Ergenekonculara İsrail’den Dinleme Cihazı

İsrail’den getirilen dinleme cihazıyla aynı anda 120 cihaz dinleniyordu. O cihazla Cumhurbaşkanının telefonu bile dinleniyordu.

KENAN KIRAN’ın haberi:

Ergenekon’un deşifre olmasında büyük rol oynayan eski Jandarma İstihbaratçısı Gizli Tanık Kıskaç’ın, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne teslim ettiği CD’ye Akit ulaştı.

CD’de; Gazi Mahallesi olaylarının başlamasına sebeb olan kahvenin taranmasında ilk ateş eden ve Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu cinayetine karıştığı öne sürülen Ergenekon sanığı Osman Gürbüz hakkında şok bilgiler yer alıyor. CD’de, Osman Gürbüz’ün ortağı Semih Köken’in, Ergenekon sanıkları ve eylemleri hakkında yaptığı şok açıklamalar da bulunuyor.

Semih Köken’in gündem değiştirecek açıklamaları:

_ “İsrail’den getirilen dinleme cihazıyla aynı anda 120 cihaz dinleniyordu. O cihazla Cumhurbaşkanının telefonu bile dinleniyordu.”

_ “AK Parti’ye kapatma davasının açılmasıyla Ergenekoncular darbe için start verdi.”

_ “Bayrak mitinglerinin emri jandarmadan geldi. Levent Ersöz Paşa’dan geldi. İstanbul’dan kargoyla 12 bin bayrak gönderdiler.”

_ “AK Parti kapatılacak, kan dökülecek, Kürt işadamlarının hepsi kaçacak bütün malları bize kalacaktı.”

_ “Osman Gürbüz’ün Koçbank Kemer fiubesi’nin hesaplarına bakılırsa Necip Hablemitoğlu cinayetinin detayları çıkar.”

_ “Uzi’leri Halil İbrahim Bey’e teslim ettim. Bu silahlar Susurluk silahlarıydı.”

_ “Levent Ersöz ‘Erhan Albay’, Veli Küçük de ‘Himmet Kaya’ ismini kullanıyordu.

 

AKİT, Gazi Mahallesi olaylarının başlamasına sebeb olan kahvenin taranmasında ilk ateş eden ve Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu cinayetine karıştığı öne sürülen Ergenekon Terör Örgütü’nün davasının sanığı Osman Gürbüz hakkında şok bilgilere ulaştı. Ergenekon’un deşifre olmasında büyük rol oynayan eski Jandarma İstihbaratçısı Gizli Tanık Kıskaç’ın, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne teslim ettiği CD’de, Osman Gürbüz’ün ortağı Semih Köken’in, Ergenekon sanıkları ve eylemleri hakkında yaptığı şok açıklamalar yer alıyor. 

 

İŞTE O KONUŞMA

Semih Köken’in gündemi değiştirecek açıklamaları şöyle:

“Erhan Albay’la birkaç defa telefonla konuştum. Ergenekon olaylarında gözaltılarda Levent Ersöz’ün fotoğrafını gördüm. Baktım Erhan Albay. Baktım, yanlışlık mı var? Bu bizim Erhan Albay. Altında yazıyor Levent Ersöz. Ya yanlışlık olması lazım. Bizim Erhan Albay diye tanıştığımız insan Levent Ersöz. Erhan Albay kod ismi. Benim tanıştığım Levent Ersöz’ün tâ kendisiymiş.”

“Levent Ersöz, Osman Gürbüz’ü kapıda karşılıyor. Jandarma Genel Komutanlığı’na bizim plakalarımız veriliyor, direkt giriyoruz. Ben olayların büyüklüğünü televizyonda Ergenekon olayları çıktığından anlıyorum, domino taşları tek tek ortaya çıkıyor.”

