Sabah gazetesi yazarı Okan Müderrisoğlu Enis Berberoğlu hakkında verilen yargı kararıyla ilgili "FETÖ Zehiri... Yargının Büyük İmtihanı" başlıklı yazısında şu tespitlerde bulunuyor:
"…CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğluhakkında verilen tutuklama kararı siyasi tansiyonu bir anda yükseltti.
Kararın hukuki zeminde tartışılmayıp hızla siyasileştirilmesi ise Türkiye'yi farklı müdahalelere açık hale getirebilir! Hele hele FETÖ yargılamalarının devam ettiği bu kritik aşamada, yargının üzerine gölge düşüren karar ve söylemler, sorumlu makamda bulunan herkesin dikkat etmesini gerektiriyor.
Cezanın ağırlığı ve ana muhalefet partisinin bir milletvekili hakkında verilmesi düşündürücü.
Lakin yargının kararını düzeltecek olan yine yargı kurumu olacaktır. Bu nedenle siyasi gerilimin, toplumsal gerilime dönüştürülmesine fırsat verilmemelidir…"
Aynı konuyu Taha Akyol "Berberoğlu Dosyası" başlıklı makalesinde hukuk normları açısından ele alıyor ve Anayasa Mahkemesinin daha önce verdiği karara değiniyor. Taha Akyol, haberi yayınlayan Cumhuriyet Gazetesi yöneticilerinden Can Dündar ve Erdem Gül’ün askeri ve siyasi casusluk suçlamasıyla müebbet hapis cezası talebiyle tutuklanmalarına karşın AYM’nin verdiği ihlal kararını hatırlatıyor.
AYM’nin üç noktada “ihlal” kararı verdiğini belirten Taha Akyol bunları şöyle sıralıyor:
- MİT TIR’larına ilişkin gizli belgeleri yayınlamanın siyasal ve askeri casusluk maksadıyla yapıldığına dair dosyada delil yoktur. (Paragraf 76)
- Terör örgütüne yardım suçlamasına dayanak olacak bir belge de yoktur. (Paragraf 76)
- Aynı haber daha önce başka bir gazetede yani Aydınlık’ta yayınlanmış, kamuoyunda tartışılmış, gizliliği kalmamıştır. (Paragraf 81, 98)
AYM’nin bu ihlal kararı üzerine Can Dündar ve Erdem Gül’ün tahliye edildiklerini hatırlatan Akyol, iki gazetecinin “Casusluk, darbe ve örgüt” suçlarından beraat ettiklerini, sadece gizli kalması gereken belgeleri açıklama suçundan 5 yıl hapis cezasına mahkum edildiklerini vurguluyor.
Geldiğimiz yer itibariyle durumu, “Bir şiir okudu diye hapsedilmek” garabetinin ardından “bir haber yaptı diye çeyrek asır hapse mahkûm edilmek” garabetini yaşıyoruz!” şeklinde dile getiren Akyol, ayrıca iddialı bir yaklaşım da sergiliyor ve şunu söylüyor:
“AYM ve AİHM içtihatları karşısında casusluk ve örgüt suçlaması kesinlikle mesnetsizdir. Daha önce çeşitli davalar için yazdığım satırları yine yazıyorum: Berberoğlu hakkındaki casusluk ve örgüt suçlaması, Yargıtay’ı bilmem ama AYM’den, en fazla AİHM’den dönecektir; öyle olmazsa “ben hukuk okumamışım” diye burada yazacağım."