Uludere'de hata olduğunu kabul eden Erdoğan'a göre TSK görevini samimi bir şekilde yapmış!
Pakistan'da bulunan Başbakan Erdoğan'dan, Uludere olayı ve kredi derecelendirme kuruluşu S&P ile ilgili açıklamalar geldi. İslamabad'da kaldığı otelde gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan'ın açıklamaları, bugünkü gazetelerde yer aldı.
Uludere olayıyla ilgili konuşan Erdoğan, "Operasyonunu kararını kendisinin verdiği" iddialarını, olayı operasyondan hemen sonra öğrendiğini söyleyerek yalanladı.
Görüntülere ilişkin CD'leri izlediğini belirten Erdoğan, "30-40 kişilik grup, katırlar, insanlar var. O yükseklikten bu Ahmet midir? Mehmet midir? Bilmek mümkün değil. TSK görevini samimi şekilde yapmıştır" dedi.
"Hata da olabilir. Hatayı da açıkladık, özrü de açıkladık" diyen Erdoğan, "Tazminatı da açıkladık. Ama birileri istismar ediyor. Allah aşkına tazminatsa tazminat... Bizim resmi tazminatımız ötesinde yaptık. İlla terör örgütünün istediğini mi söyleyeceğiz. Kusura bakmasınlar" şeklinde konuştu.
BDP İLE MÜZAKERE PAMUK İPLİĞİNE BAĞLI
BDP'nin "Biz silah bırakmayı tavsiye edemeyiz" dediğini belirten Erdoğan şunları söyledi:
“Bunlarla ben bir kere görüştüm. Arkadaşlarım müteaddit defalar görüşme yaptılar. Bir netice aldılar mı? Alınmadı. Biz siyasi müzakereleri yine yaparız. 'Biz muhatabız' diye açıklama yaptılar. Ama 'Biz silah bırakmayı tavsiye edemeyiz' dediler. Muhatap BDP'dir. Şartlar ne getirir bilinmez. Kesip atmamak lazım. Arada bir iplik bir bağ böyle duruyor.
OSLO TARZI OLMAZ
Oslo ile alakalı olarak, İmralı da umudunu kesmiş vaziyette. Onlara, 'Siz hiçbir işe yaramazsınız, bir şey yapamazsınız' diyor. Bizim de bu konuda davranışlarımızın farklı bir kulvarda gideceği beklentisini ortaya koyuyor.
SİLAH BIRAKILMASI ŞART
Bütün gayretimiz şudur: Biz bu işi nasıl çözeriz? Terör örgütünün silah bırakması şart. Teröristlerin Türkiye'de ayrılması, dağdan indirilmesi, başka ülkeye gönderilmesi vs... Terör örgütü silah bırakmadıkça müzakere olmaz. Terörle mücadelenin durması da mümkün değildir.”
***
Konuşmanın ayrıntıları:
ULUDERE GÖRÜNTÜLERİNİ İZLEDİM
Wall Street Journal'da Türkiye'yi sıkıntıya sokacak Uludere yazısı çıktı. Çok net konuşuyorum. Türkiye'de medyanın bir siyasi hedefi var mıdır?
Belli medya kuruluşları bir görüşü, belli medya kuruluşları farklı siyasi görüşü destekler. Amerika'nın da var. Wall Street Journal'ın da var. Mevcut yönetimi zora düşürmek için bu uydurma haberi yapmıştır. Bu TSK'nın birinci derecede görevidir. Biz güvenlik güçlerimize, askerimize, polisimize yetkiyi veririz. Onlar da yetkileri dairesinde kullanır. Yetkiyi vermişiz, TSK bunu kullanmış. Eğer, kuruluşlar olarak TSK'mıza, polisimize güvenmiyorsak, terörle mücadeleyi kiminle yapacağız? Hantepe, Gediktepe olayında doçkalar katırlar sırtında taşınırken, medyamız 'niye onlar vurulmadı, uçaklarımız, helikopterlerimiz neredeydi, niye vurulmadı' dedi. Katırı da vardı, yürüyen insanlar da vardı. Ben izlediğim CD'de bir hareket gördüm. Bizzat izledim. Bir konvoy gidiyor. 30-40 kişi var. O yüksekten görebilmek mümkün değil. Bizim gözcülerimizin (Heronların) vermiş olduğu CD. Silahlı Kuvvetlerimiz de gerekli adımı atmıştır. Bu bölge, terör bölgesidir. Halkın, sivilin oturduğu bir bölge değildir. Böyle bir bölgede Silahlı Kuvvetler bu Ahmet midir Mehmet midir bilemez ki...
OPERASYON ÖNCESİ HABERİMİZ OLMADI
Operasyondan önce mi haber verildi?
Operasyonun hemen ardından haberimiz oldu. Ama öncesinden olmadı. Ben 'tuzağa düşürülmek' şeylerine pek iltifat etmiyorum. Bizim Silahlı Kuvvetlerimiz bu görevi samimi bir şekilde yapmıştır. Hata da olabilir. Hatayı da özrü de açıkladık. Tazminatı da açıkladılar. Ama birileri istismar ediyor. Bir hatanın, hatamızın olduğunu söyledik. Allah aşkına tazminatsa tazminat. Resmi tazminatımız ötesinde yaptık. İlla terör örgütünün istediğini mi söyleyeceğiz. Kusura bakmasınlar.
YİNE DE BDP İLE KESİP ATMAMAK YAZIM
'Siyasi uzantılar semiriyorlar, çocuklar ölüyor' dediniz. Daha önce de, 'terörle mücadele siyasetle müzakere' dediniz. Müzakere olasılığı var mıdır?
Bunlarla bu tür şeyleri, zaman zaman ben bir kere görüştüm. Benim dışımda arkadaşlarım müteaddit defalar yaptılar. Bir netice aldılar mı, alınmadı. Açıkça söylüyorum. 26 maddelik anayasa değişikliğinde siyasi partilerin kapatılmamasıyla ilgili maddeyi de arkadaşlar görüştü. 'Bakın partilerin kapatılmaması için fırsat var' dedik. Arkadaşlar gelmedi, sıraları boşalttı gittiler. Bizim içimizde de akıllarını başkalarına kiraya verenler vardı. 330'u yakalayamadık, altına düştü, o madde referanduma gidemedi.
Siyasi muhatap olarak BDP'yi görmüyor musunuz? Siyasi müzakere yapılmayacak mı?
Hayır biz siyasi müzakereleri yine yaparız. Muhatap BDP'dir. Şartlar ne getirir bilinmez. Kesip atmamak lazım. Arada bir iplik şöyle duruyor. 'Biz muhatabız' diye açıklama yaptılar. Hem de 'biz silah bırakmayı tavsiye edemeyiz' dediler.
Oslo türü olur mu?
Şu anda Oslo ile alakalı olarak, İmralı da umudunu kesmiş vaziyette. Onlara 'siz hiçbir işe yaramazsınız, hiçbir şey yapamazsınız' diyor. Bizim de bu konuda davranışlarımızın farklı bir kulvarda gideceği beklentisini ortaya koyuyor. Bütün gayretimiz, arzumuz şudur: Bu problemi nasıl çözeriz? Görünen o ki, terör örgütünün silah bırakması şart. Terör örgütü silah bırakmadıkça, müzakere olmaz. Terörle mücadelenin durması mümkün değil. Teröristlerin Türkiye'den ayrılması, dağdan indirilmesi, başka ülkeye gönderilmesi... vs.