 

“YURTİÇİ KARGO’DAN 12 BİN BAYRAK GELDİ”

“Kuva-yi Milliye’ye geldiğimiz zamanda Burhanettin Onat 2005 yılında bana ‘Bayrak mitingi yapacağız’ dedi. Osman Gürbüz, ‘Böyle isteniyor derdi. Bu hükümete karşı, vatanın bölünmez bütünlüğünü göstermemiz gerekiyor’ dedi. Hedef mevcut hükümetti. Osman Gürbüz, ‘Sen gazetecisin. Bunu organize et’ dedi, ‘Ben emir aldım, bunu yapmamız gerekiyor’ dedi. ‘Nasıl yaparız Antalya gibi yerde’ dedim. ‘Sen yaparsın, ben sana inanıyorum’ dedi. Ben hakkaten işe girdim. Günün içinde İstanbul’dan kargo kanalıyla 10-12 bin yakın bayrak geldi. Kimden geldiğini bilmiyorum. Benim gazetemin adı yazılmış, hiç talebimiz yokken, İstanbul’dan koli koli Yurtiçi Kargo’yla kanalıyla Antalya ofisimize bayrak geldi. Bayrakları yığdık, buradaki belediyelerden 2-3 bin bayrak topladım. Antalya Gazeteciler Cemiyeti’nde basın toplantısı yaptım ve bayrak yürüyüşünü duyurdum. O günkü gazete kupürlerini saklarım. Antalya’dan resmi olarak izin aldık. (Afişleri) kendi matbaamızda bastırdık. 24 Eylül Cumartesi saat: 11:00’de Köy Hizmetleri’nin önünde Bayrak mitingi yaptık. Vatan bölünmez diye...”

 

“BAYRAK MİTİNGİ EYLEMİNİN EMRİ

LEVENT ERSÖZ’DEN GELDİ”

“Bayrak mitingi emri Ankara’dan geldi. Jandarma’dan geldi, paşalardan geldi. En son adını Erhan Albay olarak bildiğim Levent Ersöz Paşa’dan geldi. Levent Ersöz, Osman Gürbüz’le son konuşmasından sonra bir saat sonra bana ‘Bayrak mitingi yapıyoruz’ dedi. Asıl iş hükümete karşı yapılan işti. Bu işte Osman çuvalladı.”

 

“KAPATMA DÂVÂSIYLA START VERİLDİ”

“AK Parti’nin kapatılması davası başladı ya... AK Parti kapatılması davasının başlaması, Ergenekon’un start verdiği dönemdir. Darbe startının verildiği dönemdir. Bu işler altyapısı oluşturulmuş, son dakikaya gelinmiş ve Anayasa Mahkemesi’nin AK Parti’yi kapatma davasının başladığından itibaren bu start alınmıştır. Bunun için başkaldırı hareketleri kıvılcım olarak Antalya ve Mersin’de başlamıştır. Jandarmadan gelen emirle bayrak mitingleri yapılmıştır. Osman tek başına bayrak yürüyüşü yapacak kapasitede değil ki.”

 

“LEVENT ERSÖZ, OSMAN GÜRBÜZ’E

İKİ KİŞİYİ TESLİM ETTİ...”

“Erhan Albay, Osman Gürbüz’e Silopi’de iki kişiyi teslim ediyor. Bu iki kişi uluslararası uyuşturucu trafiğini yöneten İstanbul’daki büyüklerden birisinin oğluydu, yakın akrabasıydı. İstanbul’daki uyuşturucu baronlarının oğlu ve yeğeniydi. Bunların akıbeti tahminen gömüldüler. Mersin-Anamur hattında dağ başına gömüldüler. 2005 yılıydı. Levent Ersöz’den gelen talimatla bu işi Osman yaptı. O insanları iki gün Mersin’de misafir ettik, yedirdik, içirdik, baktık, gezdirdik. Adamın bir tanesi ‘Bir kere telefon açalım demesine rağmen her şey serbest, telefon yok. Kumsalda yemeklerini yedirdik, içirdik, Antalya’ya gidiyoruz diye çıktılar. Ben öldürüleceklerini anladım. Adamlara niye telefon ettirmezsin.”

