İbrahim Kahveci’nin Karar’daki köşesinde yayımlanan konuyla alakalı yazısını (05 Mart 2019) ilginize sunuyoruz:
Hayatımız Nasıl Pahalılaştı?
Geçen yıl şubat ayında yıllık enflasyon yüzde 10,26 seviyesindeydi. Enflasyon ekim ayında yüzde 25,24 ile zirve yaptıktan sonra bu şubat ayında yüzde 19,67’ye geriledi. Böylece 12 aylık ortalama enflasyonumuz yüzde 17,93 ile ciddi bir hayat pahalılığı oluşturmuş durumda.
Hayat pahalılığında özellikle dar gelirliler için en önemli harcama gurubu gıda. Bu sektörde harcama ağırlığına göre bizi en fazla etkileyen ürünlere kısaca bakalım:
İlk sırada ekmek geliyor. Ekmek fiyatı yıllık yüzde 14,3 artışla enflasyonun gerisinde ama fiyat artışı sürüyor. (Şubatta %1,13 arttı)
Tavuk eti ise son bir yılda %29,5 artış yaşadı. Ama çok konuşulan ürün son bir ayda fiyatı yüzde 14,7 gerileyen domates oldu. Şubat ayında domatesin fiyatı gerilemesine rağmen yıllık artış hala yüzde 56,1 düzeyinde.
Bir diğer ürün ise yüzde 31,3 fiyat artışı ile yumurta. Ama gıda sektöründe soframızı en fazla vuran ürün patates oldu. Patatesin fiyatı bir yıl önceye göre yüzde 135,1 artış göstererek ekmeğe harcadığımız paranın 1/4’ünü almasına rağmen soframızı en fazla etkileyen ürün oldu.
Hatta şöyle diyelim: Kuru soğan fiyatı yüzde 219,8 yıllık fiyat artışına rağmen soframıza etkisi patatesin gerisinde kaldı. Çünkü patates tüketimimiz daha yüksek. Her 100 liralık gelirimizin 0,50’sini patates için harcarken, soğana 0,23 liralık pay bırakıyoruz.
Gıda sektöründe fiyatı çok artan diğer ürünler ise şunlar:
Salatalık %86,1; sivri biber %119,2; salça %92,1; patlıcan %102,9; marul %112,2; ıspanak %135,2; havuç %73,4; maydanoz %87,6; kabak %72,8; B. lahana %106,0; pırasa %152,3; karnabahar %87,4; sarımsak %59,2; Y. soğan %122,5; kuru üzüm %66,4 ve konserveler %48,4.
Böylece yıllık gıda enflasyonu yüzde 29,25 ile hayatımızda en pahalı sektör olarak yer almaya devam ediyor.
***
Konut sektöründe ise kira artışları yüzde 11,4’de kalarak ev sahiplerinin enflasyon kadar bile zam yapamadıklarını gösteriyor. Zaten bu dönemde kiracı bulmak bile daha önemli.
Ama konut sektöründe hala yıllık artışa yol açan bazı ürünler var. Bunlar yüzde 47,4 artan PVC ürünleri ile yüzde 50,1 artan badana-boya ürünleri olmuştur. Kömür ücreti de yüzde 37,3 artışla öne çıkan bir başka konut harcama maliyetidir.
Ev eşyasında da yıllık fiyat artışları ortalaması yüzde 27,59 ile önde gelen bir maliyet görülmektedir. Burada nerede ise bir çok beyaz eşya fiyatı yüzde 50 civarlarında artış göstermiştir.
Çamaşır makinesi %47,6; No-Frost buzdolabı %43,9; halı %38,5; tek sandalye %35,2; bulaşık makinesi %42,6; elektrik süpürgesi %50,7; normal buzdolabı %53,0 fiyat artışı yaşamıştır.
***
Son bir yılda enflasyonu en fazla artıran ürünler ise harcama ağırlığı etkisyle şunlar olmuş: (Etki sırasına göre)
Dizel otomobil %22,8;cep telefonu görüşme ücreti %37,1; özel lise ücreti %99,6; patates %135,1; elektrik ücreti %19,9; kira %11,4; kuru soğan %219,8; araç tamir-bakımı %50,5; domates %56,1; mücevher (altın) %37,7; benzinli otomobil %15,8; pencere pvc %47,4; mazot %20,0; doğalgaz %19,4; ekmek %14,3; kömür %37,3; salatalık %86,1...
Şimdi durumu özetleyelim:
Bir çok kişi açısından enflasyon yüzde 20 civarında olmasına rağmen hayat pahalılığı çok daha yüksek hissediliyor. O nedenle gerçek enflasyonun yüzde 40-50 olduğu dile getiriliyor.
Bu söylem ürün bazında bakıldığında oldukça haklı bir içeriğe sahip. Hatta dar gelirliler için özellikle sofrada fiyatlar oldukça can yakıcı. Hatta gıda fiyatlarında nerede ise genele yayılı bir artış olmuş.
Yine belirtmek gerekir ki, özellikle gıda fiyatlarında üretici tarafında fiyatlar oldukça aşağıda. Bir kaç aya kalmaz hasat sezonu geliyor. Bütün mesele sistemi yeniden yerine oturtmaktan geçiyor.
Özellikle gıda sektöründeki vergi düzenlemeleri çok acil önem arz ediyor.
NOT: Aralık ayında ivme kaybeden, ocak ayında ise yeniden 13,1 milyar dolara gerileyen ihracatın şubat ayında 13,6 milyar dolara çıkması oldukça önemlidir. Hem de ithalatın artmadığı bir süreçte. İhracatın ithalat bağımlılığını da aşağıya çekiyoruz sanırım.
İyi bir haber.