Elif Çakır: Linç Edilmeye Çalışılıyoruz

Gazeteci Elif Çakır, Kabataş'ta yaşanan olaya ilişkin, "Bir anne, bir genç kadın bunun üzerinden linç edilmeye çalışılıyor. Kabataş'taki bu genç anne üzerinden bizler linç edilmeye çalışılıyoruz" dedi.

Gezi olayları sırasında Kabataş'ta saldırıya uğradığını söyleyen Zehra Develioğlu ile olaydan sonra görüştüğünü hatırlatan Gazeteci Elif Çakır, yaptığı açıklamada, bir haber kanalında perşembe günü yayınlanan görüntülerin ardından kendisine ve bazı gazetecilere yönelik karalama ve itibarsızlaştırma kampanyasının başlatıldığını belirtti.

Çakır, Develioğlu ile o dönemde yayınlanan görüntülerle ilgili şöyle konuştu:

"Zehra Develioğlu'yla görüştükten hemen sonra dönemin Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın'dan ve o dönem valilikten ısrarlı bir şekilde görüntüleri almak için haftalarca baskı yaptık. Neredeyse yalvardık kendilerine. Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın o dönem, 'Yaşanan hadiseden haberlerinin olduğunu ancak herhangi bir görüntü olmadığını' söyledi."

Buna rağmen konuyu bir daha araştırmak istediklerini dile getiren Çakır, şunları kaydetti:

"Mutlaka 'orada çeken bir kamera MOBESE vardır' dediğimizde de bize bütün MOBESE'lerin bozuk olduğunu, böyle bir görüntünün olmadığını, ailenin de kendileriyle görüştüğünü, bu olaydan haberdar olduklarını fakat 'elimizde hiçbir görüntü yok' diyerek resmen olayı kapatmaya çalıştılar, birçok kapıyı yüzümüze kapatmaya çalıştılar" diye konuştu…Şimdi 9 ay sonra ortaya var olmadığı yetkililerce açıklanan kamera kayıtları birden birde çıktı, daha doğrusu servis edildi. Ancak servis edilen o görüntülerde Zehra Develioğlu'nun yaşadıkları yok. Şiddet yok. Kalabalık yok. Taciz yok. Dahası o görüntülerde Gezi Olaylarının kalabalığı yok. Servis edilen görüntülerde sıradan bir yaz akşamı ve normal bir seyir var."

"Linç edilmeye çalışılıyoruz"

Elif Çakır, aradan 9 ay geçtikten sonra bu görüntülerin bir televizyon kanalında ortaya çıktığını anlatarak, "O görüntüyle verilmek istenen mesaj çok enterasandır. Bu görüntü ile bütün kamuoyuna adeta 'böyle bir olay yoktur' denmeye çalışılıyor. Bu görüntülerle genç bir anne bir kez daha linç edilmeye çalışılıyor. Ve o anne üzerinden başka hesaplar görülmeye çalışıyor" değerlendirmesinde bulundu.

Develioğlu ile yaptığı röportajdan dolayı hedefe oturtulduğunu söyleyen Çakır, "Bu olayı duyuran, yazan tüm gazeteci arkadaşlarımla birlikte servis edilen bu görüntüler üzerinden ağır ithamlarla adeta itibarsızlaştırmaya ve linç edilmeye çalışılıyoruz" dedi.

Çakır, Develioğlu'nun AA muhabiri ile yaptığı röportajdaki ifadelerine de değinerek, "Zehra Develioğlu, 'Yaşadığım acının büyüklüğü altında ezildim, yetmezmiş gibi bir kez daha kendimie inandırmak ve bu olayı anlatmak zorunda kaldım. Bu çok ağır bir yüktür' demiş. Bir anne, bir genç kadın bunun üzerinden linç edilmeye çalışılıyor" dedi.

Evrensel hukuk değerlerinde bir kadının taciz edilmesinde tek kuralın kendi ifadeleri olduğunu ve beyanının esas alındığını dile getiren Çakır, şöyle devam etti:

"Bütün bu kurallar çiğnenmiş durumda. 9 ay önce bu olayı yazdığımız zaman bize bir 5N 1K kuralını soranlar, ortaya çıkan bu montajlanmış ve linç anını yaşadıklarını hiçbir şekilde anlatmayan o görüntüler üzerinde 5N 1K kuralını maalesef işletmiyor. Bu görüntülerin izaha ihtiyacı var. Bu görüntüler kim tarafından temin edildi? Neredeyse bir yıl neden beklendi?2. Kabataş soruşturmasını yürüten ilk savcı Rasim Işıkaltın 'Asıl darp ve taciz o görüntülerden sonra başlıyor' diyorsa servis edilen bu görüntüleri kim montajladı ve ne amaçlandı? Tüm görüntüler kimin elinde?Biz gazetecilikte bu tür servislerin ne anlama geldiğini ve neye hizmet ettiğini çok iyi biliyoruz. Bütün bu soruların cevabı verilmediği sürece ve ortada halen mağdur olan ve halen şikayeti emniyette savcılıkta duran genç bir kadın olduğu müddetçe evet bu görüntülerin 9 ay sonra ortaya çıkması manidardır ve başka şeyler hesaplanmaktadır. Türkiye bir darbe sürecinden geçiyor. Bu genç annenin dramını ilk önce dile getiren Başbakan oldu. Daha sonra arkadaşım Abdulkadir Selvi oldu, üçüncü olarak da ben dile getirdim. Daha sonra bunu yazan, Zehra Develioğlu'nun yanına giden başka arkadaşlarımız oldu. 9 ay sonra nerden çıktığı belli olmayan bu görüntüler... Mesele Kabataş olayı değil, mesele Zehra olayı da değil. Bir darbe sürecinden geçiyoruz. Hükümet yıpratılmaya çalışılıyor. Bu görüntüler üzerinden 'bu sürece darbedir' diyen gazeteciler yıpratılmaya çalışılıyor. Hedefe konuluyoruz. Ve bu görüntüler üzerinden bu sürecin darbe olduğunu söyleyen medya kuruluşları itibarsızlaştırılmaya çalışılıyor. Bunun özellikle altını çizmek gerekiyor."

"Benim karşımda bütün bu şiddetli travmayı yaşayan bir kadın vardı"

Zehra Develioğlu'nun açıklamalarını degerlendiren Çakır, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Beni hiç şaşırtmadı açıklamaları. Keşke bu açıklamayı bir kez daha yapmak zorunda bırakılmasaydı. Benim Zehra'ya ilişkin olarak, hangi görüntüler, hangi kamera kayıtları yayınlarlarsa yayınlasınlar, benim karşımda bütün bu şiddetli travmayı yaşayan bir kadın vardı. Ben görüştüğümde Zehra Develioğlu savcılıkta ifadesini vermişti zaten. 5 Haziran'da kendisiyle görüştüm. Yaşadıkları üzerinden 5 gün geçmişti. Savcılığa ifadesini vermişti. İfadesinden sonra kendisiyle avukatının hukuk bürosunda buluştuk. Şunu söyleyebilirim. Zehra'nın emniyetteki ifadeleri, savcılıktaki ifadesi durduğu sürece ve bu soruşturma devam ettiği sürece hangi görüntüler ortaya çıkarsa çıksın, kaldı ki bu görüntüler sorulması gereken pek çoy şey var. Zehra'nın emniyetteki ifadeleri, Zehra'nın savcılıktaki yaşadıklarıyla bebeği ve kendisiyle alakalı sağlık raporlarıyla bu görüntülerin hiçbiri örtüşmemektedir. Yani dolayısıyla bu görüntülerin gerçeği yansıtmadığını düşünüyorum. Benim karşımda mağdur olan bir kadın var. O gün neler yaşadığını söyleyen bir kadın var. Ben bu kadına inanıyorum. Çünkü evrensel hukuk değerleri de bunu söyler. Çünkü o görüntülerdeki gösterilen Kabataş, o günkü Gezi olaylarının yaşandığı Kabataş değil."

Çakır, bazı basın yayın organlarını da eleştirerek, şunları kaydetti:

"Kabataş görüntülerinin servisi bir kez daha bu kirli sürecin müttefiklerini ortaya çıkardı. Doğan Grubu medyası bir kez daha genç bir anne üzerinden evrensel hukuk değerlerinde ki şiddete uğramış, taciz edilmiş bir kadının beyanı esastır ilkelerini yok sayarak manipülasyon yapmaya devam ederken Gülen Medyası da adeta 'Bizim cemaatten değilsen, yaşadığın zulmü yok sayarız' diyerek kendi inanç ve değerleriyle çelişkiye düşmüş dahası 'amaç iktidarı yıpratmaksa gerisi teferruattır' diyerek o genç anne üzerinden devam ettirdiği iktidar hesaplaşmasını sürdürmektedir. Ve Hürriyet Gazetesinin bugün manşetten verdiği 'Kabataş Özrü' haberine, benim ağzımdan verilen ifadeler tamamen yalandır ve hiçbir gerçeği yansıtmamaktadır."

Kaynak: Yeni Şafak

Haber Haberleri

Suriye yeni bir hikayeye başlarken bize düşen sorumlulukların farkında olmalıyız!
Sistematik bir katliamı "Bahane" olarak görme hezeyanı
Türkiye’deki Suriyeli muhacirler Halep’e dönmeye başladı
Şeyho Duman vefat etti
BM temsilcisine Hamas protestosu