Ergenekon’da son dalga!

Abdurrahman Dilipak

3. iddianame, sanki bana göre, Ergenekon davasında son kavşak olacak. Eğer bu iddianameden sonra da çetede çözülme olmazsa, o zaman ya bu darbe girişimi bastırılacak, ya darbe, ya da çatışma olur..

Görünen o ki; Ergenekoncular için en güvenli çıkış yolu, yargı yolu ile bu işin tasfiye edilmesi ve daha sonra çıkarılacak bir af..

AK Parti ve bu günkü dava, Ergenekon için bir kurtuluş umudu.. Bir tehdit değil..

Sorunu çözme iddiasındaki bir tek parti iktidarı ve dosyaya hakim bir yargı, sabırla ve kararlılıkla bu işin üzerine gitmesi, bu günkü sükûnet ortamının en önemli gerekçesini oluşturuyor..

Eğer bu iş, bu iktidar ve bu yargının kontrolünden çıkarsa, siz o zaman görürsünüz olacakları..

Aha, şuraya yazıyorum, askerî şuradan önce çok önemli gelişmeler olacak.. Yeni şok iddialar, bazı istifalar.. Ve artık 3. iddianameden sonra kimsenin Ergenekon konusunda itiraz edecek gücü kalmayacak..

Bu iş 3. iddianame ile bitmeyecek, ama 3. iddianameyle sular durulursa, 4-5, bu devam eder. Ama eğer 3. iddianamedeki bilgi ve belgeleri de birileri görmezden gelecek olursa, yani “kağıt parçası”, “boru” gibi sıfatlamalarla belgeler ve silahlarla ilgili iddialar sulandırılmaya devam edecek olursa, o zaman bu işin başka yollarla tasfiye edilmesi gündeme gelecek demektir.. 3. iddianamenin böyle bir önemi var..

Başbuğ’un işi zor.. Kafalar karışık.. Kimse laf dinlemiyor. Emir-komuta zincirinin dışında TSK’nın ve Ergenekon’un geleceği üzerinde ciddi yoğun bir tartışma var..

3. iddianameden sonra yargı süreci işleyecek olursa, o zaman Media, Mafia, Sermaye, Siyaset, Bürokrasi ve STK içindeki Ergenekon’un uzantısı kişi ve kuruluşların tek tek kapısı çalınacak demektir.

GATA’dakiler, yeniden cezaevine dönebilir, Çiçek yeniden tutuklanır, Demirel, Karadayı, Kıvrıkoğlu, Büyükanıt, Sezer, Baykal ve bazı CHP’liler, kimi kanaat önderleri ifade vermek, ya da bilgilerine başvurulmak üzere üzere savcılığa davet edilebilir..

Çiçek’in kırdığı ceviz bir değil ki! Madem daha fazla belge istiyorlar, o belgeler de bulunur ve masaya konur..

3. iddianame Askerî Şura’dan önce açıklanacak.. Bu açıdan bu Askerî Şura büyük önem taşıyor. Şurada sert tartışmalar olması bekleniyor.. Şura öncesi ve sonrası, emeklilik işlemleri ve ihraçlar, istifalar gündeme gelebilir..

Bu arada tabiî eski darbeciler ve Ergenekoncular, bazı muvazzaflar hakkında da yeni suç duyuruları gündeme gelebilir.. Zaten ilk Anayasa değişikliği ile darbecilerin yargılanmasının önündeki yasal engelin kalkması bekleniyor.. Ona da gerek yok, ama o gün geldiğinde bir sürü dava açılacak demektir. Bir kısmı zaten daha şimdiden açılmaya başladı bile..

Şimdiye kadar Genelkurmay Başkanı’nı yargılayacak bir mahkeme yoktu, şimdi onun da yargılanmasına imkân sağlayan yasa değişikliği gerçekleşmiş oldu.. Askerlik mesleği dışında bir suçtan dolayı onun hakkında da dava açılabilecek artık..

Kör topal da olsa, hukuk devleti yönünde bir ilerleme söz konusu.. Düne bakınca, bu doğru yönde ileri doğru atılan adımların önemi büyük. Ama gitmemiz gereken yolu düşününce, henüz yolun başındayız.. Katetmemiz gereken daha uzun bir yol var..

Aslında Başbuğ yüzünü hukuka, adalete, millete dönse, sırtını millete dayasa, ama o başka bir yol deniyor. Denge siyaseti izlemeye çalışıyor.. Eğer hukuk devleti taleplerine destek verecek olursa, birileri onu, TSK’nın prestij ve imtiyazına, devrimlere ihanet etmekle suçlayabilir.. TSK’nın MSB’na bağlanması, Askerî Yargı’nın kaldırılması, Askerî harcamaların ve silah envanterinin daha sıkı bir şekilde denetlenmesi gibi konular, birileri için hayatî öneme sahip. O zaman darbe planları yapmak, brifingler, andıçlar, fişlemeler o kadar kolay olmayacak. Saltanat bitecek.. Başbuğ bu karara imza atarsa, silah arkadaşları kınayabilir ama, milletin kalbinde taht kurar.. Ama o “kağıt parçası”, “boru” söylemiyle tam tersini yapıyor.. Karizmasına zarar veriyor.. Çizgi dışına çıkan silah arkadaşlarını korumaya çalışıyor. Bunu yaparken de kendine ve başında olduğu kuruma zarar veriyor.. Bu çabaları belli grupları tatmin etmiyor.. Bu da taleplerinin artmasına, baskılarının yoğunlaşmasına sebeb oluyor..

Bu yolun “çıkmaz sokak” olduğunu görmek ve söylemek gerekiyor.

Bu iş bitti!

Eski hâl muhal!

Haddinden fazla ısrar, talep sahiplerinin başına daha fazla iş açacak gibi gözüküyor..

Öfkeleri, suçları kadar büyük.. Gerçeğin ortaya çıkması, cinayetler, yolsuzluklar, provokasyonların gerçek faillerinin bilinmesi halinde her şeyin bitmesinden korkuyorlar..

Başbuğ, bu drama bir son verebilir.. Bunun için de yüzünü hukuka ve millete dönmesi gerekiyor.. Bu günkü krizin maliyeti, bu konuda sorumluların göstereceği zeka ve performansa bağlıdır..

Mızrak çuvala sığmıyor. Denge-uzlaşma lafları ile bu iş halledilemez.. Ne dengesi. Denge için adalet lazım. Ne uzlaşması. Uzlaşılması gereken nokta, adaletin kendisi değil mi? Erteleyerek sadece sorunu daha da büyütürsünüz.. Artık bu iş bitmeli. Kim kimdir, ortaya çıkmalı.

Selâm ve dua ile...

VAKİT