Ergenekon'un Gerekçeli Kararı Açıklandı!

Davanın 16 bin 600 sayfalık gerekçesinde, Ergenekon'un bir Gladyo yapılanması olduğu, Ecevit, Gül ve Erdoğan hükümetlerini hedef aldığı belirtiliyor. Gerekçeli kararın açıklanmasıyla temyiz süreci de başladı.

Gerekçeli kararda İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi bir önsöz yazdı. Mahkeme, yargılama sonunda, Ergenekon diye bir örgüt olduğunun, bu örgütün yapısı, eylemleri ve belgeleri dikkate alındığında mevcut yasalara göre silahlı bir terör örgütü özelliği taşıdığını belirtti.

"Bu silahlı terör örgütünün bir derin devlet yani Gladyo/Kontrgerilla yapılanmasına karşılık geldiği ve esas olarak ordunun içinde yasa dışı olarak oluşturulup faaliyet gösterdiği, mensupları arasında asker-sivil toplumun her kesim ve statüsünden insanların bulunduğu sonucuna varılmıştır. Toplumda geçmişten bu yana Ergenekon ismi dahil değişik isimlerle bilinen, kabul edilen ve eylemleri şikayet edilen “derin devlet yapılanması' hakkında ilk kez bir yargı kararı verilmiştir." 

'Sanki hiç darbe olmamış...'

Mahkeme, davayla Türk ordusuna iftira atıldığı yönündeki açıklamalara da tepki gösterdi. "Sanki Türkiye’de hiç darbe olmamış ve hükümetlerin görevi sekteye uğratılmamış gibi bir yaklaşım sergilenmiştir. Oysa ülkeyi darbeye götüren süreçte gelişen acılarla dolu olaylar ve bu olayların ardından gerçekleşen müdahalelerin izleri hâlâ tam olarak silinememiştir. Bu gerçekliği kim görmezden gelebilir" denildi.

'Ergenekon’un kendine özgü yapısı'

Mahkeme, 'Ergenekon Terör Örgütü' diye ifade ettiği yapının kendine özgü şeklini de anlattı.

Mahkemeye göre Ergenekon, birbirlerini tamamlayan ve destekleyen kompartımanları olan bir örgüt. Ancak bu 'kompartımantasyon/perdeleme sistemi' gereği birimler arasında sınırlı bir iletişimin söz konusu. Örgüt üyeleri, Türk Silahlı Kuvvetleri’nden aldığı 'bilmesi gereken' prensibi çerçevesinde faaliyet gösteriyor. Örgütün herkesin kendi uzmanlık alanında katkı sağlayıp faaliyette bulunduğu bir yapılanması var. 

'Ecevit, Erdoğan ve Gül'e yoğunlaştılar'

"Derin devlet yapılanması” hakkında ilk kez bir yargı kararı verildiğinin ifade edildiği önsözde, “Mahkememizde karara bağlanan davada, Ergenekon Terör Örgütü’nün özellikle Bülent Ecevit başbakanlığındaki 57. Hükümet ile Abdullah Gül ve Recep Tayyip Erdoğan Başbakanlıklarındaki 58. ve 59. hükümetleri hedef alan faaliyetlerini yoğunlaştırdığı anlaşılmaktadır." ifadesi kullanıldı.

Mevcut hükümete darbe teşebbüsü

Mahkeme, Ergenekon davasında darbeye teşebbüs suçunun gerek 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun gerekse 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu'nun yürürlükte olduğu her iki dönemde de gerçekleştiğini belirtti.

"İlk dönemde hükümetin başında olan Başbakan Bülent Ecevit'i başbakanlık görevinden el çekmeye zorlama ve AKP Hükümeti'ne karşı Jandarma Genel Komutanlığı bünyesinde yasa dışı olarak oluşturulduğu anlaşılan Cumhuriyet Çalışma Grubu'nun faaliyetleri ve planlanıp yürürlüğe konulan 'Sarıkız', 'Ayışığı', 'Yakamoz', 'Eldiven' darbe planları çerçevesinde hükümeti cebren ıskata veya vazife görmekten cebren men etmeye teşebbüs edildiği görülmüştür. Bu dönemle ilgili birçok plan ve delilin ele geçirilmesi yanında zamanın Deniz Kuvvetleri Komutanı'nın tuttuğu günlüklerin 2003-2004 yılına ait kısmı ile yine sanık Mustafa Balbay'ın tuttuğu dijital not/günlük mahiyetindeki çalışmalar suç içeren eylemlerin anlaşılmasına katkıda bulunmuştur."

