ANAP’ı iktidarda iken devralıp, sonunda kapısına kilit vurulacak şekilde bırakan Mesut Yılmaz’ın, geçtiğimiz günlerde bir röportajını seyrederken adeta şok oldum. İnsan bu kadar da pervasızca yalan söyleyebilir mi? Başbakanlık koltuğuna, kısa bir süreliğine de olsa, ayak oyunları ile de olsa oturan bir insan, bu denli aşağılık bir yalan uydurabilir mi? Uydurmuş işte.
Nedir o yalan, kendi ağzından aktaralım..
“O dönemde Erbakan bana geldi ve ‘Şunlara karşı direnelim’ dedi. Ama sen niye askerin istediği şeylere ‘Olur’ deyip imza verdin? Şimdi niye karşı çıkıyorsun. Eğer Refah-Yol hükümeti dik durabilseydi, 28 Şubat darbesi yaşanmazdı.”
Mesut efendinin anlattığı olayın ön bilgisini de vereyim.
Tarih 28 Şubat 1997. Meşhur Milli Güvenlik Kurul Toplantısı.. 9 buçuk saatten sonra, akşam geç saatlerde imzalanamıyor. Genel Sekreterliğin takip etmesi kararlaştırılıp, dağılınıyor.
Ertesi gün, Başbakan Erbakan, muhalefet partilerini, “demokrasiye destek” çağrısı için ziyaretlere başlıyor.
Henüz 28 Şubat kararlarının altı da, üst yazısı da imzalanmamış. Toplantı yapılmış, öylece kalkılıp gidilmiş!
Erbakan Hoca, anamuhalefet partisi genel başkanı Mesut Yılmaz’a gidiyor. “Askerlerin antidemokratik talepleri var. Siyaset adına birlikte direnelim” diyor.
MesutYılmaz “Hayır, bu senin sorunun.Başının çaresine bak” diyor.
DSPGenelBaşkanı Bülent Ecevit’e gidiliyor. Sosyal demokrat geçinen Ecevit de aynı cevabı veriyor. MHP GenelBaşkanı Alparslan Türkeş’in de cevabı, maalesef aynı oluyor.
Sadece BBPGenel Başkanı, rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu, “TBMM’ye ve meşru hükümete yönelik, antidemokratik bu baskıya karşı, hiçbir karşılık beklemeksizin sizinle beraberim” diyor.
Ancak rahmetli Yazıcıoğlu’nun bu desteği, tabii ki yeterli olmuyor.
Ve daha sonra, rahmetli Erbakan, konunun nasıl olsa TBMM’ye geleceği düşüncesi ile, 28 Şubat kararlarının TBMM’ye sevki ile ilgili yazıyı imzalıyor. İmzalamak zorunda kalıyor.
Çünkü imzalaması için ziyaret ettiği TBMM içindeki MesutYılmaz ve Bülent Ecevit, kendisine destek vermemişlerdir.
Şimdi bu Mesut efendi, kalkmış düpedüz yalan söylüyor, “Önce imzaladı, sonra bana geldi” diyor.
Yalanın böylesi de görülmemiştir.
Hani olayların sonrasını bilmesek, biz de Mesut Bey’e inanacağız..
Sonrasında ne olmuştu?
Mart MGK toplantısında, askerler “Ne oldu Hoca” demişlerdi. Hoca da onları sallayıp, “TBMM’ye sevkediyoruz” diyerek, atlatmıştı. Nisan ayı MGK toplantısında, yine aynı muhabbet. Mayıs’ta yine aynı..
İstenen neydi?
İmam Hatip liselerinin orta kısımlarını kapatacak şekilde, 8 yıl kesintisiz eğitim yasasının çıkarılması.
Bu yasayı, Erbakan Hoca “5+3” şeklinde tasarlıyor ve İHL’lerin orta kısımlarının kapanmamasını arzuluyordu.
Ancak, ayak oyunları yoğunlaşıp, DYP’deki çözülme hızlanınca, Erbakan Hoca Başbakanlığı Tansu Çiller’e bırakmak üzere, istifa etti.
Beklenen, Cumhurbaşkanı Demirel’in, “276 oyu toplayan” DYP-RP milletvekillerinin deklarasyonu gereği, hükümet kurma görevini TansuÇiller’e vermesi idi.
Demirel tam bir hokkabazlıkla, görevi Mesut Yılmaz’a verdi..
Peki, Mesut Yılmaz ne yaptı?
Tuttu, Ecevit ve DYP’den istifa edenlerin kurdukları, askerin korkuttuğu Demokrat Türkiye Partisi ile hükümet kurdu.
İlginçtir, 11 milletvekili olan DTP’ye, 8 bakanlık verdi!
Ve sonrasında da, Erbakan’a, “Dik dursaydı, 28 Şubat olmazdı” diyen bu adamın imzasını taşıyan tasarı ile, İmam Hatip liselerinin orta kısmını kapatan 8 yıllık kesintisiz eğitim yasası TBMM’den çıkarıldı.
Şimdi, bu adamda azıcık bir utanma varsa, şu sorularıma cevap versin: “Erbakan Hoca, askerlere karşı dik durmadı ise. Askerlerin istedikleri kararları aldı ise.. Buna rağmen Erbakan Hoca’yı niye devirdiler?”
İkinci sorum:“Erbakan Hoca, askerlere boyun eğdi ise, onun yerine seni Başbakan yapan operasyonu niye yaptılar?”
Ve son soru: “Erbakan Hoca askerin dediklerini kabul etti ise, 8 yıl kesintisiz eğitimi çıkarmak niye sana düştü?”
Öyle değil mi?
Erbakan Hoca direnmedi ise.. Erbakan Hoca askerlere boyun eğdi ise. Niye Erbakan hoca değil de, 8 yıl kesintisiz eğitim yasasını MesutYılmaz hükümeti çıkarttı?
Niye?
YENİ AKİT