Hamas’ın 7 Ekim’deki saldırılarının ardından İsrail’in Gazze’ye yönelik yoğun hava operasyonu başlatmasından bu yana İsrail’i eleştirse de dengeli bir dil kullanan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün söylemini sertleştirdi.
İsrail-Hamas çatışmanın başlamasının ardından iki tarafa da itidal çağrısı yapan Erdoğan, son olarak partisinin dünkü meclis grubu toplantısında 2009’da Davos’ta dönemin İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres’e söylediği “siz çocukları öldürmeyi iyi bilirsiniz” cümlesini yineledi ve “İsrail çocukları öldürüyor” diye ekledi.
Hamas’ın bir terör örgütü değil “kurtuluş ve mücahitler grubu” olduğunu belirten Cumhurbaşkanı, Tel Aviv’e planladığı ziyareti iptal ettiğini de açıkladı.
New York’ta geçen ay İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu ile görüşen Erdoğan dünkü konuşmasında hayatında bir kere Netanyahu'nun elini sıktığını belirterek, "İyi niyetimiz vardı ama iyi niyetimizi suistimal etti. İsrail'e gitme projemiz vardı, iptal, gitmeyeceğiz” dedi.
Ancak Erdoğan’ın konuşmasında “İsrail’in uyguladığı mezalimi tasvip etmemelerine rağmen İsrail devletiyle sorunlarının olmadığını” söylemesi dikkat çekti. Türk hükümeti, İsrail-Hamas çatışmasından önce İsrail ile ilişkileri normalleştirmeye çalışıyor, iki ülke liderlerinin bu yıl bitmeden karşılıklı ziyaretleri planlanıyordu.
Cumhuriyet’in 100’üncü yılından bir gün önce, bu haftasonu İstanbul Atatürk Havalimanı’nda yapılacak “Büyük Filistin Mitingine” hazırlanan Erdoğan’ın, İsrail’e karşı sertleşen söylemi İslami kesimde nasıl karşılık buluyor?
“Erdoğan meydanların gazını almaya çalışıyor”
VOA Türkçe’ye konuşan Hizb-ut Tahrir Türkiye Medya Bürosu Başkanı Mahmut Kar, Erdoğan’ın ve iktidarın açıklamalarının 7 Ekim’den bu yana değişmediğini dile getirdi.
Erdoğan’ın dünkü grup konuşmasında farklı bir şey söylemediğini ve siyasi söyleminin değişmediğini ifade eden Kar, “Türkiye’de halkta ve İslami camiada bu savaşa yönelik ve İsrail’in katliamlarına yönelik çok ciddi bir tepki var. Protestolarda ‘Ordular Aksa’ya, Mehmetçik Gazze’ye’ sloganları atıldı. Birçok meydanda hilafet çağrıları yapıldı. Tüm bunlar Erdoğan üzerinde ciddi bir kamuoyu baskısı oluşturdu. Erdoğan meydanların gazını almaya çalışıyor” dedi.
“AK Parti’nin miting yapması değil, orduları harekete geçirmesi gerekiyor”
Kar, Erdoğan’ın dünkü konuşmasıyla “Müslümanların ve toplumun gazını almak için esip gürlediğini” ifade ederek, “Yıllarca Filistin davasından siyasi istismar devşiren AK Parti iktidarının duyarsız kalması Müslümanları rahatsız etti. Erdoğan’ın çağrıları da bu tepkinin azaltılmasına yönelik çağrılar” dedi.
Mahmut Kar, Cumhurbaşkanının Filistin mitinginde de benzer açıklamalar yaparak Türkiye’deki İslami kamuoyunun İsrail’e karşı tepkisini yumuşatmayı amaçlayacağını söyledi.
“Erdoğan’ın ABD’nin iki devletli çözüm planının uygulayıcısı konumunda olduğunu” savunan Mahmut Kar, Erdoğan’ın Hamas’ın terör örgütü olmadığı sözlerinin ise ilerideki olası müzakerelere yönelik olduğunu iddia etti. Müzakere sürecinde Türkiye’nin büyük olasılıkla arabuluculuk görevini üstleneceğini söyleyen Kar, “Türkiye Hamas’ı terör örgütü ilan ederse, yarın Hamas’la aynı masada oturamaz” dedi.
“AK Parti iktidarının miting yapması değil, orduları harekete geçirmesi ve somut adımlar atması gerekiyor” diyen Kar, Cumartesi günkü Filistin mitingine katılmayacaklarını dile getirdi.
Mahmut Kar’ın Türkiye Medya Bürosu Başkanı olduğu Hizb-ut Tahrir, 1950'lerden bu yana küresel çapta faaliyet yürüten siyasal İslamcı bir örgüt. Faaliyetleri bazı ülkelerde yasak olan ve halifeliği savunan örgüt, Türkiye’de ise yaklaşık 60 yıldır faal. Hizb-ut Tahrir, bir mücadele yöntemi olarak şiddeti benimsemediğini belirtiyor.
“Erdoğan’ın İsrail’i kınaması ve Hamas’a sahip çıkması cesur ve önemli bir gelişme”
Türkiye’deki bir başka önemli İslamcı çevre Özgür-Der’in genel başkanı Rıdvan Kaya ise, Mahmut Kar ile aynı görüşü paylaşmıyor.