'İkinci teşebbüs Danıştay saldırısı ile başladı'

Cumhuriyet gazetesine bombalı saldırı ve Danıştay saldırısı ile ikinci dönemin başlatıldığını belirten mahkeme, "Bu eylemlerin hemen öncesinde kurulan nefret, şiddet ve darbe söylemleri içeren ve yasa dışına çıkan sivil toplum örgütlerinin faaliyetleri ile AKP Hükümeti'nin görevlerini engelleme yönünde etkinlikler gösteren Ergenekon Silahlı Terör Örgütü'nün kontrolündeki diğer bir kısım sivil toplum çalışmalarının yapıldığı görülmüştür. Yapılan bu çalışmalarla öncelikli olarak AKP orjinli birinin Cumhurbaşkanlığı'na seçtirilmemesi hedeflenmiştir." denildi.

AK Parti kapatma davası

Gerekçeli kararın önsözünde ayrıca 2008'de AK Parti'ye açılan kapatma davası sürecinde bazı sanıkların aktif faaliyet yürüttüğü şu ifadelerle belirtildi:

"Yine Genelkurmay Başkanlığı Bilgi Destek Dairesi'nde yoğunlaşan muvazzaf personel ve silsiledeki üstleri tarafından hükümet aleyhine yasa dışı planlar hazırlanmış, sahte isimlerle internet siteleri kurdurularak buralarda hükümeti yıpratıcı psikolojik propaganda içerikli yayınlar yapılmış, bunlarla hem toplumun tahrik olması hedeflenmiş hem de AKP'nin kapatılması sürecinde deliller üretilmiştir." 

'Başbuğ terörist değil terör suçlusu'

Gerekçeli kararda eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un hukuki durumuna ilişkin değerlendirmeler yapıldı. Sanıklar tarafından “Bir genelkurmay başkanından nasıl terörist olur” söylemleriyle bir algı oluşturulduğunu belirten mahkeme, “Öncelikle ifade etmek gerekir ki, “terörist” kelimesi hukuki değil, basın yayın organlarının kullanmayı tercih ettiği siyasi bir kavramdır. Hukukta ise terör suçlusu kavramı tercih edilir. Terörle Mücadele Yasası kapsamında “terör örgütü” olarak değerlendirilen suç örgütlerinin mensuplarının belirli eylemleri de terör suçu saymaktadır"denildi.

'Algı referans alınırsa üst düzey general cezalandırılamaz'

Terör suçlarının siyasi içeriği de olan suçlar olduğunu ifade eden mahkeme, “Bu yüzden yukarıda da değinildiği üzere bu suçun failleri işledikleri eylemleri suç kapsamında kabul etmezler. Bu suçların hemen hemen tüm sanıklarının sahip olduğu ortak düşünce, “işledikleri eylemlerin insanlık, vatan ve memleket için” faydalı olduğu yönündedir. Bu yüzden bu suçların sanıkları kendilerini bir terör suçlusu saymazlar." dedi. "Bu algının referans alınarak bir sonuç çıkarılması gerekirse, o zaman hiçbir üst düzey generalin veya diğer askeri kişilerin cezalandırılmaması gerekirdi.” ifadesi kullanıldı. 

“Genelkurmay Başkanından terörist mi olurmuş” söyleminin çelişki içerdiğini ifade eden mahkeme, “Çünkü bir mahkeme eğer böyle bir kişinin hiyerarşik olarak altındaki kişilere aynı eylem dolayısıyla ceza vermişse, “yasalar önünde herkes eşittir” ilkesi gereği bu kişilerin eylemlerinin ortağı olan komutana da ceza vermesi kaçınılmazdır.” dedi.

Karar UYAP'ta

Kapatılan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından hazırlanan gerekçeli karar 16 bin 600 sayfadan oluşuyor. Mahkeme gerekçeli kararı Ulusal Yargı Ağı Projesi'ne (UYAP) yükledi. Ancak hakimler UYAP üzerinde dosyanın onayını ancak Perşembe sabahı verebildi. Onayın ardından davanın tarafları gerekçeli kararına UYAP'tan ulaşılabiliyor.

5 Ağustos 2013'te biten davanın gerekçesi, geçen yaklaşık 8 aydır yazılmayı bekliyordu. Davanın gerekçeli kararının tamamlanması ile Yargıtay, yani temyiz süreci de başlamış oldu.

(Al Jazeera)

Haber Haberleri

Suriye yeni bir hikayeye başlarken bize düşen sorumlulukların farkında olmalıyız!
Sistematik bir katliamı "Bahane" olarak görme hezeyanı
Türkiye’deki Suriyeli muhacirler Halep’e dönmeye başladı
Şeyho Duman vefat etti
BM temsilcisine Hamas protestosu