Ereğli'de Siyonist İsrail'in Saldırıları Protesto Edildi

Kdz.Ereğli’de Siyonistlerin Mescid-i Aksa’daki baskın ve tecavüzlerini tel’in edildi.

Kdz.Ereğli’de Ümid Platformu 8 Kasım Cumartesi günü kaymakamlık karşısındaki park alanında yapmış olduğu basın açıklaması ile, Siyonistlerin Mescid-i Aksa’daki baskın ve tecavüzlerini tel’in etti.

Bilal Yıldızhan tarafından sunumu gerçekleştirilen eylemde Mescid-i Aksa ve tüm mücahitler Ereğli’den selamlandı.  Haksöz yazarlarından Hamza Türkmen’in yaptığı konuşmada meydanlardaki bu duruşumuzun basit bir eylemsellik değil, kulluk bilincimiz gereği zorunlu bir şahidlik olduğu dile getirildi. Mücadele eden kardeşlerimizin ümmet coğrafyasındaki diğer kardeşlerinden taleplerine baktığımızda, savaşacak insan unsurundan ziyade haklı davalarının sahiplenilmesini ve doğru bilgilerle sahih bir şekilde gündemleştirilmesini istedikleri belirtildi. Bugün Filistin’de, Suriye’de, Mısır’daki sancıların ümmetin birbirinden koparılmış ellerinin yeniden bir araya gelmesi sancıları olduğu ve kardeşlerimizi asla yalnız bırakmadan azimle bu mücadeleye devam edileceği mesajı verildi. Basın açıklamasının Özgür-Der Ereğli Temsilcisi Davut Çevik tarafından okunduğu eylemde “ Ereğli’den Aksa’ya Direnişe Bin Selam”, “Yaşasın Küresel İntifada”, “Katil İsrail Filistin’den Defol”, “İslami Hareket Engellenemez”, “Filistin Halkı Yalnız Değildir”,”Hamas’a Selam Direnişe Devam”, “Katil Esed Suriye’den Defol”, “Yaşasın Filistin Direnişimiz” sloganları atıldı.

Son olarak Abdulkadir Albayrak tarafından başta Filistin ve Suriye olmak üzere, tüm mazlumların yaşadığı acıların dinmesi ve nihayetinde Rabbimizin istediği bir ümmet olma arzusu ile katillerden ve yandaşlarından kurtulunması için dua edildi.

Basın Açıklamasının Tam Metni;

Kudüs Ya da İslam Ümmetinin Şerefi ve Geleceği

Kudüs ve Mescid-i Aksa çok tehlikeli gelişmelere gebe. Siyonistlerin belirledikleri program doğrultusunda giderek daha pervasızlaştıkları ve daha önce “Bu kadarına cesaret edemezler!” diye tahmin edilen adımları birbiri ardına attıkları görülüyor. Kudüs’ü bütünüyle Yahudileştirme ve Mescid-i Aksa’yı yıkıp Haremi Şerif bölgesinde Siyon Tapınağı inşa etme faaliyetine hız verdikleri anlaşılıyor.

Taktik değişmiyor. Siyonistler bir yandan provokatif eylemlerle sinsi programlarını icraya çalışırken, buna karşı Filistin halkının verdiği tepkileri de yeni baskılar, yasaklar ve sindirme kampanyasının gerekçesi olarak kullanıyorlar. Bu çerçevede 29 Ekim akşamı Siyonist işgal çetelerinin birinin liderliğini yapan Haham Yehuda Glick’in Mutaz Hicazi adlı Filistinli bir mücahit tarafından vurulması üzerine bugüne kadar hiç yaşanmamış bir adım atıldı ve Mescid-i Aksa yaklaşık 1 gün boyunca ibadete kapatıldı. 31 Ekim’de Mescid-i Aksa ibadete açıldığında sadece 50 yaşını geçenlere izin verildi.

Harem-i Şerif’in Müslümanların girişine kapatılması uygulamasında dikkat çekici bir planın uygulanmakta olduğu görülmeli. 2012’de toplam 3 kere, 2013’te ise 8 kere kapatılan Harem-i Şerif’e bu yıl şimdiye dek tam 76 kez Müslümanların girişi engellendi. Yani yaklaşık dört günde bir Harem’in kapatıldığı görülmekte. Bu seyir böyle devam ettiğinde Harem-i Şerif’in önce daha uzun sürelerle ve ardından da bütünüyle kapatılması hiç de sürpriz olmayacaktır.

Yehuda Glick Harem-i Şerif’in Yahudilere ait olduğu tezini savunmak üzere faaliyet yürüten bir örgütün liderliğini yapan ABD’de doğmuş bir din adamı. İslami Cihad üyesi Mutaz Hicazi’nin gerçekleştirdiği silahlı saldırıda ağır yaralanmasını bahane eden İsrail’in Harem-i Şerif’i bir gün Müslümanlara kapatması akla 1994’te el-Halil’de gerçekleşen saldırıyı getiriyor. 25 Şubat 1994’te Baruch Goldstein isimli ABD vatandaşı Siyonist bir doktor Batı Şeria’da bulunan el-Halil’de İbrahim Camii içinde bir katliam yaparak 29 Filistinliyi şehid etmiş ve cemaat tarafından linç edilmişti. Bu hadise üzerine İsrail sekiz ay gibi bir süreyle Mescidi ibadete kapatmış, ardından açtığında da büyük değişiklikler gerçekleştirmiş, İbrahim Mescidinin büyük bölümünü Yahudilere tahsis etmişti.

Ve bugün (5 Kasım) acı bir ilk daha yaşandı. Siyonist askerler Mescid-i Aksa’nın içine girdiler. Bir grup Yahudinin sabah saatlerinde Megarib kapısından içeri alınmasını protesto eden Filistinlilere saldıran Siyonist askerler Mescid-i Aksa’nın içine girerek işgali bir adım daha öteye taşımış oldular.

Sürecin nereye doğru gittiğini görmek için dünden bugüne yaşananları hatırlamakta yarar var.

Eylül 2000’de Likud Partisinin liderliğini yapan Ariel Şaron bütün tepkilere rağmen 1.000 polis eşliğinde Harem-i Şerif’in avlusuna adımını attığında bu cüretkâr eylemi 2. İntifadanın patlamasına neden olmuş ve tüm İslam coğrafyasında büyük bir öfke patlamasına yol açmıştı. Dün Şaron’un Aksa’nın avlusuna adım atması büyük bir infiale yol açarken, bugün Siyonist işgal kuvvetlerinin Mescidin içine girip mihraba kadar kirletmelerinin sıradan bir hadise gibi algılanması gidişatın yönünü göstermektedir.

Filistin halkı elinden geleni yapmakta, kadınlarıyla, gençleriyle direnmektedirler. Yazdan bu yana Kudüs’te bilhassa gençler sürekli sokaklardadır. Kadınlar Aksa’yı canla başla savunmakta, işgalcilere karşı direnmektedirler. Ne var ki, işgal ve kuşatma altındaki Filistin halkıyla birlikte İslam Ümmetinin de Kudüs’e yönelik Siyonist saldırganlığa karşı harekete geçmesi elzemdir.

Fotoğrafın bütününü görebilmeliyiz. Tunus'ta devrim sonrası İslamcı Nahda'nın engellenmesi için Batı diktatörlük yanlılarını destekliyor, Yemen'de İran destekli Husi'lerin devrimi geriye döndürmeleri için halkı katletmelerine göz yumuluyor, Libya'da Amerika yanlısı Hafter'e silah verilerek inisiyatifi elinde bulunduran İslamcılara savaş açıldı. Mısır'da devrim sonrası iktidara gelen Mursi darbe ile indirildi. Batı ülkeleri ile işbirlikçi körfez ülkeleri askeri ve ekonomik imkanlarını darbeci Sisi'ye sundular. Suriye'de katil Esed ve destekçisi İran, 200 binden fazla insanı katlederken ses çıkartmayanlar, sivillerin bile bulunmadığı bir avuç Kobani için koalisyon oluşturdular.

