özür dilerken, bu geleneğin ürettiği Ermeni sorununda tam tersi bir tavır takınması tek kelimeyle çelişkidir.
Sorunlar yüzleşilmedikçe hep konuyu istismar etmek isteyenlerin elinde bir malzeme olacaklardır. (...)
YAZINI DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ...