Başbakan Erdoğan Cumhurbaşkanlığı adaylığı sonrası ATO kongre salonunda partililere seslendi. Siyaseti hiçbir zaman makam ve mevki için yapmadığını söyleyen Erdoğan, "Biz halkız, siz kimsiniz?" diye seslendi ve çalışmaya devam edeceklerini, Çankaya'ya asla dinlenmek için çıkmadığını ifade etti.
İşte Başbakan Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:
Allah'a hamdolsun. Mülkün sahibi, zaferin sahibi Allah'tır. Bu davayı, bu mücadeleyi bugünlere ulaştıran Allah'a hamdolsun.
Bu davanın sancaktarlığını yapmış her bir kardeşimden Allah razı olsun. Ayaklarımızı doğruluk üzerine sabit kıl.
Yarabbi senin iznin olmadığı sürece hiçbir şey kıpırdamaz. Hayır işlerimizi kolaylaştır.
Bizi kibirden, hasetten muhafaza eyle. Bizi adaletsizlikten muhafaza eyle. Bizi ailemizi, yol arkadaşlarımızı muhafaza eyle.
"BİZ TARIK BİN ZİYAD GİBİ GEMİLERİ YAKTIK"
Tarık Bin Ziyad gibi arkamızda gemileri yakarak geldik. Bu milleti bir kez daha zaferle müjdele ya rab.
Bugün çıktığımız kutlu yolculuğu hayırlara vesile eyle ya Rab. amin amin amin.
Bu anlamlı günde heyecanımızı bizlerle paylaşan siz değerli yol arkadaşlarımı, tüm vatandaşlarımı, yeryüzündeki tüm dost ülke ve vatandaşlarımı selamlıyorum.
Tüm mileltvekili arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Uzun ince bir yoldayız gidiyoruz gündüzgece.
Kardeşlerim 1994 yılıydı İstanbul'da yerel seçimler için gece gündüz çalışıyorduk. Manşetlerin diline aldırmıyorduk.
AĞLATAN HİKAYE
Birileri günlerce önceden zafer naraları atıyordu ama biz Allah'ın izniyle yolumuza devam veridiyorduk.
İstanbul'un fakir bir semtinde dolaşıyorduk.7-8 yaşlarında bir kız çocuğu geldi. Elinde bir şey vardı geldi verdi. Annem dedi ki bizi unutmasın. Bir baktım iki bilezik. Kendisi de kolundaki bilezikleri verdi.
O çocuğun bakışlarını hiç unutamadım. Pınarhisar'da o çocuğun bakışlarını unutamadım. Başbakan olduğumda yine o masum bakışlarını unutmadım.
Yatağa gecenin bir vakti girdiğimde o gözleri hiç unutamadım. Biz siyaseti bu masumlar için yaptık.
İstanbul'un işgal edildiğini duyunca yiyecek ekmeği olmamasına rağmen kolundaki bileziği gönderen Pakistanlı kadını unutmadık.
Biz siyaseti tüm kenar mahalledeki yoksullar için yaptık. Dicle'nin kenarındaki kaybolan koyunlar için yaptık.
"BİZ SİYASETİ MAZLUMLAR İÇİN YAPTIK"
Diyarbakır cezaevindeki işkenceyi, Mamak'taki zulme son vermek için siyaseti yaptık.
Ana dilini konuşması yasak olan anneler için siyaset yaptık. Yoksul olduğu için insan yerine koyulmayan adam gibi adamlar için siyaset yaptık.
Ortadoğu için. Filistin için, Somali için, Irak için siyaset yaptık.
Biz siyaseti Allah için yaptık. Biz siyaseti ikbal için yapmadık. Biz siyaseti tüm terk edilmişler için yaptık.
Bizi anlamayanlar, anlamak istemeyenler bizi denklemin dışında tutmak istediler.
İmam-Hatip'te okuyoruz diye bize ölü yıkayıcısı dediler. Namaz kılıyor diye mürteci dediler.
Bu toprakların değerlerini savunuyoruz diye bize başka baktılar. Eşlerimize, kızlarımıza başka baktılar.
"MUHTAR BİLE OLAMAZSIN DEDİLER"
Kimi zaman partimizi kapattılar. Muhtar bile olamaz diye manşet attılar. Başbakan olamaz dediler. Bugün nasıl Mısır'da, Suriye'de, Irak'ta nasıl demokrasiyi hak olarak görmüyorlarsa 10 yıllarca bize de görmediler.
Biz başkalarının kaplarında olmadık. Diklenmedik dik durduk. Sabrettik. Allah'ın yardımı yakındır diyenlerden olduk.
Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer olduğuna inandık. Onlar dışladılar biz daha da güçlendik. Manşetlere göğüs gererek bugünlere geldik.
Hakkın ne dediğine, milletin ne söylediğine baktık.
Yunus'un şu dizesini siyasetin en müstesna yerine astık. Yaradılanı sevdik yaradandan ötürü.
"77 MİLYONA HİZMET VERDİK"
Herkes hizmet götürdük. Türk demedik, Kürt demedik, Alevi demedik, Hristiyan demedik.