 

“GÜRBÜZ GÖZALTINA ALINDI,

EMNİYET AMİRLERİ SÜRÜLDÜ”

“Osman Gürbüz’ün vukuat işlediği yerler jandarma mıntıkasıdır. Polis bölgesinde hareket kabiliyeti sıfırdır. Yapar, yapmaz değil ama o işi temizlemesi için çok çalışması gerekir. Kemer’deki bir vukuatından dolayı Kemer Emniyeti iki saat gözaltına aldı diye Kemer’deki Emniyet amirleri sürüldü. 2006 senesinde ben kaçırıldım, Mesangerden ‘Benim Garanti’de param var bu Nejatgil’e... Ben bu parayı size aktarayım” dedim. Osman Gürbüz, ‘Semih Köken’i öldürün, atın. Sabaha kadar bekleyin, sabah öldürün yaylaya atın’ dedi. Bunu benim yanımda dedi. Osman Gürbüz’e, ‘Ben senin oğlundum, ben sana canımı verirdim. Niye böyle yapıyorsun’ dedim. Osman Gürbüz, ‘Bir defa yamuk yaptın olmaz’ dedi. Ağabeyimi, kardeşimi vurmuş insanım, sen ne oluyorsun’ dedi.”

 

“OSMAN GÜRBÜZ’ÜN ADAMLARI

BENİ DOMUZ BAĞIYLA BAĞLADI”

“Nejat ‘Beni öldüreceksin. Garanti Bankası’nda 25 milyar param var. Ben ölürsem çocuklara kalır, vesayete kalır, alamazlar. İstiyorsan gel sana vereyim parayı’ dedim. ‘Nasıl verirsin’ dedi, Mesanger açalım, internetten aktarayım. Benim hesabım yok, başka hesap açalım dedi. Hesap bulduk. Gittik gecenin saat 11:00’i. Ofisi açtık, internete bağlandık. Garanti Bankası’nın şube bankacılığını açtık. O sırada Mesangerden Esoes çekiyorum. O dönem buradaki Başkomser İbrahim Hatipoğlu. O benim kaçırıldığımı biliyor. Kaymakam Adem Yılmaz Osman Gürbüz’ün adamı... Mafya liderinin adamı.. Beni bulan başkomsere etmedikleri kalmadı. Başkomser İbrahim Hatipoğlu, Mesangerdaki yazımın ardından ofisimi bastı, kayıtlara bakın, domuz bağıyla bağlı bulundum. Nejat’ın adamlarında iki silah çıktı. Ben niye domuz bağıyla bağlandım. Beni kurtaran Başkomser İbrahim Hatipoğlu’nu görevden aldılar. Akseki İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne verdiler.”

 

“MEHMET AĞAR’IN EŞİNE AİT ARABA

OSMAN GÜRBÜZ’ÜN EMRİNDE”

“34 UP 097 Gri renkte 520 BWW. Bu aracın ne satışı vardır, ne alınır, ne satılır. Osman Gürbüz’ün emrindedir. Arabanın Ankara kayıtlarına baktırdığım zaman Mehmet Ağar’ın eşine ait arabadır. Ben bunu araştırdığımda Mehmet Ağar’ın eşine ait bir araba olduğunu öğrendim. Osman Gürbüz, bu arabayla Kemer’e geldiğinde 2003-2004 yıllarından itibaren devamlı altındaydı.

 

“OSMAN GÜRBÜZ’ÜN İLK YAKALANDIĞI ARABA”

“(Ergenekon Terör Örgütü üyesi bir şahıs, İçişleri Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü yapmış birinin eşine ait BWW’yi mi kullanıyor) Kesinlikle... Benden önceki kayıtlarda da var. Osman Gürbüz’ün ilk yakalandığı arabaya bakın. 34 UP 097 plakalı araba... Bu araba bu kadar olaya karıştı, Kemer’de gezdi. Herkes de bunu biliyordu. Osman Gürbüz’le tanıştığımızda 25 lira parası yoktu. 2002-2003 yılında...”

