Ergenekon davası bitti ama, hayır Ergenekon bitmedi!. Açılan dava sonuçlandı o kadar. Yoksa daha Media, Mafia, Sermaye, Siyaset, Bürokrasi ve STK içinde birçok kişinin bulunduğu kaygısını taşımaya devam ediyorum. Önce, darbe Ankara’da yapılır, İstanbul’da değil.. Kozmik odaya girilmeden bu dava başlamış sayılmaz.. Bu dava, ABD’nin sözünü dinlemeyen, kontrol dışı unsurlara karşı “kızım sana söylüyorum, gelinim sen dinle” kabilinden bir ayar çekme operasyonudur.. ABD’nin eğitimini, silahını, parasını verdiği böyle bir ihanet çetesi var.. Bu sadece Türkiye’de değil, etkili oldukları her ülkede vardı ve hâlâ da var! Sahi! Bu çetenin uluslararası bağlantıları neden hiç gündeme gelmedi.. Komşulardan başlayalım, Bulgaristan, Yunanistan, Suriye, Kıbrıslar ve
İsrail’i nasıl görmezsiniz.. ABD neresinde bu işin. Rusya-İngiltere neresinde..
ABD kendine yeni bir sevgili buldu. Eski sevgilisi ile yollarını ayırmak istiyor.. Kavga buradan çıkıyor.. ABD laikçi, solcu, Aleviler ve askerlerle değil, ılımlı dindar, sağcı, STK’larla yoluna devam etmek istiyor. “Sopa” değil, “havuç” kullanmak istiyor muhataplarını yola getirmek için.. Yoksa kendi ülkesinin çıkarlarını koruyamayacağını düşünüyor.. Şahin maskesini bırakıp, güvercin maskesini takmak istiyor.. Müslümanları sopayla terbiye edemediler, havuçla yola getirmek istiyorlar.. Hani bizimkiler de havuca bayılıyorlar, kimileri hemen tavşanlaşıyorlar.. Çok sevimliler, bembeyaz ve yumuşacık tüyleri var (Anadolu tavşanı biraz kırçıllı da olsa).. Kontrol dışı Müslümanları kirpi gibi görüyorlar..
Kemalistlerin derdi, nasıl bizi bırakır da onu tercih edersin! Kıskançlık histerisi..
Amerika bu! Batı da böyle.. İlkeleri yok, çıkarları var..
Daha önce de Osmanlı’ya karşı siz ulusalcıları tercih etmediler mi? Siz de efendilerinizin gözüne girmek için İslam’a “İrtica”, Müslümanlara “Mürteci” demediniz mi, Osmanlı’ya sabahtan akşama küfretmediniz mi? Açın bakın resmi tarih kitaplarınıza. Resmi ideolojinizle batıyı yüceltmediniz mi? Resmi dinle dinin içini boşaltmaya çalışmadınız mı? Kemalizmi “Türk’ün dini” haline getirmeye çalışmadınız mı?
ABD artık sizinle daha fazla yola devam edemeyeceğini, ayaklarına bağ olduğunuzu düşünüyor.. Derin devlet çiftliğinin marabaları şimdi ağaya karşı mı geliyorlar!. Bu iş belediyelerde grev kararı almaya benzemez!
Bakın! Bu projeye itiraz etmeyip, uslu uslu köşesine çekilip oturanlara bir şey diyorlar mı? Köşelerinde ılımlı İslamcıların başarısız olmasını, kendilerine de yeni projede uygun bir rol verilmesini bekleyen Yeşilçam figüranları gibi cafelerde bekleşip duruyorlar..
Siz silaha sarılıyor, meydan okuyor, tehdit ediyorsunuz.. Affetmezler!
Mahkemenin vereceği karara razı olur ve susarsanız, belki sizin için de bir yol düşünürler.. Savaşın bittiğinden habersiz dağdaki Japon askerine benziyorsunuz.. Soğuk savaş bitti. Dünya değişti!