Biz tüm kazanımları 77 milyon için götürdük. Her şeyi Türkiye için yaptık. Müslümanların sorunlarını çözerken gayri müslimlerin de sorunlarını çözdük.
Siyasete başlarken Büyük Türkiye'nin hayalini kurduk. 77 milyonun kazandığı bir Türkiye hayale ettik. Belli bir kesimin değil, herkesin yaşam tarzıyla, herkesin birbirine saygı duyduğu bir Türkiye inşaa ettik.
"SİZ KİMSİNİZ Kİ BİZE TEPEDEN BAKACAKSINIZ" DEDİK
Bize yapılanı başkasına yapmadık. 30 Mart'ta Türkiye'nin tercihi ortadadır. Kimisi kumsalların, diğerleri de etnik kimlik üzerinden siyaset yaptılar.
Biz başı dik bir Türkiye hayal ettik. 200 yıldır özgüveni hırpalanan, yağmalanan Türkiye'den kendi bölgesinde ve dünyada ben de varım diyen bir ülkeye dönüştürdük.
İddialarımızdan vazgeçmemizi istediler. Herkesin önünde el pençe divan durmamızı istediler. Türkiye'ye kibirle parmak sallamak istediler. Korkmadan, çekinmeden bu soruyu sorduk. Siz kimsiniz? Bize tepeden bakmayı hakkı size kim veriyor?
BİZ FATİH'İN YAVUZ'UN TORUNLARIYIZ
Biz Sultan Alpaslan'ın, Fatih Sultan Mehmet'in Yavuz Sultan Selim'in torunlarıyız. Mustafa Kemal'in, Adnan Menderes'in, Necmettin Erbakan'ın mirasçılarıyız.
200 yıl boyunca yerde süründürülmek istenen medeniyeti yeniden ayağa kaldırdık. Bu milletin çocuklarına özgüven aşıladık. Biz bir kapı açtık. Bizden sonra gelecek nesiller bu kadim medeniyeti daha da ileri götürecekler.
VESAYET TARİHE GÖMÜLDÜ
2007 yılında 11. Cuhmurbaşkanı seçiminde bize Cumhurbaşkanı seçtirmek istemediler. Bu işi kaosa çevirmeye gayret ettiler. Hemen bu işi halka götürdük. 12. ve bundan sonraki Cumhurbaşkanı adaylarını halkın seçmesini sağladık.
Bu siyasetimiz için büyük bir olaydır. Bu sadece yöntemin değişmesi değildir. Vesayetler tarihinin kapatılması demektir.
11 Kasım 1938'de Gazi Mustafa Kemal'in ölümünden bir gün sonra askerler TBMM kuaştıldı. İsmet İnönü böyle cumhurbaşkanı seçildi.
Demokrat Parti iktidarında Celal Bayar köşke çıktı ama darbe sonra görevden alındı.
Ali Fuat Başgil 4. Cuhmurbaşkanı olmak ister. Başbakanlığa çağırırlar Başgil'i. İki asker ona şunu söyler "Aday olursan meclis dağıtılır" derler. Kendisi için kazılan mezarı bile kendisine gösterirler. Sonrasında Cemal Gürsel aday olur ve kazanır.
Cumhurbaşkanlığı adaylığını halkın karşısına ceberrut devlet olarak koydular. Bunlar kendi geçmişlerini bilmiyorlar.
Halkın seçtiği parti ve milletvekili olacak ama Çankaya'da onların dediği aday köşke çıkacak.
ÇATI SİYASETE HAKARET EDİYOR
Cumhurbaşkanlığı seçiminde vesayet ve siyaset karşı karşıya gelmiştir. 2007 yılında 367 garabetini yaşadık. Biz dik durmasaydık milletimiz de yüzde 47 oy vermeseydi vesayet yine kazanacaktı.
10 Ağustos'ta vesayetler dönemi de kapanacak. Çatı ne diyor? Cumhurbaşkanı siyaset dışı olsun diyorlar. Bu siyasete en büyük hakeret.
Cemal Gürsel ve İsmet İnönü gibi vesayeti savnuyorlar. Cuhmurbaşkanı tarafsız olsun derken milletin karşısında olan Cuhmurbaşkanı istiyorlar.
İnsanını yaşatmayan devlet adil olamaz. 1960 darbesinin bir izi daha siliniyor. Türkiye vesayet zincirini kırıyor.
"TÜM YETKİLERİMİ MİLLET İÇİN KULLANACAĞIM"
12. Cuhmurbaşkanı olarak bu kardeşinizi bu millet seçerse milletle devlet bir olacak.
Halkın seçtiği Cuhmurbaşkanı yetkilerini millet için kullanır. Cuhmurbaşkanı Cumhur'u temsil eder.
Devletin birliği milletin bütünlüğünü Cumhurbaşkanı temsil eder.
Halkın seçtiği Cumhurbaşkanı ve halkın seçtiği Başbakan Allah'ın izniyle Türkiye'yi uçuracaktır.