 

“DEMİREL’İN KORUMASI VE

İSMET SEZGİN YANIMIZA GELİRDİ”

“Süleyman Demirel’in korumalığını yapan Ali Pur. Antalya’da otopark sahibi. İsmet Sezgin’i onun dayısı olarak biliyorum. Matbaamıza geldiler, dönemin Cumhuriyet Başsavcısı Ahmet Tekne ile dönemin kaymakamı Adem Yılmaz’a ziyarette bulunduk. Adem Yılmaz’la temeller o zaman atıldı. O toplantılara beni sokmadılar. İsmet Sezgin geldiğinde benim kim olduğumu araştırmış, Osman Gürbüz’e, ‘Buna sahip çık’ demiş. Osman Gürbüz de, o dönemden sonra bana sahip çıktı. Ali Pur, Antalya’da güçlü insan... Yaklaşık 600-700 tane tapusu olan, yer altı dünyasına da sözünü ve lafını geçiren insan.”

 

“UZİLER, HALİL İBRAHİM BEYE TESLİM EDİLDİ”

Uziler Halil İbrahim Bey’e teslim ettim. Bu silahlar Susurluk silahlarıydı. Rahmetli Abdullah Çatlı’nın silahına kızının baş harfleri kabzasında kazılıdır. Hâlâ Osman Gürbüz’de bulunur. Osman Gürbüz’ün kullandığı silahtır. Ömer Lütfi Topal’ın karısıyla Osman Gürbüz’ün çok samimi olduğunu bilirim. İstanbul’dan Kıbrıs’a sayısız gittik.

 

“OSMAN GÜRBÜZ’E İSRAİL’DEN

DİNLEME CİHAZI GELDİ”

“Osman Gürbüz’ün dinleme cihazı vardı. Bu cihaz İsrail’den geldi. İstanbul’da emekli asker Hüseyin Beyin bağlantısıyla dinleme cihazı geldi. JİTEM sorumlusuydu. Osman Gürbüz’de bir tane dinleme cihazı vardı. O cihaz 120 cihazı aynı anda dinliyordu. Kriptolu olduğu için istediği şeyi dinleyebiliyor. Cumhurbaşkanı’nın telefonunu dahi dinliyordu. Türkiye’ye getirilen yedi dinleme cihazından biriydi. O cihaz Maslak’taki Basın Sitesi’nde yer alan evdeydi. Bu cihazın kurulumunu ben yaptım. Anten ve alıcıları ben kurdum. Bu cihazın detaylarını Ankara’ya gittiğimde Hüseyin Bey’den öğrendim. Mühendislerin Osman Bey’e brifing vereceklerini söyledi. Ben daha fazla girmek istemedim. Osman Gürbüz güvendiği insana sağlam güvenirdi, güvenmediği insana alnına sıkar gönderirdi. Dönemin milletvekilleri ve Başbakan’ın danışmanlarından birini dinlediğini biliyorum. Emniyet teşkilatından birkaç kişiyi dinlediğini biliyorum. O dönemde Ankara’da Ramazan Er vardı. İstanbullu işadamı Ali Ağaoğlu’nu dinlediğini biliyorum. Dinleme cihazı lokal cihazdı. Çok basit şekilde verdiğiniz bir telefon numarasının şu an nereden çıkış yaptığını, hangi baz istasyonundan çıkış yaptığını iki saniyede öğrenilebilen cihazdı. Telefon açardı, ‘Sen neredesin’ derdi. Şuradayım dediğimde, ‘Yalan söyleme, şurada değilsin, buradasın’ derdi. Kaç kişiye yaptı, biliyorum.”

