Ergenekon, Sarıkız derken!

Abdurrahman Dilipak

Yıllardır konuşulan bir darbe iddiası vardı. Ne hükümet, ne de savcılık bu iddiaları ciddiye almadı ve sonunda bugünlere gelindi.
Özden Örnek konusunda Şener Eruygur'un adı geçmiyor mu idi?..
Peki bu iş neden bugüne kadar bu şekilde savsaklandı?..
Şimdi Erdoğan'la Başbuğ arasında ne konuşulduğu sorusu soruluyor?
Bu gelişmelerle ilgisi var mı idi bu buluşmanın?..
Bu operasyonu askerler yönetiyorsa, neden polis işin içine çekildi?..
Polis herhalde Genelkurmay'dan bilgisiz bu operasyonu yapmıyordur.
Şimdi merak edilen konu, bu işin bir adım sonrasının ne olacağı.
Eğer bir darbe planı, bir çete varsa; ki görünürde var; o zaman onlar bu gelişmeler karşısında sessizliklerini koruyacaklar mı?
Ergenekon, Sarıkız'la birlikte değerlendirilecekse, o zaman konu bir çete soruşturmasının dışına çıkacak ve darbe girişiminden söz edilecek demektir..
O takdirde muvazzaf subaylar da işin içine karışabilir..
Merak edilen bir konu da, operasyonun günü..
Operasyon kararının daha önce alındığı belirtiliyor..
Bir darbe planından söz ettiğimize göre, darbe hazırlığı içinde olan, aralarında istihbaratçıların bulunduğu bir grup, bu gelişmelerden nasıl habersiz olabiliyor. Bu operasyonu önleyemiyor?..
Cevabı bulunamayan o kadar çok soru var ki!
Göreceksiniz, bu işte belden aşağı vuruşlar olacak.. Karşı tarafı halkın gözünde küçük düşürmek için karşılıklı olarak ellerindeki bilgi ve belgeleri açıklayacaklar, iftira, karalama kampanyaları başlayacak ve birileri birilerini susturmak için tehdit ve şantaja başvuracak; o da olmuyorsa başka yollar deneyecekler..
Bu tartışmalar karşısında toplum iki kampa ayrılmış durumda. Bir tarafta, demokrasi, insan hakları, hukuk devleti ve özgürlük isteyenler. Öte tarafta Laiklik ve Atatürkçülükten söz eden ve kendine ulusalcı diyen kanat.. Dine dönüşü, tarihle yüzleşmeyi irtica olarak gören, 21. yy. 19. yy.'ı Faşist Hitler Almanyası, Musolini İtalyası ve Stalin dönemi Rusyası'nın ideolojisinin gölgesinde oluşan kavram ve kurumlarla açıklamaya çalışan bir kesim.. CHP ve AK Parti karşıt kamplarda yer alıyor..
Durum hiç de iç açıcı değil..
Gelinen noktadan geri dönüş de pek mümkün gözükmüyor..
Ordu içinde disiplin, hiyerarşi filan kalmamış. Bilgi sızıyor. Birçok kişi ast-üst ilişkisinin ötesinde birbirinden küfürlü sözlerle söz ediyor.. Millete saygıları da yok.. Asacaksın-keseceksin havasındalar.. Yolsuzluk iddiaları ayyuka çıkmış. Özgüveni kaybolmuş gibi sanki, eğer yayınlanan bantlar doğru ise tabiî..
İşler bu noktaya geldikten sonra, bu işi Media, Mafia, sermaye, siyaset, bürokrasi, STK, DTÖ, Akademik ayağı da sökülür artık.. Her yerde varlar.. ADD yanında Cumhuriyet gazetesi, ÇYDD de bu işle ilgili görünüyor. Bu çevrelerin CHP ile de yakın ve sıcak bir ilişki içinde olduğu iddiaları pek de yabana atılmamalı.. Tuncay Özkan gibilerinin de kapısı çalınabilir..
Keskin sirke küpüne zarar veriyor sonunda..
Eruygur Paşa veda konuşmasını yaparken, kendinden çok emindi. Ne hükümet, ne savcılık olayın üzerinde gidemedi..
Görünen o ki; Atatürkçülük, Laiklik, Cumhuriyetçilik darbe girişimine paravan edilmiş..
Bu hesaplaşmada kanatlardan biri kaybedecek olursa, öbür tarafın işi zor. Yenişemezlerse o da bir başka sorun..
Bu iş uzun sürer de iş yargının da dışına taşarsa, korkarım o zaman bu iş kontrolden çıkar ve çok kötü şeyler olur..
Bu iş bu kadar sürüncede kalmamalıydı.. Ama kaldı.
Sonuç belli. Milli İradeye kafa tutanlar, Anayasa değişikliğine karşı çıkanlar, İnsan Hakları, Hukuk devleti taleplerine mâni olmaya çalışanlar kaybedecek.. Er ya da geç, sorunlu ya da sorunsuz, sonuçta olacak olan bu.. Göreceksiniz, darbe olsa da bu sonuç değişmeyecek.. Darbeciler gün gelecek sanık sandalyesine oturtulacak..
Derin yapı tümüyle ortadan kalkar mı? Bugün için zor. Ama büyük ölçüde tasfiye edilecek..
Bu çetelerin ellerindeki silah toplanmadan ve petrol kaçakçılığı dahil, finansal kaynakları kurutulmadan bu işin sonuna ulaşmak zor..
Bakalım bundan sonra gelişmeler ne yönde olacak..
Görelim Mevlâm neyler, neylerse güzel eyler.. Selam ve dua ile..

 

VAKİT