Türkiye üzerinden Suriye’ye geçmek isteyen yardım kafilesine izin verilmedi ve sınırda durduruldu.
Bunun üzerine kafiledekiler sınırda bir gösteri düzenler ve burada dikkat çeken sloganlardan birisi Türkçe’de de aşina olduğumuz bir deyimdi. ‘İt ürür kervan yürür’ deyimi Arapça bir döviz ve slogan haline getirilmişti. El Cezire.net’in konuyla ilgili haberinde göstericilerin elindeki afişte söz konusu deyim göze çarpıyor: El kafiletü tesiru vel kilabu tavi. İt ürür kervan yürür. Suriye rejimi iktidarda kalmak üzerine bütün şeytani maharetini sergiliyor ve seferber ediyor. Kelimenin tam anlamıyla inanılmaz işler yapıyor. Tüyler ürpertici ifşaattan birisini Cezayir asıllı gözlemci Enver Malik yaptı. Hem Arap Birliği gözlemcilerinin hem de Suriye rejiminin ayıplarını yüzüne vurdu. Arap Birliği gözlemcilerinin ülkede kalması halinde kanın gövdeyi götüreceğini söyledi ve Arap gözlemcilerin varlığının felaketlere davetiye çıkardığını da ilave etti. Gözlemcilerin kanı durdurmak yerine şelale gibi akıtılmasına hizmet ettiğine de tanıklık etti. Batılı yönetimler de aynı şekilde Arap gözlemcilerin ülkeye gelmesinden sonra ölüm oranının arttığına dikkat çekiyorlar. Enver Malik’in asıl tüyler ürpertici ifşaatı Esat rejiminin gözlemcileri ayartmak için başvurduğu yollar ve taktiklerdi. Enver Malik, Şam rejiminin gözlemcileri ayartmak için onlara hayat kadını teklif ettiğini ileri sürüyor (http://www.youm7.com/News.asp?NewsID=577278 ). Vay canına! Bir bu eksikti. Arap misyonu bundan böyle belki de ‘uçkurgate’ olarak anılacak ve tarihe geçecektir. Böylece Arap gözlemcilerin çifte dil kullanmasının nedeni de anlaşılmış oluyor. Zira bazı Kuveytli gözlemciler bizzat keskin nişancıları gördüklerini söylerken Cancevitlerin eski komutanı Mustafa Dabi bu gözlemi şüpheli bir durum olarak nitelendirmiştir. Yine aynı kaynaklar Enver Malik’in sahada çalışmadığını, hastalıktan ötürü otele kapandığını ileri sürüyorlardı. Lakin Arap Birliği’ni asıl zor duruma bırakan hadise kendilerini koruyamamaları olmuştur. Halkı Suriye rejiminden korumak için gelmişler lakin kendilerini korumaktan aciz kalmışlardır! Lazkiye girişinde birçok gözlemci Şebbiha güçlerinin saldırısı sonucu yaralanmıştır. Arap Birliği, bu saldırı karşısında da gıkını çıkaramamış ve baştan beri uygulanmayan protokolü askıya almak yerine sadece ilave gözlemcilerin intikalini durdurmuştur. Beşşar alenen Arap Birliği’ne sözlü olarak saldırırken Şebbiha güçleri de gözlemcilerine fiili saldırıda bulunmuştur. Beşşar, Arapların sahte Arap olduğunu (Arab mustarebe) ileri sürürken şebbihası da gözlemcilere gününü göstermiştir! Beşşar yine Arap liderlere 2006 yılında da ‘adam bozuntuları’ demişti. Arap Birliği de hak etmiyor değil!
•
Protokole göre Arap gözlemcileri halkın arasına katılıp gözlem yapabileceklerdi. Lakin bu madde Suriye’nin hükümranlık hakları gereği muvazaaya dönüştürülmüş ve gözlemciler Suriye rejiminden talimat almadan istedikleri yere gidemez olmuşlardır. Gidenleri de, Fransız kameraman Gilles Jacquier’in başına gelen akıbet beklemektedir. Bu bir faraziye değil gerçeğin ta kendisidir. Human Rights Watch örgütünün tespitlerine göre Cisr eş Şeğur’da Arap gözlemcilerine ulaşmak isteyen halkın üzerine gelişigüzel yaylım ateşi açılmış ve yaralananlar ve kaçanlar olmuştur. Arap gözlemcilere ulaşmak isteyen halkın önüne askeri teftiş ve kontrol noktaları, barikatlar dikilmekte ve böylece gözlemcilerin halka ulaşmasına engel olunmaktadır. Buna rağmen geçmişte gözlemciler birilerinin ateşkesi ihlal ettiğini lakin kaynağını göremediklerini söylemişlerdi! Dolayısıyla Suriye rejimi gözlemcileri tepe tepe kullanıyor. Lakin vicdanlı Suriyeli yetkililerin rejimden koptukları gibi yalancı şahit makamına düşürülen gözlemciler de gözlemci misyonundan kopuyorlar ve onu terk ediyorlar. Suriye halkı ‘Beşşar yıkılsın’ derken muhalifler Arap Birliği’nin de yıkılmasını istiyor. Bazı yazarlar da Esat gibi Mustafa Dabi’nin de görevden çekilmesini veya el çektirilmesini istiyor. Kısaca Arap gözlemcileri halkın huzuruna gidemezken halk da Arap gözlemcilerinin yanına gidemiyor! Peki! bu gözlemcilik ne menem bir şeydir?
Vogue dergisine Esma’yı çıkartan Beşşar anlaşılan gözlemcileri de hayat kadınlarıyla ayartıyor. Böyle rezalet hiçbir yerde görülmedi. Dolayısıyla Time dergisinin de yazdığı gibi Arap Gözlemciler heyeti de Arap Birliği misyonunu da fos çıktı. Çözüm Arap çözümü olmaktan çıkmıştır. Arap Parlamentosu Başkanı Ali Dekbasi de Arap Birliği’nin misyonunda başarısız olduğunu ve yaraya merhem olmadığını ikrar etmiş ve derhal Suriye misyonunu terk etmesini istemiştir. Hatta Arap gözlemcilerin soykırıma gözlemci olmak yerine perde olduğunu ileri sürmüştür. Arap misyonunun Beşşar ve rejimine vakit kazandırmaktan başka bir işe yaramadığını da sözlerine eklemiştir. Suriye Başmüftüsü Özel Kalem Müdürü (Tanıtım Bürosu Sekreteri) Abdulcelil Said de müftülükle ilişkisini kestiğini duyurdu. Rejimden koptuğunu ilan etti. Said yaptığı açıklamada bizzat Müftü Hassun’un devrime destek veren ulemanın soruşturmasına ve kovuşturmasına katıldığını ifade etmiştir. Sadece Halep’te devrime gönül vermiş 18 imamın hapse atıldığını da haber veriyor. Bu durumda karşımıza şebbiha rejimiyle bütünleşmiş embedded/ bindirilmiş, iliştirilmiş bir müftülük ve dini kurum çıkıyor.
YENİ AKİT