HAKSÖZ-HABER
Anayasa Mahkemesi, İlker Başbuğ kararıyla bir süredir yaşanan iklim değişikliğine ilişkin güçlü bir sinyal daha vermiş görünüyor. Hükümete çakma mantığıyla Gülen Cemaati CHP’ye, Alevilere, solculara göz kırparken; Hükümet de Cemaatle olan savaşını darbe failleri üzerinden orduya selam göndererek takviye etmeye mi çalışıyor?
İlker Başbuğ yaklaşık 2 yıldır tutuklu bulunan eski bir genelkurmay başkanı. İnternet Andıcı adlı dava dosyasının Ergenekon davası ile birleştirilmesi üzerine yargılandığı mahkemede 5 Ağustos 2013’te müebbet hapis cezasına çarptırıldı.
Diğer Ergenekon ve Balyoz sanıkları gibi tutuklandığı andan itibaren onun için de ciddi tartışmalar yaşandı, komplo kurbanı olduğuna dair iddialar gündemleştirildi. Başbakan da başından itibaren Başbuğ’un tutuklanmasından rahatsız olduğunu belirtmişti ama bu konuyla ilgili somut bir adım da atmamıştı.
AK Parti ile Gülen Cemaati arasında savaş başlayınca bir anda tüm bu davalarla ilgili tartışmalar farklı bir boyuta taşındı. Orduya kumpas söylemi üzerinden Hükümet bu davalarla ilgili yeni bir tavır belirleme sinyali verdi. Ve ardından Cumhurbaşkanı Ergenekon hükümlüsü Fatih Hilmioğlu’nun sağlık gerekçesiyle tahliyesinin yolunu açarken, AYM de mahkûmiyet kararının gerekçesinin yazılmaması gerekçesine dayanarak İlker Başbuğ’un mağduriyete uğratıldığına hükmetti.
Şimdi ne olacak? Muhtemelen Başbuğ tahliye edilecek.
Müebbet hapis cezası almış ve sadece iki yıldır tutuklu bulunmuş olmasına rağmen sırf eski bir Genelkurmay Başkanı olması dolayısıyla hükümetin ve devletin gönlü bu kişiyi içeride tutmaya elvermiyor demek ki!
Burada adalet gözükmüyor.
Başbuğ’un masum olduğu düşünülüyorsa, deliller sunulsun ve kendisine yeniden yargılama yolu açılsın. Ama bunu yapmayıp “kaç ay geçti mahkeme mahkûmiyet kararının gerekçesini yazmadı” tezinin ardına sığınarak yeni bir süreç başlatmak kabul edilebilir bir şey olmasa gerek!