Özel yetkili mahkemeler kapatılmalı imiş!
CHP'liler başta olmak üzere, tüm medyanın ve solakların gündeminde bu var..
Utanmazca yapılan eleştirilere bakarsanız, sanırsınız ki bu mahkemeleri AK Parti kurmuş..
Darbecileri yargılamak için!
Yok böyle bir şey..
O mahkemeler, düne kadar CHP'nin siyaset aracı idi..
Muhaliflerini, bu mahkemeler eliyle devredışı bırakıyorlardı..
Somut örnekler vereyim..
Necmeddin Erbakan o mahkemelerde yargılandı.. Mahkûm oldu.. Hem de Bingöl'deki bir konuşması sebebi ile...
Hiç kimsenin çıtı çıkmadı: "Özel mahkemede, siyasetçi yargılanmaz" diye..
Hatta o dönemde, bu özel yetkili mahkemelerin (DGM), bir de asker üyesi vardı.. Savcılarının da bir kısmı, asker idi.. Ona rağmen, CHP'liler ayakta alkışlıyorlardı, DGM'lerin verdikleri kararları..
O haberleri de, devlet gazetesi Hürriyet'te, hep manşette izledik. İddialar doğru imiş gibi kaleme alınan haberler. Mahkemenin uygulamasını destekleyen haberler..
Tayyip Erdoğan da, o mahkemelerde yargılandı. Mahkûm oldu. Mahkûmiyetini; 8. Ceza Dairesi, "Çok güzel" buldu.. Onayladı. O kararın altında imzası olan iki üye, CHP'ye geçti.. Ayakta alkışlandılar.. Bir tanesi çıkıp da, demedi: "Asker hakimin olduğu bir mahkemenin, siyasetçileri konuşmalarından dolayı yargılaması ayıptır. Bu ayıba imza atan, bu ayıplı kararı onaylayan Yargıtay üyelerinin partimizde işi yoktur!"..
Şükrü Karatepe'yi de, o özel yetkili mahkemelerdeki yargılama ile hizaya dizmedik mi? Atatürk'e hakaretten beraat çıkarken, bir de baktık ki, beraat ettiği dosya, DGM'den mahkûmiyet olarak canlanıvermiş!
Hasan Hüseyin Ceylan da, DGM'de, bir albayın da katıldığı heyet tarafından mahkûm edilmedi mi?
Ya Halil İbrahim Çelik?
"Ben bu siyasetten çok sıkılıyorum" deyip kenara çekildi de, biz mi yanlış biliyoruz, H. İbrahim Çelik'in başına gelenleri...
Ahmet Tekdal gibi, munis bir adamı bile, idam cezası talebi ile DGM'de yargıladık!
Bir tanesi, tek bir tanesi bile, o günlerde çıkıp da, "Ayıptır. Parti genel başkanlığı yapmış siyasetçilerin, DGM'de, bir asker üyenin de bulunduğu heyet tarafından yargılanması ayıptır" demedi..
Haydi bunlar siyasetçiydi.. Oyuna giren, kol sallardı.. Bu tür mağduriyetlere hazır olmalıydılar..
Peki, din adamlarından ne istediniz?
Rahmetli Timurtaş Uçar Hocaefendi'ye kadar gitmeyeceğim.. Onun yargılandığı dönemde, zaten askeri yönetim vardı..
Peki, Fethullah Gülen Hocaefendi DGM'de yargılanmadı mı? Hatta hakkında tutuklama kararı çıkartılmadı mı?
Cumhuriyet ve Hürriyet gazetesi başta olmak üzere, hepsi o tutuklamaya övgüler düzmedi mi?
Bakın Hürriyet'ten 20 Haziran 1999 tarihli bir haber: "Kırmızı Bülten DGM'yi bekliyor.. DGM'nin soruşturma başlattığı Fethullah Gülen hakkında Kırmızı Bülten çıkarılabilmesi için DGM'nin tutuklama kararı vermesi gerekiyor. Yurtdışında bulunan Fethullah Gülen hakkında uluslararası yakalama.."
Yine Hürriyet'ten 21 Haziran 1999 tarihli bir haber daha: "Malları tehlikede.. Gülen ve cemaatinin 25 milyar doları bulan akıl almaz malvarlığına el konulabilir. Ankara DGM Savcısı Yüksel, konuyla ilgili bilgi, belge ve raporları istedi."
İşte özel yetkili mahkemelerin serencamı böyle..
Üç üyesinden birisi albay iken bile, bu ülkede hangi kararlara imza attılar, kısaca aktardım..
O günlerde, CHP'li siyasetçilerin hiçbirisi, bu kararlara itiraz etmediler.. Bugün demokratlık adına bu mahkemelere isyan eden medya mensupları, bu kararlara itiraz etmediler..
Tam aksine, elele vererek, bu kararların infazı için alkış tuttular..
Şimdi kalkmışlar: "Özel yetkili mahkemeler, Türkiye'ye yakışmıyor" diyorlar!
Dindar siyasetçiler devredışı bırakılırken, hocaefendiler gurbete yollanırken, DGM'ler Türkiye'ye çok yakışıyordu ama, değil mi benim akıllı solcu demokratlarım!..
YENİ AKİT