Şubat 2007'de Başbakan Tayyip Erdoğan'ın önüne iki şema konmuştu. Dink cinayetiyle ilgili emniyetin yaptığı ilk çalışmalardı bunlar. O dönem bu şemalar yazılmamak kaydıyla birçok gazetecinin de eline ulaşmıştı.
Peki, neydi bu şemalar?
İlk şema Ogün Samast ve Yasin Hayal'in merkezde olduğu telefon görüşmeleri trafiğiydi. Onlarla yoğun temasta olan kişilerin diğer temasları ve aralarındaki bağlantılar ele alınıyor ve böylece oluşan "daire"nin resmi çekiliyordu.
İkinci şema ise kurumlar ve yapılarla ilgiliydi. Bunlar arasında çeşitli dernekler, televizyon kanalları, internet siteleri, mafya grupları bulunuyordu.
Bu grupların ilk şemayla da keşistiği noktalar vardı.
Bu bağlantılar ve isimlerin üzerine nedense gidilmedi, gidilemedi…
Aradan iki yıl geçti.
Bir süre önce gazeteci Nedim Şener bu şemalardan birini "İstihbarat Yalanları" başlıklı kitabında yayınladı. Birkaç hafta önce TV NET'te "Dün ve Bugün" programında ben de gündeme getirdim şemaları…
Getirdim zira bugün bu şemalar tekrar masaya yatırıldığında ortaya inanılmaz bir durum çıkıyor. Bu şemalarda yer alan yapılarla Ergenekon soruşturmasında takibata uğrayan yapılar, şemalarda yer alan isimlerle Ergenekon sanıkları arasında çarpıcı bir örtüşme bulunuyor.
Hrant Dink Ocak 2007'de öldürüldü.
Bu şemalar başbakan önüne Şubat 2007'de konuldu.
Ergenekon soruşturması Ocak 2008'de başladı.
Soruşturmaya dayanak oluşturan Ümraniye silah deposu ise Haziran 2007'de ele geçirilmişti…
Arada 1,5, 2 yıllık fark var…
Ne var ki Dink cinayetinde dikkat çeken çevreler ile Ergenekon davasında takibata uğrayanlar aynı… Diğer ifadeyle Dink cinayetinin içine ve çevresinde olabileceği varsayılan ya da telefon irtibatlarıyla şüphe uyandıran kişiler bugün Ergenekon davasında tek tek takibata uğruyor, üstelik kimisinin tutuklanma tarihi pek yeni…
Ne anlama geliyor bu?
Hrant Dink cinayetinin, Ergenekon'un ana kilidi olduğunu, bu cinayetin üzerine yeni sorularla, Ergenekon dosyası üzerinden gidilmesi gerektiğini göstermiyor mu?
Tersten söyleyelim: Ergenekon meselesinin girdaplarına girilmeden Dink davasında alınacak yolun sınırlı kalacağına işaret etmiyor mu?
Bakın nasıl?
İlk şemada 49 isim var.
Bunlardan 6'i Dink davasında yargılanıyor…
10'u ise Ergenekon ve civarındaki soruşturmalarda Danıştay, VKGB gibi davalarda çeşitli zamanlarda takibata uğradı.
Sedat Peker, Kemal Kerinçsiz, Levent Temiz, Vehbi Şanlı, Muzaffer Tekin, İbrahim Cingi, Veli Küçük, emekli binbaşı Erbay Çolakoğlu, emekli albay Mustafa Levent Göktaş bunlar arasında yer alıyor…
İkinci şemada ise 21 kuruluş bulunuyor.
Bunlardan 14'ü Ergenekon soruşturma sürecinde ya anıldı ya takibata uğradı, yöneticilerinin ise çoğunluğu tutuklandı.
Tutuklu Taner Ünal'ın "VKGB"si, tutuklu Fikri Karadağ'ın "Kuvayi Milliye Derneği", tutuklu Erkut Ersoy ve Durmuş Ali Özoğlu'nun "DSS Özel Büro"su, tutuklu Kemal Kerinçsiz'in "Büyük Hukukçular Birliği", Ergenekon sanığı Bekir Öztürk ile tutuklu Adil Serdar Saçan'ın "kuvvaimilliye.net"i, Erol Poyraz'ın "1919 Grubu", tutuklu Mustafa Özbek ve Behiç Gürcihan'ın "Türkiyem Topluluğu", tutuklu Doğu Perinçek ve Ferit İlsever'in "İşçi Partisi", sanık emekli orgeneral Şener Erguygur'un "Atatürkçü Düşünce Derneği", Tuncay Özkan döneminin"Kanaltürk"ü, sanık İsmail Yıldız'ın "SESAR"ı, tutuklu Ümit Sayın'ın "Açık İstihbarat Çevresi"…
Kuruluşlar bir yana, Ergenekon davasında tutuklu ve sanık 15 isim de buradan çıkıyor…
Bir önceki listeyle birlikte toplam 25 isim…
Ergenekon davasında 97'si tutuklu 142 kişiden, 25'nin ismi iki yıl önce Başbakan'ın önüne konan Dink cinayetine ilişkin bilgi şemalarında geçiyor.
Bu kesişme tüm bu kişilerin Dink cinayetine karıştıklarını göstermez.
Ancak ciddi sorular sorulmasını ve araştırmalar yapılmasını gerekirir…
Kaldı ki, Dink'i ölüme götüren, hedef haline getiren süreçte kimlerin, nasıl yer aldığını, sorumluluk taşıdığını biliyoruz…
Ve bu kişilerin bu listede yer almasının tesadüf olmadığını da kestirebiliyoruz…
YENİ ŞAFAK