Kaya, Erdoğan’ın Hamas’a sahip çıkmasının cesur ve önemli bir gelişme olduğunu ve Cumartesi günkü Filistin mitingine katılacaklarını söylüyor.
VOA Türkçe’ye konuşan Kaya, Türk hükümetinin son gelişmelerle ilgili söylemlerini daha önceki söylemlerine göre “daha düşük profilli ve daha cılız” bulduğunu kaydetti.
Erdoğan’ın dünkü açıklamasında ise daha net ifadelerle İsrail’i kınamasının ve Hamas’a sahip çıkmasının "cesur ve önemli bir gelişme" olduğunu ifade eden Kaya, “Bunun sadece gaz almak ya da tansiyon düşürmek için yapıldığını düşünmüyorum. Şöyle ki; Erdoğan da İsrail’i eleştirmenin ve Hamas’a sahip çıkmanın sadece retorik olarak kalmayacağını, İsrail ve ABD nezdinde tepkiye yol açacağını bilmemesi mümkün değil” dedi.
“İktidarın miting yapması acizlik göstergesi olarak yorumlanabilir”
İstanbul’da Cumartesi günü yapılacak ve Erdoğan’ın katılacağı Filistin mitingini desteklediklerini ifade eden Kaya, “İktidar partisinin miting yapması bir anlamda çaresizlik, acizlik göstergesi olarak yorumlanabilir, bunu kabul etmek lazım. Fakat hiçbirşey yapmamaktansa, bunun bile yapılmış olması, en azından toplumsal duyarlılığın Filistin’e sahip çıkma hassasiyetinin arttırılması açısından olumlu olarak gördüğümüz için, bu mitingi destekliyoruz” diye konuştu.
“Hamas’tan önce işgali tartışmalıyız”
Hamas’ın 7 Ekim’deki saldırıları ve sivil kayıpların sorulması üzerine ise Rıdvan Kaya, Hamas’ın kimliğinin ve ideolojisinin farklı açılardan tartışılabileceğini dile getirerek, “Ama şunu görmek durumundayız; Hamas bir sonuç ve sebep değildir, İsrail ve ABD sürekli olarak Hamas’ı sanki bütün olayların sebebiymiş, başlangıcıymış gibi sunuyor, bu kesinlikle büyük bir aldatmacadır. Hamas’ın ne yapıp ne yapmadığını tartışmadan önce işgali tartışmak zorundayız” değerlendirmesinde bulundu.
Rıdvan Kaya’nın genel başkanı olduğu Özgür Düşünce ve Eğitim Hakları Derneği (Özgür-Der), 28 Şubat sürecinde gerçekleşen tasfiyelere karşı 1999 yılında kuruldu. Başörtüsü yasağı, F tipi, işçi hakları gibi birçok konuda eylemler düzenleyen dernek, Filistin’i destekleyen protestolara da katılıyor.
AB ve ABD'nin terör örgütü listesinde bulunan Hamas, 7 Ekim'de Gazze'den sınırın ötesine yüzlerce silahlı adam göndererek, aralarında çocuk ve yaşlıların da bulunduğu çok sayıda kişiyi öldürdü. İsrail en az 1400 kişinin öldüğünü ve 200 kadar kişinin de kaçırıldığını açıkladı.
Bu olayın ardından İsrail Gazze'ye yönelik yoğun bir hava bombardımanı başlattı. Hamas yönetimindeki Gazze'de bulunan sağlık yetkilileri, İsrail saldırılarının başladığı 7 Ekim'den bu yana toplam 6 bin 546 Filistinli'nin hayatını kaybettiğini söylüyor. Yetkililer, sadece önceki gün 305'i çocuk 704 Filistinli'nin hayatını kaybettiğini bildirdi. BM'ye göre bu, yaklaşık üç hafta önce çatışmaların başlamasından bu yana tek bir günde bildirilen en yüksek ölüm sayısı.
Gazze'de bombardıman altında kalan sivillerin içinde bulunduğu koşullar durum giderek daha kötü bir hal alırken, BM ve giderek artan sayıda ülkeden, Gazze'ye daha fazla yardımların girişine izin verilmesi ve bunun için de İsrail-Hamas arasındaki çatışmalara ara verilmesi çağrıları hız kazanıyor.
Uzun adı İslami Direniş Hareketi olan Hamas, 1987’de Gazze’de yaşayan Filistinli mülteci Şeyh Ahmed Yasin tarafından kuruldu. İsrail’i yok etmeyi amaçladığını söyleyen Hamas, çok sayıda intihar saldırısı ve sivillerle İsrail askerlerini hedef alan saldırılardan sorumlu.
2006’daki seçimlerden bir yıl sonra Gazze Şeridi’nin kontrolünü uluslararası toplumun tanıdığı Filistin Yönetimi’nden çatışmaların ardından alan Hamas 1997’den bu yana ABD’nin terör örgütü listesinde. Avrupa Birliği de Hamas’ı terör örgütü olarak görüyor.
İsrail Hamas militanlarının 2 milyondan fazla kişinin yaşadığı Gazze Şeridi’nde sivillerin arasına karıştığını ve sivilleri canlı kalkan olarak kullandığını savunuyor.