Emniyet, MİT’i 2006’dan Beri İzliyordu

MİT Müsteşarını ‘şüpheli’ yapan Oslo görüşmeleri 2006’dan beri Emniyet tarafından izleniyordu...

YILDIRAY OĞUR'un haber analizi:

1993’ten bu yana PKK ile yürütülen tüm temasların (1993’te Özal, 1995’de Erbakan’ın girişimleri, 1998 ateşkesi, 2006-2010 Oslo görüşmeleri ve 2011 İmralı görüşmeleri) sonunu hep devletin ve PKK’nın çeşitli kanatları arasındaki görüş ayrılıkları getirdi. Devlet kurumları bu temaslar sırasında hep birbirini gözlemledi, karşı istihbarat topladı. Devlet-PKK temasları Kürt camiasında “işbirlikçilik”, devlet cephesinde ise “ihanet” olarak kodlandı. İki taraftaki muhalifler ve milliyetçiler için bu temaslar pejoratif anlamda devlet-PKK işbirliğinin deliliydi.

Şimdi neredeyse bir ihanet davasına döndürülen 2006’da başlayan Oslo sürecinde de bu böyle oldu. Süreç, PKK-MİT görüşme kaydında eski MİT Başkan Yardımcısı Afet Güneş’in de söylediği gibi 2006 yılında Ankara’da başladı. MİT-PKK teması devletin diğer kurumları tarafından yakından izlendi.

Bu kurumlardan biri Genelkurmay İstihbarat’ıydı. İsmet Berkan’ın “Asker Bize İktidarı Verir mi” kitabından okuyalım:

“Bir gün MİT’in eline bir belge geçiyor, Genelkurmay istihbarata ait. Bu belgede MİT Müsteşarı vatana ihanet etmekle suçlanıyor uzun uzun. Çünkü o sırada MİT Müsteşarı o sırada Kuzey Irak’a geçip Barzani ve Talabani’yle falan görüşüyor, henüz PKK ile bir görüşmesi yok. MİT Müsteşarı Emre Taner bunu canı öyle istediği için, kendi kendine bir dış politika belirlediği için yapmıyor. MGK’da alınan karar üzerine Kuzey Irak adımlarını atıyor. Devletin kendinden içre bir başka devlet daha var demek ki, Genelkurmay istihbaratta. Bu belgeyi eline geçince MİT Müsteşarı Emre Taner, Genelkurmay’a gidiyor. Dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’ın önüne belgeyi koyup ‘Paşam bu nedir?’ diyor. Büyükanıt mahçup oluyor, diyor ki, ‘Temin ederim olmaz böyle bir şey, gerekeni yapacağım.’ İstihbarat biriminde operasyon yapılıyor, kadro dağıtılıyor. Fakat birkaç ay sonra yeniden benzer bir belge MİT’in eline geçiyor, Taner yeniden Genelkurmay Başkanı’na gidiyor.”

Görüşmeleri izleyen diğer kurum da Emniyet İstihbaratı’ydı. Daha önce Taraf’ta yazdığımız 2008’in nisan ayında Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı yayınlarından çıkan “PKK/Kongra- Gel Terör Örgütü- Analiz Notları- Mücadele Metodları” adlı gizli ibareli kitabın “Süreç Değerlendirilmesi ve Beklentiler” başlıklı bölümünde “PKK’nın silah bırakması için Sabri Ok üzerinden sürdürülen temaslar” başlığı altında yazılanlar şöyle:

“Başarının geçici ateşkesle sağlanabileceğine inanan bazı kurumlar çeşitli perdelemeler kullanarak A.ÖCALAN’ın çok güvendiği ve örgüt içerisinde etkinliği olan ve halen yurtdışında Avrupa sorumlusu olarak faaliyet yürüten FERAH (K) Sabri Ok’la gerçekleştirilen görüşmelerle beklentiler cezaevindeki A.ÖCALAN’a iletilmiş, örgüt elebaşı kendisinin muhatap alınmasını başlangıç olarak gördüğü bu yaklaşım üzerine zaten kış üslenmesine geçerek eylemselliğin minimuma düşeceği bir zaman dilimi olan 2006 Ekim’inde ateşkes ilan etmiştir.”

“Başarının geçici ateşkesle sağlanabileceğine inanan bazı kurumlar” ifadesindeki ince eleştiriye dikkat. Kitapçığın başka bir yerinde bu kez “bir kısım devlet” yetkililerinden bahsediliyor” : “Bir kısım devlet yetkilileri 2006 yılı ortalarından itibaren, DTP yetkilileri ve Sabri OK ile irtibatlı olarak bölücü örgütün silah bırakması için terörist başı ile temasa geçmiştir. Terörist başı, avukatları vasıtasıyla iletilen hususları kendince değerlendirmiş ve yine avukatları vasıtasıyla konuya ilişkin yaklaşımlarını, DTP yetkililerine, Sabri OK’a ve oradan da terör örgütü üst yönetimine aktarmıştır. Görüşme trafiği neticesinde elde edilen izlenimler ve yaklaşan kış münasabetiyle 01 Ekim 2006’de sözde tek taraflı ateşkes ilan edilmiştir. Teröristbaşı ve örgüt üst yönetimi, DTP vasıtasıyla temas sağladıkları yetkiliklere son derece temkinli yaklaşmışlardır. İlan ettikleri -sözde- ateşkes ile batılı çevrelerin yanı sıra, kamuoyu desteğini sağlayabileceklerini düşünmüşlerdir.”

Son olarak Öcalan’ın 2010 yılı mayısında yeniden savaş kararı alarak bitirdiği bu Oslo görüşmeleri için avukatlarıyla yaptığı görüşme notunda ne dediğini hatırlayalım: “2006’da bana çağrıda bulundular. Ahmet Türk onlar üzerinden haber gönderdiler. Bize karşı tasfiye politikalarında başarılı olamayınca, ateşkes için bana haber gönderdiler. Ben tam ikna değildim ama bir çağrıda bulundum. Ahmet Türk onlar politika geliştiremediler. DTP de başarısız kaldı. Bana göre o dönemde yapılan, bir hataydı. Bunun oyun olduğu da sonradan anlaşıldı.”

Türkiye yeni ve eski MİT Başkanı’nı devletin tüm kurumlarının bilgisi ve onayıyla PKK ile yürütülen görüşmeler için “şüpheli” ilan ederken muhtemelen bir süre önce Katar’da başlayan ABD istihbaratı Taliban barış görüşmeleri sürüyordu. 11 yılda 1812 askerini Taliban’la savaşa kurban veren ABD’de savcıların aklına CIA başkanını ‘terörist’ Taliban’la yürütülen görüşmeler ve verilen sözler yüzünden şüpheli sıfatıyla ifadeye çağırmak gelmemiştir herhalde. Yani dün Taraf’ın başlığındaki gibi “meydane çıkan devletleri” bire indirmeden çözüm artık çok zor.

Yorum Analiz Haberleri

“Esed’in düşüşüyle Rusya 'süper güç' olmaktan çıktı”
Döktüğün kan yetmedi mi hala utanmadan konuşabiliyorsun?
"Suriye'den bize ne?" yaklaşımını besleyen körlük
Suriye devrimine çarpık ve indirgemeci yaklaşımlar
Yılbaşında normalleşen haram: Piyango