NATO Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi'ne katılmak için Polonya'nın başkenti Varşova'ya hareket etmeden önce İstanbul Atatürk Havalimanı'nda gazetecilerin sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, NATO'nun kendini güncellemesi gerektiğini söyledi.
Erdoğan şu açıklamaları yaptı:
"Güvenlik tehdidi kavramının mahiyeti çok ciddi bir değişim yaşıyor. Bu süreçte NATO'nun daha aktif olması, bu yeni tehditler karşısında kendini de güncellemesi gerekiyor. Küresel istikrar ve güç dengesinin devamı için, ittifakın dayanışmasını sürdürmesi, caydırıcılığını da tahkim etmesi şarttır. NATO'nun Türkiye'nin güvenliğini olumsuz etkileyen gelişmeler karşısında çok daha fazla çaba göstermesini bekliyoruz."
"Geçtiğimiz haftalarda önce İstanbul'da, ardından Irak ve Suudi Arabistan'da yaşanan terör saldırılarında gördüğümüz gibi, uluslararası güvenlik giderek daha kırılgan bir hâl alıyor. Bu durum sadece Ortadoğu ve Kuzey Afrika'daki birkaç ülkeyi etkileyen lokal bir sorun değildir. Bilakis tüm ülkeleri, tüm bölgeleri etkisi altına alan, küresel boyutu olan bir meseledir. Nitekim Fransa, Belçika, Tunus, Mısır ve Amerika Birleşik Devletleri'nde meydana gelen terör eylemleri nerede olursa olsun, ne kadar gelişmiş olursa olsun hiçbir ülkenin bu sürecin dışında olmadığını ortaya koymuştur."
"Göz yummak mümkün değil"
Erdoğan'a, "Suriye ve DAEŞ ile mücadele konularında zirveden özel bir beklentiniz var mı? İkili görüşmelerinizde bu konuyu gündeme getirmeyi planlıyor musunuz?" diye soruldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yanıtı şöyle oldu:
"Şüphesiz ki Türkiye’nin sınır itibariyle gerek Suriye gerek Irak ile ilişkili olarak bu malum terör örgütleriyle olan tehdit baskısı devam ediyor. Burada şu anda gerek Irak’taki gelişmeler gerek Suriye’deki gelişmeler bizim için ikili görüşmelerde de hatta gündem içinde de gündeme alınması gereken bir konu. Yani bunu hafife almamız mümkün değil. Sadece Suriye’de altı yıldır devam eden bir süreç var. Altı yıldır Suriye’de 600 bine yakın insan öldürüldü. Adeta tarih sahnesinde, adeta haritadan silinecek duruma giden bir Suriye var. Böyle tarihi asırlara dayalı bir ülkenin silinmesine göz yummak mümkün değil.
Bizler için de özellikle mülteci krizinin baş amiri olan şu anda Suriye ve Irak’tan 3 milyonu aşan bir mülteci kriziyle karşı karşıyayız. Biz bu konuda tabii hep sabırlı davrandık, sabrediyoruz. Ama istiyoruz ki dostlarımız da burada bizim yaklaşım tarzımıza destek olsunlar. Çünkü bir NATO üyesi olarak Türkiye’yi istiyoruz ki NATO ülkelerinin yalnız bırakmaması gerekir. Onlar da buradan ne gibi bir pay alacaklar veya ne gibi destek verecekler. Çünkü bugüne kadar böyle bir şey görmedik. Sadece Türkiye olarak bizim bütçe payı olarak çıkan para 11,5 milyar doları bulmuş vaziyette. STK’ları katmıyorum. Onları katarsak zaten 20 milyar dolara ulaşır. Ama bize dünyadan bu noktada gelen destek 550 milyon dolar civarında. Bu konuda işin bir boyutu var. Bir de tabii tehdit boyutu var. Tehdit boyutunda da her geçen gün Suriye’deki gelişmeler çok daha farklı bir gündem oluşturuyor. Gerek ikili görüşmelerde gerek gündem için de bunu da ele almak suretiyle geleceğe yönelik yol haritamızı belirleyeceğiz."
Putin ile görüşme
Cumhurbaşkanı, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile ne zaman görüşme olacağıyla ilgili bir soruya ise, "Dışişleri Bakanlarımız karşılıklı olarak süreci takip ediyor. Fakat bu ay sonu, Ağustos gibi planlanması gündemde. Netleştikten sonra zaten bu duyurulacaktır" diye yanıt verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Varşova’da 8-9 Temmuz'da düzenlenecek NATO Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi’ne katılacak. Erdoğan'ın zirve sırasında ikili görüşmeler yapması da öngörülüyor.