 

“KÜRT İŞADAMLARI KAÇACAK”

‘Toplanalım, birleşelim, silahlanalım. AK Parti kapatıldığı zaman kan gövdeyi götürecek, buradaki tüm Kürt işadamları hepsi kaçacak, tüm mallar bize kalacak.’ Direkt söylenen şey buydu. Bu simge ve bayrak olarak taşındı. ‘Kürt’ün itirafçısı geldi, burada zengin oldu. Bizim malımıza kondu. Biz de başkaldıracağız, günü geldiğinde toprak altına gömülen silahları çıkaracağız ve bunlarla mücadele edeceğiz’ dediler. Yaklaşık 6 ay önce Kemer’de silah ve mühimmat bulundu. Jandarma buna PKK artığı dedi. Peki PKK artığı silahlarda C-4, Plastik patlayıcı, MKE yapımı el bombalarının ne işi vardı? Bu silahlar Osman Gürbüz’e ait silahlar. Emniyet Müdürlüğü ve jandarma bu silahları aldı, silahların akıbetleri meçhul. JİTEM’den sorumlu Kemer Jandarma İlçe Komutanı Yüzbaşı İbrahim, Osman Gürbüz’ün emir eri gibiydi. 2005’te Susurluk silahlarını biliyorum dediğimde söylemek istediğim şey buydu. Kimse gelip Kemer’deki dağlarda ve adreslerde arama yapmadı. Bu bilgileri Antalya ve İstanbul organizeye verdim.

 

“KOÇBANK KEMER ŞUBESİ’NİN

PARA TRAFİĞİNE BAKILSIN”

Necip Hablemitoğlu olayında Koçbank Kemer Şubesi’nin hesaplarına bakıldığında, para trafiğine bakarlarsa bu işin detayları daha net çıkar. Osman Gürbüz, cebinde 25 lira olmayan bir insan Mercedese biniyor, karısına evler, arabalar ve jipler alıyor. Bu para nereden geldi? Bakın bir günde İstanbul-Ankara-İstanbul-Antalya uçuyordum. Osman Beyin talimatlarını yerine getiriyordum. ‘Burada şu ihaleyi, şurada şu ihaleyi al. Git şurada zarf var. Burada şu adamla konuş’ dedi.

 

“VELİ KÜÇÜK’ÜN KODU HİMMET KAYA’YDI”

“Bayrak mitingleri zayıf geçince Erhan Albay’dan yediğimiz fırçanın haddi hesabı yoktu. Resmen Osman’ın (Gürbüz) ağzına s..., Osman da benim ağzıma s..., çünkü bayrağını savunan MHP’ler bile yürüyüşümüze katılmadı. MHP’liler olayı fark etti. Son dakikada MHP’liler ‘Katılmayın’ diye birbirlerine SMS attılar. 20 bin kişiyi toplamayı hedeflerken, 2-3 bin kişiyle yürüyüş yaptık. Levent Ersöz’ün fırçasını üç gün boyunca yedik. Levent Ersöz’den yedik, başka paşalardan yedik. İsimleri bilmiyorum, ‘Paşam, paşam’ dediği insanlardan yedik. O dönemlerde Himmet Kaya isimli birisinden bahsediyordu, daha sonra onun Veli Küçük olduğunu öğrendim. Veli Küçük’ün kodu Himmet Kaya’ydı. ‘Himmet abi, Himmet abi, Himmet Abim’den yediğim fırçanın haddi hesabı yok. Ünal Beye bildirir, Levent Beye dediğinde, ‘Himmet abi şöyle yaptı, Himmet abi böyle dedi. Siz nasıl adamsınız. Niye böyle olduğunu açıklayın dediğinde ben ne diyeceğim Semih’ derdi ve bana hakaret ederdi. ‘Sen bunu nasıl yaparsın’ Halbuki bütün gazetelerde bu olayın haberlerini çıkarttırdım.”

YENİ AKİT

 

Haber Haberleri

Suriye yeni bir hikayeye başlarken bize düşen sorumlulukların farkında olmalıyız!
Sistematik bir katliamı "Bahane" olarak görme hezeyanı
Türkiye’deki Suriyeli muhacirler Halep’e dönmeye başladı
Şeyho Duman vefat etti
BM temsilcisine Hamas protestosu