İstanbul'a belediye başkanı olduğumda bütün İstanbulluların başkanı oldum. Milletim bana oy verdiğinde sadece AK Parti'nin değil tüm Türkiye'nin Başbakanı oldum.
10 Ağustos'ta tüm Türkiye'nin Cumhurbaşkanı olacağım. Tüm partilerin oylarını alacağımı biliyorum.
Görev süresi boyunca sadece 77 milyona hizmet edeceğim. Çok farklı bir Cumhurbaşkanı olacağım. Bizim için Cumhurbaşkanlığı makamı bizim için dinlenme mekanı olmayacak. Çözüm sürecine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Paralel Yapı'yla mücadele Cumhurbaşkanlığımız döneminde çok daha fazla koordineli oalrak devam edeceğiz. Buna asla müsadee göstermeyeceğiz. Bundan zerre kadar geri adım atmayacağız.
2023 hedeflerine hız kesmeden devam edeceğiz. Yargıya ilişkin sorunlar çözüelcek. Türkiye'nin yeni anayasa yapması olmazsa olmazdır.
Mazlumların elinden tutan bir Türkiye halkın seçtiği bir Cumhurbaşkanıyla daha da güçlü olacak.
El ele vereceğiz büyük bir geleceğe doğru ilerleyeceğiz. Cumhuriyet'in 100. kuruluş yıl dönümünde hep beraber olacağız.
Siyasette ortaya koyduğumuz mücadeleyle gençlere örnek olmaya çalıştık. Biz bu mücadeleye 60'ında gelmedik. 18 yaşından beri bu mücadelenin içindeyim.
Gençler boyun eğmemeyi size öğretmeye çalıştık. İnanıyorsanız güçlüsünüzdür.
Siyasi hayatımız boyunca elimize silah alanlardan olmadık. Gençlik dönemimizde arkadaşlarımız vuruldu. Partilerimiz kapatıldı. 94'te tehditler aldık. Vazgeçmedik.
Darbe, çete, mafya tehditlerine maruz kaldık geri adım atmadık.
En alçakça ihanetlere maruz kaldık vazgeçmedik. Makam için siyaset yapmadık. Böyle siyaset yapanlardan da olmadık.
Daha en başında ben yoktum biz vardık. Bugün de ben yokum biz varız.
Recep Tayyip Erdoğan da fanidir. Bizim büyük davamız fani kişilerin üzerinden değildir.
Tayyip Erdoğan olmasa bu dava gitmez diyenler bu davayı anlayamamışlardır. AK Parti şahıs değil dava partisidir.
Vazife verilenlerden oldum. Gözümüz arkada değil. Benlik kavgasına düşmeden AK Parti'yi daha ileri seviyeye götürecek kadrolarımız var.
3 dönem kuralını getirdik. Gayemiz genç ve dinamik bir yapıyla geleceğe yürümek.
Gayemiz koltuktan nasıl vazgeçildiğini göstermektir. Seçilme yaşını 25'e indirdiğimizde biri yanına 2 genç alıyor. Diyor ki "Meclis'i çocuklara mı teslim edeceğiz"
Avusturya'nın dış işleri bakanı ile görüştüm 27 yaşında. Almanya'da, Hollanda'da 18 yaşında meclise giriliyor. Biz 21 yaşında bir çağı açıp bir çağı kapatan Fatih'in torunlarıyız.
3 dönem kuralının AK Parti'de geçerli olacağını biliyorum.
Millete hizmet yolunda eşimi, çocuklarımı ihmal ettim. Onlar bana vatan, bayrak yolunda hizmet ettiğim için yanımda oldular destek oldular. Çocuklarıma teşekkür ediyorum. Seçilirsek grup kürsülerinde bir araya gelemeyeceğiz. Biz ezelden kardeşiz. Her zaman muhabbet edeceğiz.
Türkiye için mücadele ederken hep birlikte oalcağız. Ne ben sizlerden ayrılıyorum ne siz benden ayrılıyorsunuz. 10 Ağustos'a kadar beraber çalışacağız.
Yeni bir Türkiye inşaa ediyoruz. Muazzam bir Türkiye'ye yürüyoruz. Rabbim izin verir milletim arzu ederse hizmet yolunda varız.
Bir kez daha karar da söz de milletindir. Bu dava uğruna canlarını feda etmiş herkese Allah'tan rahmet diliyorum. Beni bu kutlu vazifeye layık gören arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Bu bir veda değildir. Bu bir bitiş değil Fatiha'dır.
1. Rahmân (ve) rahîm (olan) Allah'ın adıyla.
2. Hamd (övme ve övülme), âlemlerin Rabbi Allah'a mahsustur.
3. O, rahmândır ve rahîmdir.
4. Ceza gününün mâlikidir.
5. (Rabbimiz!) Ancak sana kulluk ederiz ve yalnız senden medet umarız.
6. Bize doğru yolu göster.
7. Kendilerine lütuf ve ikramda bulunduğun kimselerin yolunu; gazaba uğramışların ve sapmışların yolunu değil!