Ergenekon’da avukat, YAŞ’ta savcı!

Ali İhsan Karahasanoğlu

Kanaltürk’ün; SSK primlerini yatırmayıp iç ettiği dönemlerde, Tuncay Özkan’ın vergi ödemeyip Maliye’ye su içirdiği aylarda, CHP kontenjanından bol bol ekrana çıkıp, hortumlarla mücadele edebiyatı yapan Kemal Kılıçdardoğlu, YAŞ kararı ile subay ihracı yapılmamasına fena bozulmuş!
"Laiklik karşıtı hiçbir dosyanın YAŞ'a gelmemesi ilginç" diyerek, çağdaş devletlerin hiçbirisinde bulunmayan yargı yolu kapalı meslekten ihraç kararının son toplantıda işletilmemesi konusundaki pek değerli yorumunu yapmış!

“Medyada bu konuda belli pazarlıklardan söz edilmektedir” diyerek de, YAŞ kararlarında iki oy hakkı olan hükümetle, çoğunluğu mutlak olarak sağlayan generaller arasında etik dışı bir görüşme olduğu imasında bile bulunmuş!
YAŞkararlarının, diğer kararlardan ayırd edici özelliği ne peki?
YAŞkararları, Anayasa’nın 125. maddesine göre, yargı denetimine kapalı kararlar.. Madde şöyle: “Cumhurbaşkanının tek başına yapacağı işlemler ile Yüksek Askerî Şûra’nın kararları yargı denetimi dışındadır.”
Yani herhangi bir subay hakkında, suçlu veya değil, hakkında daha önce bir soruşturma var veya yok, daha önce kendisinden bir ifade alınmış veya alınmamış, ne olursa olsun; Yüksek Askeri Şûra üyeleri tarafından “ihraç edilmelidir” kararı alınırsa, artık o defter kapanmıştır.
Ne mahkeme var, ne itiraz, ne de yeniden bir inceleme!
“Suçum neydi” deme hakkınız bile yok!
Kapının önüne konuluyor ve o güne kadar hizmet ettiğiniz TSK ile tüm ilişkiniz kesiliveriyor!
İşte bu YAŞkararlarını çok tasvip ediyor, çok iyi görüyor, büyük bir destekle arkasında duruyor olmalı ki, CHPGrub Başkanvekili olan zat, “Niye bu sene kimse ihraç edilmedi” diye sorgulamada bulunuyor!
Sizin anlayacağınız, bu siyasetçimiz, subayların kurallara aykırı hareket ettiklerinde, yargılanarak, savunma hakkı verilerek atılmasını değil, sorgusuz sualsiz atılmasını istiyor!
“Neymiş savunma hakkı, neymiş yargılanma hakkı? Yüksek Askeri Şûra toplanır, gizli olarak kararını verir. Gerekçe bile sunmadan, atarsınız subayı gider” diyor, sosyal adalet ilkesini temel felsefe edinmiş partinin grup başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu beyefendi!
İnsaf ki ne insaf!
Faşizmi kendisine rehber edinen bir partinin yetkilisi böyle bir söylem geliştirse, “Canım partisi ne ki, kendisi ne olsun?” der, geçersiniz.
Devlet yönetimini otoriter kurallara bağlamak isteyen bir partinin sözcüsü, bu çeşit bir açıklama yapsa, “Zaten otoriter kuralların savunuculuğunu açık açık dile getiriyorlar, bu konuda da aynı doğrultuda açıklama yapmışlar, ne var ki?” der, duymazdan gelirsiniz..
Ama beyefendiler, seçim sahnesine çıkınca, size-bize nal toplatacak kadar insan haklarına saygılı geçiniyorlar!
“Hukuk devleti ilkesi”ne, “çalışanların temel hakları”na, “idari yapıda keyfi işlemlerin son bulması söylemi”ne sonuna kadar sahip çıkıyorlar!
Sonra da, yargı yolu bile kapalı olan YAŞkararlarının içinde, “Niçin birkaç subayın ihracı yer almamış” diye dövünüp duruyorlar!
Hani siz yargısız infaza karşı idiniz?
Hani siz idari yapıda keyfi yönetime karşı idiniz?
İnsanların kendilerine savunma hakkının kısıtlanmasına karşı idiniz?
Ergenekon terör örgütü sanıklarının, onlarca suçu işlediği yönündeki somut suçlamaları bile görmezden gelip, avukatlığına soyunmadınız mı?
Ne oldu da şimdi, “Sorgusuz sualsiz, birkaç subayı ihraç etseydiniz ne olurdu sanki?” diyerek hayıflanıyorsunuz?
Bu ne biçim bir mantıktır, anlayabilen var mı?
Üzerinden çok uzun süre geçmedi.. Genel başkanları yapmıştı açıklamayı.. Savcının gözaltına alınma emri verdiği, yetkili mahkemenin tutuklama kararı verdiği, somut delillerle suçlanan Ergenekon soruşturması sanıkları hakkında, bir an önce iddianamenin hazırlanması gerektiğini söylediler.. Hakimin kararını yeterli bulmadılar, “iddianame de hemen hazırlansın” dediler.. Kanunda kesin bir sınırlama olmamasına rağmen, “İddianamenin hazırlanması, niye bu kadar uzuyor?” diye savcıyı sorguladılar.
Şimdi kalkmışlar, “Subayları atın. Sorgu suale ne gerek var. İddianame ile, savunma ile ne uğraşacaksınız.. Suçun ne olduğunu açıklamaya gerek yok ki! Hazır toplanmışsınız, ihraç etsenize şöyle birkaç subayı” demeye getiriyorlar..
Peki nerede sizin hukuka saygınız?
Ergenekon’daki kumarcıların/uyuşturucu tacirlerinin, eli kanlı katillerin, cinayet azmettiricilerinin bile haklarını savunuyorsunuz da, YAŞ’ta sorgusuz sualsiz subaylıktan ihraç edilen insanların haklarını niye savunmuyorsunuz?
Savunmayı bir kenara bıraktık, bir de “Subayları niye sorgusuz sualsiz atmıyorsunuz?” diye rahatsız oluyorsunuz?

VAKİT