Elmalılı Hamdi ve CHP

Ali Osman Aydın, CHP ve İYİ Parti'nin gerçekleştirdiği "Elmalılı Hamdi Yazır" panelindeki tutarsızlıkları inceliyor.

HAKSÖZ HABER 

Kemalist rejimin gadrine uğrayan kesimlerin başında alimler geliyor. İslam'ın müdafaası için hayatlarını koyan alimlerden kimileri darağaçlarında sallandırıldılar. Kimileri ise hayatlarını ev ve cami arasına sıkıştırmak zorunda kaldılar. 

Dindarların üstüne çullanan rejim kendi halk tabanını oluşturmak adına Müslümanları sindirdi. Gayrımüslimlerin yaşadıkları da bunun bir benzeridir. Batıcı, laik çevrelerin kurdukları tahakküm dinin özüne dönük bir saldırıyı da içeriyordu. Bunun için Kur'an'ın tefsir ve mealinin yapılması lazımdı. 

Bu iş için ellerinde kimse olmayınca Mehmet Akif ve Elmalılı Hamdi görevlendirildi. Çok şükür ki ikisi de ferasetli ve basiretli şahsiyetler olarak rejimin meşum planını sezerek bu oyunu bozdular. Şimdilerse ise Elmalılı Hamdi, CHP tarafından anılır hale geldi. Ali Osman Aydın buradaki tutarsızlığı inceleyen bir yazı kaleme almış.

Ali Osman Aydın / Yeni Akit

Elmalılı Hamdi Yazır panelinde Batı propagandası

İstanbul’da sessiz sedasız Elmalılı Hamdi Yazır Paneli yapıldı. İBB’nin ev sahipliği, Elmalı Belediyesinin organizatörlüğünde. Panele, Kemal Kılıçdaroğlu, Ekrem İmamoğlu ve -sıkı durun- Canan Kaftancıoğlu da katıldı.  

Tabii ki ilginç bir programdı. Öncelikle CHP’nin böyle bir programa girişmesi ilginçti. Bu, Türkiye’de siyasetin ve dahası Müslümanların siyaset üzerindeki etkisinin olumlu anlamda ne kadar değiştiğini, belirleyici hale geldiğini ortaya koyan bir göstergedir. Ayrıca CHP’nin de iktidar için girmeyeceği kılık olmadığının bir göstergesi… Rahmetli Kadir Mısıroğlu’nun dediği gibi Türkiye’de siyaset “Ben daha dindarım” yarışmasına dönüşmeye gebe.   

Seçmen giydiği kıyafetin CHP üzerinde emanet durduğunun farkında. Fakat dahası da var… Andıkları kişi Elmalılı Merhum. Kendisinin İstiklal Mahkemelerinde idam ile yargılanmışlığı var. E iktidarda Erdoğan yok o zaman, malum. 

Elmalılı dini müktesebatı zengin biri. Bunun yanında, Paul Janet ve Gabriel Séaille’in yazdıkları “Tahlîlî Târih-i Felsefe Metâlib ve Mezâhib” adlı felsefe tarihinin metafizik ve ilahiyat bahislerini çeviriyor. Bunun için kırk yaşından sonra ileri derecede Fransızca öğreniyor. Öğrenme tutkusuyla sınırları zorlayan, iyi seviyede edebiyat ve musiki de bilen bir ilim adamından bahsediyoruz.   

Paneli düzenleyen CHP, bu büyük alimi yetiştiren medreseleri “orta çağ zihniyeti” diyerek kapatmış bir parti. 

Konu Elmalılı’ya tefsir yazdırmak olunca Kemalistler refleks olarak “Biz İslam’ın en doğru halini insanlara anlatmak istedik” der gibi bir tavır takınıyorlar. Yani kendi yaptırdıkları tefsir dışındaki klasik tefsirler sorunluymuş da, onlar da çözüm olarak, İmamoğlu’nun öne sürdüğü gibi“ akıl ve bilimi” esas alan Elmalılı’ya başvurmuşlar! İşte size CHP İslamcılığı! Din konuşurken bile, Müslümanları karalayıp Batı propagandası yapmak! 

