Ergenekon, seçime girmese de bir siyasî parti gibi çalışıyor. Çünkü 12 Haziran'da yapılacak seçim Ergenekon'un kader anlarından belki de sonuncusu olacak.
Ergenekon yandaşlığının, seçim yaklaştıkça kabarmasının ve siyasî tartışmaların tarafı haline gelmesinin sebebi bu. Peki, seçime girmeyen Ergenekon Partisi seçimi nasıl kazanacak?
Ergenekon'un seçimden önce CHP'yi kazanması gerekiyor. CHP'deki iç çekişmelerin ve Ergenekon taktiklerinin siyasî gündemin ilk sıralarına yerleşmesinin sebebi bu. CHP içinde Ergenekoncu kanadın savaşı sürüyor. Amaç Ergenekon gibi düşünen, hareket eden ve kendini konumlandıran bir CHP'nin seçime girmesi. Darbeciler, yargı önünde kaybettikleri meşruiyeti, demokratik yöntemle, yani halk desteği edinerek CHP üzerinden telafi etme hesabı içindeler. CHP'nin alacağı oy önemli değil; onlar kendi savaşlarını veriyorlar.
Ergenekon cepheye CHP'yi sürüyor. CHP ise, arazi şartlarının, zamanın aleyhine olduğu ve yetersiz donanımla yürüttüğü bu savaşta ağır darbeler alıyor.
Bu seçimde, darbeler tarihinin, askerî vesayet düzeninin ve tabii Ergenekon'un tasfiyesi tescil edilecek. Bu tescil işlemi, aynı zamanda sona eren askerî vesayet düzeninin yerine inşa edilecek demokratik sistemin başlangıcı olacak. CHP'lilerden aklı erenler bu durumun farkında. Bu yüzden sırtlarındaki Ergenekon yükünden kurtulmaya çalışanlar veya bu işin bir dengesini arayanlar var.
Ergenekon'un ne olduğunu hatırlayalım. Ergenekon davasında yargılananların kompozisyonu, Ergenekon'u tarif etmek için yeterli. Ergenekon, meşru hükümeti devirip devlet iktidarını ele geçirmeyi hedefleyen, şiddet başta olmak üzere bütün hukuk dışı yöntemleri kullanan illegal bir örgüt. İddianame bunu anlatıyor. Devlet yönetmeye niyetli bu örgütün gücünü kimse hafife alamaz. Ergenekon'un özellikle psikolojik savaş yürütmek için edindiği donanımı ve medyadaki uzantılarını hesaba katmadan seçim hesabı yapılamaz.
Ergenekon davasının yarattığı kırılma, siyasî kutuplaşmanın ana eksenlerinden biri haline geldi. CHP'nin darbeci geleneği ile AK Parti karşıtlığını Ergenekon'a sempatiye dönüştüren, üstelik sesi çok çıkan bir grup var. Bu grubun baskıları CHP'yi Ergenekon'a yaklaştırıyor. Öbür taraftan seçime rengini veren Ergenekonculuk, AK Parti'yi demokrasiyi yaşatmak için vazgeçilmez hale getiriyor. Mantıklı bir hesaba göre CHP, Ergenekon'dan zarar görüyor.
Kılıçdaroğlu, bu sıkıntılı denklemi inandırıcılığı olmayan bir formülle aşmayı deniyor. Denklem basit: Askerî darbelere karşı durmak; Ergenekon'a sahip çıkmak. Genelkurmay'ın Millî Savunma Bakanlığı'na bağlanması, Askerî Yargı'nın yetki alanının daraltılması, askerlik görevinin kısaltılması, aslında askerî darbelere değil askere mesafe koymak anlamına geliyor. 'Tankın üzerine çıkmak' söyleminin ciddî bir tarafı yok. Çünkü tanklar sokağa çıktığı zaman vakit çok geç oluyor. Doğrusu Ergenekon yargılaması üzerindeki baskılara direnip, askerî darbeleri caydırmak. Ama Kılıçdaroğlu, Ergenekon yargılamasını, TRT 3'ten yayınlanmasını isteyerek, yargılama yerine tuluat öneriyor. CHP, seçim stratejisini, Ergenekon davasını sulandırma üzerine inşa ederek Ergenekoncuları memnun etmeye, Ergenekon yandaşlarının aktif desteğini kazanmaya çalışıyor. Kılıçdaroğlu'nun 'AK Parti yargısı' sözüyle, aslında Ergenekon yargılamasına açtığı savaş, bu yıkıcı stratejinin önemli bir işareti.
CHP Ergenekon yandaşı mı? Türkiye'nin artık tasfiye ettiği darbeler döneminin peşinden gazete köşelerinde gözyaşı dökenlerin çokluğu, CHP kurmaylarını etkiliyor olmalı. Meselâ Ece Temelkuran'ın bayat duygu sömürülerinden, birilerinin etkilendiğini düşünebilirler. Ergenekon davasını, basın özgürlüğü içine yerleştirmeyi becerebilmek, sonra da kendi yalanına inanmak, bir güç gösterisi gibi algılanabilir. Kirli koskoca bir örgütü basın özgürlüğü adına savunmak için sokağa dökülenler, bu gücü göstermiyor mu?
Peki Ergenekon yandaşlığı ne kadar oy getirir? Cevap kocaman bir hiç. Çünkü Ergenekon yandaşlığı, toplumun ihtiyaç duyduğu barış ve huzura savaş açmadan yapılamıyor. Çatışmadan medet ummak ise kimseye oy getirmiyor.
ZAMAN