Sizin resmi tarih kitaplarında mektep talebelerine okutulmaz ama bir bakarsanız; Sykes-Picot anlaşması diye bir anlaşma var.. Başka anlaşmalar da var tabii.. BOP aslında bu anlaşmanın güncellenmesi çabasının eseri idi, başlamadan bitti.. S.Picot anlaşması I. Dünya Savaşı sırasında, 29 Nisan 1916’da Kut’ül Ammare Kuşatması sonrasında İngiliz kuvvetlerinin Osmanlı 6. Ordusu karşısında bozguna uğramasından 17 gün sonra 16 Mayıs 1916 tarihinde İngiltere ve Fransa arasında yapılan ve Türkiye’nin Ortadoğu topraklarının paylaşılmasını öngören gizli antlaşmaya bir baksanız iyi olur.. Bu çevrelerin çizdiği sınırlar, bu sınırların arkasında oluşturulan rejimler ve iktidar yapılarının yeniden dizaynı gerekiyor.. Bize de Lozan’la bir ayar çekmişlerdi.. Türkiye niye laik bir Cumhuriyetse, Suudi Arabistan onun için Vehhabi bir kırallıktır ya da Suriye onun için Nuseyri bir tek parti diktatörlüğüdür.. Bu süreçte siz batının sırtında bir kambur gibisiniz. Efendilerinizin bu şekilde davranması aslında size kurtarmaya yönelik bir operasyon. Farkında değilsiniz ama zulmettiğiniz halkın öfkesi size de efendilerinizi de perişan edebilir.. “Ilımlı İslam” dedikleri, kontrollü bir Müslüman topluluk icad etme. Bizi para ve iktidarla, kadınla yola getireceklerini düşünüyorlar.. Ama siz yaramazlık yapıyorsunuz. Bu gerçeği anlamak istemiyorsunuz.. Projeyi tehlikeye düşürdüğünüzü, engellediğinizi, zaman kaybına sebeb olduğunuzu düşünüyorlar.. Bu arada size tarihi bir bilgi notu vereyim. Kut’ül Ammare kahramanları daha sonra Anadolu’ya doğru gittiler ve Allahuekber dağlarında hayatlarını kaybedenlerin bir kısmı onlardı.. Daha sonra Kars’ta kurulan “Kars İslam Cumhuriyeti” de, Mustafa Kemal’in Samsun’a çıkmasından kısa bir süre önce İngilizler tarafından yıkıldı..
Bakın, sizinkiler, Ümmetten bir Ulus icad etmenin çok kolay olduğunu sanıyordu, Kemalizmi sahici bir ideoloji filan sanıyorsunuz.. Bu işler bir zaruret değil, mecburiyetti..
Şartlar değişti. Siz, dini, mezhebi, etnik, ideolojik, felsefi, siyasi, vicdani tüm kanaat farklılıklarını düşmanlığa dönüştürdünüz ve kontrolü kaybettiniz.. Faili meçhul cinayetler, kayıtdışı ekonomi, kayıtdışı siyaset derken her şeyi yüzünüze gözünüze bulaştırdınız artık kendi içinizde rant kavgasına, siyaset kavgasına düşmeye başladınız.. Yok Avrupacı imişsiniz, yok Amerikancı imişsiniz.. Kiminiz rollerinizi gerçek kişiliğe dönüştürmeye kalktınız..
Buna bir “dur” denmesi gerekiyordu ve dendi.. Uslu durmazsanız daha ağır cezalar gelecektir.. İtibarınızı da, paranızı da kaybedebilirsiniz. Sizin bu kadar direnmenizin sebebi ne biliyor musunuz, tepedekilerin de aklı karışık. Ne yapacaklarını bilmiyorlar. Yahudi lobisi, hâlâ “İslam’a karşı sopa” politikasında ısrarlı.. Şefleriniz de bu lobinin desteği ile “direnin” mesajı veriyor. Sisi’yi umursayan yok, kendi kavgalarını sizin üzerinizden sürdürüyorlar ve siz de bu işi sanki bir umud kapısı gibi görüyorsunuz. Ne kadar safsınız! Kılavuzunuz Çevik Bir, Hurşit Tolon, Çetin Doğan gibilerse, bunların başınıza gelmesi sürpriz sayılmamalı öte yandan..
Oturun oturduğunuz yerde, yoksa gelecek günler, geçen günleri aratabilir..
Davanın ayrıntılarını herkes yazacak. Ben farklı bir açıdan bakmaya çalıştım.
Bu arada sahi Bayram namazı için Sultanahmet’te buluşuyoruz değil mi?
Selâm ve dua ile..