En büyük seçmen, başka büyük yok

Oral Çalışlar

Bu seçimlerdeki ‘skor tabelası’nı çok farklı şekillerde analiz etmek mümkünse de, Türkiye demokrasisinin rüştünü ispat ettiğini açıkça söyleyebiliriz. Skor tabelasından şunu okumak mümkün: “En büyük seçmen sağduyusu ve seçmen iradesidir, bu iradenin üzerine kimse çıkamaz.”

Seçmen iradesi şunu söylüyor: “Eğer bir siyasi güç ‘bu memleket benden sorulur’ havasına girerse ona gereken dersi veririm. Bu toplumun demokratik yönde önemli birikimler edindiğini ona gösteririm.”

Başbakan’ın seçim gecesi yaptığı konuşma bu mesajı anlama yönünde çabalar içeriyordu.

“Ders aldık” dedi. Zaten dersin alınmaması gibi bir seçenek söz konusu olamazdı.

Halka güvenmek dışında bir seçeneğin olmadığı bir kez daha ortaya çıktı. Halk  kendisine güvenmek istemeyenleri utandırdı. Demokrasiyi güçlendirdi. AK Parti’nin üst üste birkaç seçim kazandığını ve oylarını sürekli arttırdığını görerek paniğe kapılan, karalar bağlayan, ‘bu halka güvenilmez’ diyen, hatta askerleri göreve davet edenler, ‘düşme hattı’nın en alt sıralarındaki yerlerini aldılar. Halk, iktidarın ‘balans ayarı’nı kendi sağduyusuyla yaptı; askeri müdahalelere ve açıklamalara prim vermediğini, ‘tepeden’ gelecek hiçbir yönlendirmeye prim vermediğini; kendi müdahale ve açıklama yöntemlerini tercih ettiğini ortaya koydu.

***

Kürtler DTP’ye verdikleri büyük destekle şunu ortaya koydular: Hangi eğilimden olursa olsun Kürtler kendi kimliklerinin tanınmasını istiyorlar. 2007 Temmuz seçimleri sırasında Kürtler AK Parti’ye önemli bir avans vermişlerdi. Kürt sorununun çözümünde adımlar atmasını istedikleri, bu konuda umutları olduğu mesajını vermişlerdi.

Bu köşede birçok kez dile getirdiğim gibi Kürtler, her zaman için, kendi kimlikleriyle bu siyaset alanında yer almak istediklerini ifade ettiler. Başbakan bu konuda şanssız sayılacak bir ifade kullandı: “Onlar (DTP’nin adını bile anmak istemeden) kimlik siyaseti yapıyorlar” gibi şeyler söyledi. Neredeyse ‘ya sev ya terk’ anlamına gelecek bir üslup içine girdi.

2007 seçimlerinde Kürtlerin, AK Parti’ye açtıkları avans doğru anlaşılamadı. Başbakan’ın DTP’yi yok sayan, dışlayan tutumu, Kürt kimliği konusunda duyarlı olan bölge halkının AKP’den bir ölçüde uzaklaşmasına neden oldu.

DTP çözümün dikkate alınması gereken en ağırlıklı anahtarlarından birisidir. Yok sayma siyasetinden hızla vazgeçilmelidir. Türkiye, kimlikleri bu ülkenin zenginliği olarak gören bir üst düzey demokrasiye doğru ilerlemek durumuyla karşı karşıyadır. Kürt kimliği tıpkı Alevi kimliği gibi bu ülkenin merkezi gerçeklerinden biridir ve gerçekleri görmezlikten gelme yönündeki eğilimler, beraberinde her geçen gün daha da ağırlaşan bedeller getirmektedir.

***

AK Parti seçimlerde halktan çok güçlü bir uyarı aldı. Bu tartışılamaz. Ancak şunu da unutmamak gerekir ki, halkın AKP’ye desteği hâlâ yüksek düzeydedir.

Yüzde 39 ciddi bir orandır.  AKP hâlâ ‘ligin lideri’dir.

CHP ve MHP, oylarını biraz artırmalarına rağmen bir iktidar adayı durumuna gelemediler. Seçmen onlara umutlanmaları için bir prim vermeyi ihmal etmedi, yeni şeyler söylemeleri gerektiğini ufak desteğiyle dile getirdi.

CHP’nin oylarındaki küçük artışın ana nedeninin başta İstanbul olmak üzere bazı büyük şehirlerdeki artış olduğu açık. İstanbul’da CHP’nin yeni arayışlarının bir rolünden söz edilebilir. Gürsel Tekin ve Kemal Kılıçdaroğlu ikilisinin ortaya koyduğu anlayış, CHP’nin katı bürokratik laiklik anlayışının ötesinde mesajlar içeriyordu. Seçmenin bu mesajı doğru değerlendirdiği söylenebilir. CHP yönetiminin bunu ne kadar anladığını önümüzdeki günlerde göreceğiz.

Türkiye bu seçimlerde iyi bir skor yaptı ve bir üst tura geçti. Siyasi partilerimizin bu skoru doğru okumaları, daha yüksek standartlarda bir demokrasi performansı göstererek yeni dönemi doğru değerlendirmeleri gerekiyor.

Avrupa Birliği üyelik süreci, yeni bir demokratik anayasa hazırlanması, siyasi partiler yasası ve seçim yasasının değiştirilmesi, Kürt sorununa çözüm yolunda cesur adımların atılması ilk akla gelenler.

Bu temel konularda bugüne kadar muhalefet çözüm yerine engelleme yöntemini tercih etti. AK Parti iktidarı da onları gerekçe göstererek çözümsüzlüğün sorumlusu olmadığını ifade etti ve durumu kurtarmaya çalıştı.

Toplum, gerginlik ve çözümsüzlük istemiyor. Son mesajı de böyle algılamakta yarar bulunuyor. Gerginliğin ve çözümsüzlüğün çok fazla taraftarı da yok, ciddi bir puan şansı yok.

Seçmenin, ağırlığını bütün siyasi güçlere hissettiren çıkışını kutluyorum.

RADİKAL