Bir Kemalist “din, akıl” ve “bilimi” aynı cümle içinde kullanıyorsa, kesin bir din yergisi yapıyordur. Koskoca Elmalılı’yı sırf diğerlerini karalamak için “akıl ve bilim” taraftarı ilan ederek kendilerine siyasi meşruiyet çıkarmaya çalışmak bunun bir göstergesi. Çünkü diğer müfessirler tefsir değil mitoloji yazıyorlar Kemalistlere göre… 

Müsteşriklerin tarzı budur. İslam geleneğinden gelen bilgi akıldışı ve ilkeldir; onların buyurdukları ise, modern, bilimsel ve rasyoneldir. Nitekim harf devrimi öncesinde Avrupa’daki gazeteler “Türklerin bütün geri kalmışlığının sebebi Arap harfleridir.” diye kara propaganda yapmamışlar mıydı? Çözüm neydi peki: Tabii ki Latin harflerini öpüp başımıza koymak! 

    Elmalılı üzerinden yapılan tam olarak bu. Oysa Elmalılı “gerçeği kavramak için akıl tek başına yeterli değildir, onun da ötesinde iman alanı vardır” iddiasında biri. 

Yani bu konuda İmamoğlu fena halde yanılıyor. Ayrıca Kemalist doktrinin üzerine oturduğu pozitivizm konusunda da Kemalistlerle hem fikir değil merhum. Çünkü ona göre pozitivizm, gözlem ve deneyciliğe saplanıp kalmış ve duyu ötesini inkâr ettiği için aklın ilkelerine ters düşmüştür. Yani aslıda buradan da Kemalistlere ekmek çıkmıyor ama pek umursamıyorlar.  

CHP İslamcılığı dedik ya, devam edelim. Doğu’yu yerip Avrupa güzellemesi yapmak CHP’nin varoluşsal göstergelerindendir. Panelde yaptığı konuşmada K. Kılıçdaroğlu da benzer bir Batı tasavvurunu şöyle ortaya koyuyor: “Dünyanın en büyük göçmen hareketi Müslüman ülkelerden, Avrupa ülkelerine doğru yaşanıyor.” 

    Neden acaba? Nedenini açıktan söylemiyor tabii. Fakat panele hakim havadan anlaşılacağı üzere cevap basit: “CHP’nin ısrarla savunduğu dindarlık(!) ihdas edilemediği ve Avrupa “medeni” olduğu için.”

     Laf aramızda acaba milyonlarca Ukraynalı neden Avrupa’ya akın ediyor şu ara? Şehirleri bombalandığı için olabilir mi? Müslümanlar Avrupa ülkelerine gitmek istiyorlar, çünkü ülkelerinin o güzelim şehirleri Avrupa’da üretilmiş bombalarla yerle bir edilmiş durumda. Yeraltı, yerüstü kaynakları Batı’lı ülkeler tarafından iliğine kadar sömürülüyor. Memleketlerinin her yerinde Batı’nın ürettiği terör örgütleri fink atıyor. 

Cezayir’de, Tunus’ta, Libya’da, Mısır’da, Afganistan’da, Myanmar’da, Arabistan yarımadasında ve Müslümanların yaşadığı her yerde ya Batı’nın şirket görünümlü para militer güçleri ya da uydu bir hükümet üzerinden dolaylı bir baskısı var. Müslüman kanını emerek yaşıyorlar. Sadece biz kırk yıl Batı’nın besleyip büyüttüğü silahlandırdığı PKK terörü ile mücadele edip on binlerce insanımızı şehit vermedik mi? 

Batı’yı dünya üzerinde söz sahibi yapan unsur, “medeni” olmaları değil kesinlikle; muhataplarınınkinden daha yıkıcı silahlara sahip olmaları ve bunu gerektiğinde acımasızca kullanmaları...  

