Ergenekon ve Üzmez olayında kartelin tavrı!

Ali İhsan Karahasanoğlu

Bugün her zaman yaptığımız üzere, somut olaylar üzerinden, derinlemesine olayları ayrıntıları ile masaya yatırmayalım.

Yine somut olaylardan bahsedelim ama, genel ilkeleri konuşalım.
Gazetemiz yazarı Hüseyin Üzmez aleyhine yayınları izliyorsunuz.
Hüseyin beyin kendisi ile kısacık görüştüm. “Olay komplo” dedi.
Eşi, “Mümkün değil. Böyle bir şeye inanmıyorum. Olabileceğine de, kesinlikle ihtimal vermiyorum” diyor..
Ancak bu tartışmalara girersek, yargılamayı ilgili mahkeme değil de, sanki biz yapıyormuşuz gibi olur.
Yargılamayı biz yapmayacağız.
Yargılamayı, mahkeme yapacak. Biz ise, ileri sürülen iddiaların ciddiyetini, olabilirlik ihtimalini kendi açımızdan tartışacağız.
Bunlar somut olayla ilgili değerlendirmelerim.
Peki ya genel ilkeler?
Olaylara karşı, gazetecilerin takındıkları tavırlar..
İddialar karşısında, insanların aldıkları tutumlar..
Size etik geliyor mu?
Size doğru geliyor mu?
Bakın şu Hürriyet gazetesine.. Bakın şu Vatan gazetesine..
Ergenekon soruşturmasında, söyler misiniz; ne yazdı bu gazeteler?
Hangi iddiayı gündeme taşıdılar?
Rezilce iddiaların hangisi için tek satır haber yaptılar, hangisi için hangi yazarları üç kelime ile de olsa bir değerlendirme yaptı?
Yok... yok....  yok....
Ama suçlanan Hüseyin Üzmez olunca, yargılamaya bile gerek yok.
Bir tanesi “Utanmaz adam” diye manşet attı.
Diğeri de “Yılın 78’lik azgın tekesi” diye manşet attı..
Peki “Derin devlet olmalı” diyen gazetenin o çok saygın başyazarı, yayın kurulu toplantısında editörlere  niye akıl vermedi: “Hazırlık soruşturması gizlidir. Hazırlık aşamasında kişiler sadece zanlıdır. Mahkum değillerdir.” diye!
Niye gazetenizin yayın yönetmenleri, derin darbe girişimi ile suçlananlar için gösterdiği “kurallara saygı” özenini, Hüseyin Üzmez olayında göstermedi!
Hayır, hazırlık soruşturmasında hiçbir yayın yapılmasın demiyorum.
Nasıl ki, Ergenekon soruşturması ile ilgili, biz değerlendirmelerimizi yaptıysak, onlar da Hüseyin Üzmez aleyhindeki iddialar üzerine kendilerince değerlendirmeler yapabilirler.
Ama karar versinler; hazırlık soruşturmasında gizlilik  var mıdır, yok mudur?
Hazırlık soruşturması aşamasındaki olaylarla ilgili olarak yayın yapılır mı, yapılmaz mı?
Kendi çizgileri nedir?
Bu konudaki yasal kurallar nedir, onlar bu kuralları nasıl yorumluyorlar?
Bunu açık açık ortaya koymalılar.
Yoksa, bir olayda takındıkları tavrı, hemen ikinci olayda terkedeceklerse, bu nasıl gazeteciliktir böyle?
Bu, patronun adamlığı, devletin yönlendirdiği istikamette yayın yapma değil de nedir?
Bir isnat olunca, komplo niteliğinde de olsa bir kişinin başına çorap örülmek istendiğinde hemen onu mahkum gibi manşete taşıyacaksanız, bunu zanlıların kimliklerine göre mi yapacaksınız?
Nerede sizin gazetecilik ahlakınız?
Nerede sizin dürüstlüğünüz?
İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’nın soruşturmasındaki iddiaları “Henüz hazırlık aşamasında. Yargılama başlamadı” diyerek görmezden gelin.
Bursa Emniyeti’nin, “o ilçe mi yetkili, bu ilçe mi yetkili” kargaşası içerisinde nasıl yapıldığı belirsiz bir soruşturmasındaki iddiaların tümünü kesin doğru gibi sayfalarınıza taşıyın!
Olmaz beyler olmaz.
Böyle gazetecilik de olmaz, böyle insanlık da olmaz.
Kişiler lehine, aleyhine değil benim tavrım..
Kurallar bazında yaklaşıyorum olaya..
Ya diyeceksiniz ki, “Biz hazırlık aşamasında kimseyi suçlamayız. Bekler, mahkeme kararını verince yayınımızı yaparız.”
Dolayısı ile Ergenekon soruşturmasındaki tavrınız doğru olur. Ama Hüseyin Üzmez olayındaki tavrınız da kesinlik kazanır.
Ya da dersiniz ki, “Hayır, biz hazırlık aşamasındaki yayınları da yaparız.” O zaman da, Hüseyin Üzmez olayındaki yayınlarınız (yine de çok abartılı ama) haklı olur ama, Ergenekon soruşturmasını görmezden gelmenizin izahını yapamamış olursunuz.
Evet, ardı ardına gelen olaylar, karteli köşeye sıkıştırdı. Bir öyle, bir böyle, artık inanırlıklarını kaybettiler.
Sakın Üzmez’in başına gelenler de, bu köşeye sıkışmanın sonucu ortaya atılan bir derin tezgah olmasın!

Vakit gazetesi