Ergenekonla mücadelede zihniyet bozukluğu

Oral Çalışlar

DTP’ye yönelik tutuklama operasyonu ne işe yarayacak? Ben baştan söyleyeyim: Devletin Ergenekonlaşmasına. Ergenekon’la mücadeleyi önemseyen, bu mücadelenin tarihi etkilerini anladığını söyleyen bazı çevreler, ne yazık ki darbeci Ergenekonculukla kavganın demokrasi zemininde yürütülmesi konusunda bir zihniyet bulanıklığı içindeler.

Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin (ÇYDD) ve Çağdaş Eğitim Vakfı’nın (ÇEV) Ergenekon soruşturması kapsamında incelemeye alınmasının ardından, bazı çevrelerde eski geleneksel reflekslerin harekete geçtiği izlenimini edinmek mümkün.

Zaman gazetesi, Samanyolu TV ile aynı doğrultuda yayın yapan Aksiyon dergisinin kapağı belli çevrelerin son dönemde yaptıkları yayınları özetleyecek nitelikteydi. Aksiyon, haberini ‘Ergenekon’da şaşırtan bağlantılar, karanlık ittifak’ şeklinde sunmuştu. Derginin haberine göre, ÇYDD ve ÇEV, PKK’lıların yakınlarına burs veriyordu: “ÇEV’den burs alanlar arasında teröristbaşı Abdullah Öcalan’ın akrabaları ile Gaffar Okkan cinayetine karışan Hizbullah mensubunun akrabası da vardı. Özellikle 2003-2004 (Bu dönemde darbe hazırlıkları yapıldığı günlüklere yansımıştı) yıllarında çok sayıda PKK mensubunun burs aldığı aktarılıyor. Burs alan gençlerin daha sonra PKK’nın dağ kadrosuna katıldıkları ileri sürülüyor.”

İddia burada kalmıyor, PKK’nın Cumhuriyet mitinglerini de desteklediği öne sürülüyor. “KCK’nın en önemli olayı Cumhuriyet mitingleri. Örgüt buraya katılmak için çaba gösteriyor. Buna dair bilgi ve belgelere ulaşıldığı belirtiliyor.”

ÇYDD ve ÇEV’e yönelik ‘misyonerlik yapıyorlar’ iddiasının yanına şimdi de ‘PKK ile işbirliği yapıyorlar’ iddiası eklenmiş durumda. Bu dosyayı hazırlayanlar, DTP yöneticilerini hedef alan son operasyonu da bu işbirliğinin ortaya çıkarılması olarak anlamamızı isteyen yorumlar yapıyorlar.

***

Ergenekon davası bir darbe davasıdır. Darbeyi planlayanlar, destekleyenler, sempatiyle karışlayanlar PKK işbirlikçileri mi? Ergenekon davasının önde gelen sanıklarını tanıyoruz. Biliyoruz ki bu çevreler, en katı, en otoriter Türk milliyetçileri. Bunlar arasında ‘Kürtlerin pişirdiği yenmez’ diyecek kadar fanatik noktaya gelmiş olanlar vardı. Bu davanın önde gelen sanıklarının Güneydoğu’daki faili meçhullerle ilişkileri sorgulanıyor.

‘Tek bayrak, tek millet’ sloganları atarak ülkenin her tarafını dünyanın en büyük bayrak direkleriyle süsleyenler de, Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı bölgelerin dağlarına taşlarına ‘Ne mutlu Türküm’ diye yazdıranlar da bunlar.

Bu anlayıştaki kimseler misyonerlik yapmak bir yana, Hıristiyan ve Yahudilere yönelik düşmanlığı kışkırtmayı bir siyaset olarak benimsemişlerdi.

Hrant Dink’i öldürenlerin, Rahip Santoro’yu hedef alanların, Malatya’da ‘misyonerleri’ vahşice katledenlerin izleri Ergenekon’a çıkmıyor mu?

Ergenekon davası ülkemizin demokratikleşmesi, halkın iradesinin egemen olması davasıdır. Farklılıklarıyla bir arada yaşamak isteyen bu ülkenin içinde düşmanlık yaratmak isteyenlerden hesap sorma davasıdır.

Ergenekon’la mücadele, milliyetçi-mukaddesatçı bir zeminde yürütülemez. Böyle bir zihniyetle yürütülürse bu dava demokratikleşmeye hizmet etmez. DTP’ye yönelik ve Türkiye’nin Kürt sorununu meşru zeminden yeniden şiddet zeminine çekmeye zorlayan operasyonları destekleyerek Ergenekon’la başa çıkılamaz.

Yazımın başında söylediğimi burada tekrar edeyim, Kürt sorununu yeniden bir ‘asayiş sorunu’ anlayışı içinde ele almaya başlayan yaklaşım, Ergenekon’u tasfiye etmek yerine devleti Ergenekonlaştırır.

***

Türkiye’de gerçekten ciddi bir zihniyet bulanıklığı sorunu bulunuyor. Bu ülkenin darbeler belasından kurtulması, yalnızca mahkemelerle, siyasi iktidarların alacağı tedbirlerle başarılacak bir iş değil. Darbeyle sağlam bir mücadele ancak demokrasiyle ve bilinç değişimiyle mümkündür. ‘Bakın bakın bunlar misyonermiş’ diyerek yürüteceğiniz bir propagandadan demokrasi çıkmaz, özgürlük çıkmaz.

“Bakın bakın bunlar Kürtlerle işbirliği yaparak Cumhuriyet mitingleri düzenlediler, teröristlerle işbirliği yapıyorlar” diyerek kalıcı bir demokrasi yaratılamaz. Bu olsa olsa, ‘bana göre demokrasi’ olur. O da başka bir otoriter rejimin kurulması anlamına gelir.

Kürtler, Ergenekon soruşturmasına kuşkuyla bakıyorlar. Davayı, sorunların çözümünü hedefleyen bir dava olarak görmekte zorlanıyorlar. Darbelere karşı olan birçok insan tereddüt geçiriyor, kafalar karışıyor.

Ergenekon davası ancak demokratik bir anlayışla yürütülürse kalıcı sonuçlar elde edilebilir ve Türkiye’nin önünü açan bir dava olarak tarihe yazılabilir.

Misyonerleri bırakın.

Bakın çukurlardan hepimizi yok edecek bombalar çıkıyor.

Bunun misyonerlikle, Kürtlerin talepleriyle ne ilgisi var.

RADİKAL