    Tam burada, bu kadar açık örnekler varken, Amerikalı iki akademisyenin yaptığı “İslamilik” araştırmasından söz ediyor Kılıçdaroğlu. Zamanında bu örneğin Mustafa İslamoğlu sık sık kullanırdı Müslümanlara hakaret etmek için. Neymiş, bazı islami değerler belirlenmiş ve onları hangi ülkelerin uyguladığı araştırılmış. Nasıl yapılmış, ne şekilde yapılmış sormak gereksiz, çünkü bilgi yok. Ama yapanlar “akademisyen” olunca sonuçları kabul etmemiz gerekiyor! 

Sonuç şuymuş: Müslüman ülkeler bu araştırmada da dünyanın gerisinde kalmışlar. Avrupalı ülkeler ise listenin başını yine kimseye kaptırmamışlar. Yani Avrupa hem gavurlukta, hem islamilikte en öndeymiş…

    Bu tespitleri yabana atmamalı. Türkiye’de bu eksik, yanlış, çarpık, tutarsız tespitler üzerinden devrimler yapıldı, insanlar idam edildi… Vakti zamanında Türk İnkılabının öncülerinden, Cumhuriyet dönemi Adalet Bakanlarından Mahmut Esat Bozkurt, Batı’nın onlar için ne ifade ettiğini şöyle ifade etmişti: “Türk ihtilalinin kararı, Batı medeniyetini kayıtsız şartsız kendisine mal etmek, benimsemektir… Bu karar o kadar kesin bir azme dayanmaktadır ki, önüne çıkacaklar, demirle, ateşle yok edilmeye mahkumdurlar.” 

Said Halim Paşa bu “mal etme, benimseme, taklit etme” adeti için : “Bütün felaketlerimizin kaynağı Batı medeniyetini anlamadan taklit edişimizdir.” demişti haklı olarak. 

Birkaç gerekçeye dayandırarak Müslümanları topyekûn karalamak, düzenli şehirlerine, gotik mimarisine hayranlıkla bakıp Batı’yı insanlığın çıtası kabul etmek tutarsız ve saçmadır. Ama gel de anlat. 

Bunun altında bilimi ve “ilerleme” denilen şeyi mutlak manada “ilahlaştırmak” yatıyor. Bu uzun bir tartışma elbette. Fakat özetle şu söylenebilir. Tarihte atom bombasını ilk kez yapan ve insanlar üzerinde ilk kez kullananlar Müslümanlar değildi. Cenevre protokolüne göre kullanımı yasak olan kimyasal (biyolojik) silahlar ilk kez Britanya tarafından 1920’de Filistin ve Bağdat'ta; İspanya tarafından 1923 ve 27’de Fas'ta ; İtalya tarafından 1930’da Libya'da kullanıldı. İnsani gelişmişliğin zirvesi olarak gösterilen Amerika, son yüzyılda, milyonlarca insan öldürdü, yığınla şehri tarumar etti. Bugün Afrika’da 31 ülkede 100 milyondan fazla insan Fransızca konuşuyor. Bisiklet yollarıyla meşhur Hollanda kitle imha silahlarına sahip. İsviçre dünyanın en büyük silah satıcılarından. Belçika Kralı 2. Leopold, Kongo, yani bugünkü Zaire’de 15 milyon insan öldürdü. Afrika’nın değerli madenleri Avrupalıların fabrikalarında işleniyor. İşte harabeye dönmüş Halep, yerle yeksan olmuş Şam… Ama islamilikte yine de Avrupa önde bizim modernistlere göre. Bilmedikleri islamla, alakasız bağlantılar kurarak, çarpık yargılar üretip kitleleri zihinsel olarak sömürgeleştirmeye devam ediyorlar. Yeri geldiğinde Elmalılı gibi kişileri de tutarsız tezlerine, siyasetlerine alet ediyorlar. İnşallah insanımız kötü oynanan bu piyese itibar etmez 

Haber Haberleri

Suriye yeni bir hikayeye başlarken bize düşen sorumlulukların farkında olmalıyız!
Sistematik bir katliamı "Bahane" olarak görme hezeyanı
Türkiye’deki Suriyeli muhacirler Halep’e dönmeye başladı
Şeyho Duman vefat etti
BM temsilcisine Hamas protestosu