İşte Türkiye'deki Gezi olayları, 17 Aralık darbe girişimi ve Kobani gerilimleri de Türkiye'yi emperyalist Batı'nın politikalarından kopmaması için hizaya çekme, nizam verme amacını güttü. Hedef sadece Türkiye değildi. Hedef tüm İslam dünyasında Batı'ya meydan okuyabilecek, Müslümanların yeniden ayağa kalkmasını sağlayabilecek İslami hareketler ve hükümetlerdi.

Bu savaş ve çatışma sadece sınırlı bir bölgeyle ilgili değildir. Bu savaş, bütün bölgeyle alakalıdır. Kudüs özgür olmazsa Şam'da, Bağdat da, İstanbul'da özgür olamaz.

Mescid-i Aksa sadece ilk kıblemiz olmasından ötürü önem arzetmiyor. Aksa'yı ve Kudüs'ü önemli kılan iki boyut var: Birincisi sembolik boyut ki ilk kıblemiz olması hasebiyledir. İkincisi ise emperyalizme ve onun işbirlikçilerine karşı direnişi ve onuru besleyen bir kaynak, mektep olmasıdır.

Aksa’ya sahip çıkma sorumluluğu İslam ümmetinin omuzlarındadır. Bunu bir yandan Harem-i Şerif’in kapatılmasının savaş ilanı olduğunu söyleyip bir yandan da İsrail’in Kanal 10 televizyonuna verdiği demeçte Kudüs’te yeni bir İntifada başlatılmasına karşı olduğunu söyleyen Mahmud Abbas gibi işbirlikçilerden bekleyemeyiz. Sisi gibi Hamas’ı Gazze’de boğmaya çalışan darbecilerden; Suud gibi, Ürdün gibi tescilli Amerikan uşaklarından; halkını katletmekle meşgul Esed gibi kasaplardan da bekleyemeyiz.

Aynı şekilde yanı başındaki Siyonistlere sürekli tehdit, Suriye’deki Müslümanlara ise füze yağdıran Hizbullah’tan da bekleyecek halimiz yok. Şam’daki Seyyide Zeyneb türbesini koruma adına Afganistan’dan Yemen’den militan toplayıp Suriyeli direnişçilerin üzerine salan İran’ın sahte Kudüs yakınmalarına da karnımız tok!

Sorumluluk Ümmettedir, omuzlarımızdadır. Ne yapabiliyorsak onu yapacağız! Şimdi harekete geçme zamanı! İşgale ve gaspa karşı hiç olmazsa sesimizle soluğumuzla karşı durma, direnen kardeşlerimizin yanında olduğumuzu haykırma zamanı!

Müslümanlar olarak ilk kıblemiz aziz Kudüs’ün işgalini önleyemedik. Siyonistlerce adım adım Yahudileştirilmesini engelleyemedik. Hiç olmazsa Mescid-i Aksa’nın gasp edilmesine izin vermeyelim! Siyonist saldırganlığın Ümmete bu ölümcül darbeyi vurmasını engelleyelim! Müslümanlar olarak Mescid-i Aksa’nın gasp edilmesi planını durdurabilirsek eğer, inşallah bu Kudüs’ün ve tüm Filistin topraklarının tekrar özgürlüğe kavuşması yolunda atılmış bir adım olsun!

 

ÜMİD ( ÜMMET İÇİN DAYANIŞMA ) PLATFORMU

AGD, AS-DER, ÇINAR-DER, EĞİTİMBİR-SEN, ERİMDER,ORDİN-DER, ÖZGÜR-DER

Etkinlik-Eylem Haberleri

Bursa’da Suriye devrimi ve Gazze konuşuldu
"Sürünün İçinde Dijital Dünyaya Bakışlar"
Başakşehir’den Gazze direnişine bin selam!
Adana Özgür-Der’de “Emperyalizm ve Siyonizm İlişkisi” konferansı düzenlendi
Özgür-Der Gençliği “İslami Perspektiften Psikoloji” kitabını değerlendirdi