Enternasyonal ve Yoldaşlar Dayanışması

Sosyalist örgütler şimdiye kadar veremedikleri proleterya mücadelesini Esed cuntasının bekası adına hasretmekte ısrarlılar.

Kenan Alpay, Sosyalist Enternasyonal’in Ortadoğu halk ayaklanmalarına yönelik geciken tavrını ve CHP’nin yaklaşımını analiz ediyor:

Sosyalist Enternasyonal ve Baas Rejimi

Marksist-sosyalist çevrelerde ne kadar önemi ve itibarı var bilemiyorum ama Sosyalist Enternasyonal siyasal-sosyal çözümleme ve önermelerde bulunmaya devam ediyor. Hem de 24. Konsey toplantısını gerçekleştirdiği Güney Afrika’dan enteresan mesajlar vererek.

Muhaberat Despotizmi ve Yoldaşlar Dayanışması

Malum olduğu üzere Sosyalist Enternasyonal (SE) Tunus ve Mısır’a ilişkin yaptığı değerlendirmelerde epeyce geç kalmış ve zevahiri kurtarmak üzere hamle bile sayılamayacak birkaç çırpınışta bulunmuştu.

Unutanlar için hatırlatalım: Tunus’un zalim despotu meydanlara dökülen yüz binlerin yoğun protestoları sayesinde Zeynelabidin Bin Ali ülkeden defedildikten ve iktidardaki ‘sosyalist’ Anayasal Demokratik İttifak’ı düşürdükten sonra SE üyelikten ihraç kararı almıştı. Tunus halkı Bin Ali ve Anayasal Demokratik İttifak’ı iktidardan düşürüp defedince ancak SE’nin aklı başına gelmiş. Halkın başarısız kalan isyanları, sağır sultanın bile duyduğu muhaliflere reva görülen işkence ve hapis siyaseti karşısında hiç tınmamış SE, maç bittikten sonra centilmenlik sergilemeyi tercih etmişti.

SE’nin Mısır’da yaşadığı ikiyüzlülük hatta yüzsüzlük Tunus’ta sergilediğinden daha az değildi. Tunus’ta yaşanan halk ayaklanmasına paralel seyreden Mısır halk ayaklanması sırasında SE’nin politbüro şefleri derin bir sessizliğe bürünmüşlerdi. Sesleri çıksa neyi, ne kadar değiştirebilirlerdi o ayrı bir konu. Fakat ilkesel olarak SE iradesinin karakteri ve siyasetin ahlak, hukuk ve en temelde insanlıkla alakasını göstermesi açısından bu sessizlik önemli bir göstergedir.

Tahrir Meydanı başta olmak üzere ülkenin dört bir tarafında Mübarek rejimine karşı uzun yılların biriken öfkesiyle sokaklarda isyan bayrağı açan Mısır halkının SE gözünde bir değeri var mıydı? Olsaydı eğer Mübarek ve Ulusal Demokratik Parti’sini ihraç için iktidardan alaşağı edilmesini bekler miydi?

Sosyalist Enternasyonal, bünyesinde despotik iktidar partilerini, askerî cuntalarla halk iradesini ezen, polis-muhaberat rejimi niteliğini fazlasıyla haiz, ABD ve İsrail’le işbirliğini karakter edinmiş, yolsuzluk ve yoksulluk politikalarıyla ayakta duran partileri neden ve nasıl bünyesinde tutuyor? Bu ve benzeri sorular SE’ye gereğinden fazla bir değer atfetmek veya SE’den sadır olacak bir siyasete göre rota belirlemek üzere gündemimize girmiyor elbette. Fakat bu gibi örnekler içi boş olan, tutarsız, zulme çanak tutan kuruluşların sadece BM, AİHM gibi uluslararası kuruluşlardan ibaret olmadığını bir kez daha hatırlatıyor.

Proleterya Mücadelesi Şebbiha Rejimine Kurban Olsun!

Türkiye’deki Kemalist rejimin asli sahibi CHP aynı zamanda sol-sosyal demokrasi gibi iddiaların da sahibi olarak Sosyalist Enternasyonal’in üyesi. (…)

YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ…

 

Yorum Analiz Haberleri

“Esed’in düşüşüyle Rusya 'süper güç' olmaktan çıktı”
Döktüğün kan yetmedi mi hala utanmadan konuşabiliyorsun?
"Suriye'den bize ne?" yaklaşımını besleyen körlük
Suriye devrimine çarpık ve indirgemeci yaklaşımlar
Yılbaşında normalleşen haram: Piyango