Eleştirileceğimi biliyorum ama ben yine de tezviratı sürdüreyim!

Yeni Şafak’ta ısrarlı biçimde muhacirleri sorun olarak sunma çabasını sürdüren Hasan Öztürk nihayet ağzındaki baklayı çıkardı ve geri dönüşleri sağlamak için Esed rejimiyle işbirliği önerisinde bulundu.

HAKSÖZ HABER

Muhacirler hakkında nefret söylemi maalesef Kemalistler ya da milliyetçilerle sınırlı değil. Dindar geçinen kimi çevreler de bu ırkçı, ulusalcı atmosferden feci şekilde etkilenmiş durumdalar. Bu kesimden bazı kalemlerse uzun bir zamandır muhacirleri geri gönderme planlarıyla yatıp kalkmakta.

Yeni Şafak köşe yazarı Hasan Öztürk bu utanç verici tutumun sembol isimlerinden biri. Daha önce yazdığı çeşitli yazılarda “doku uyuşmazlığı” vb. düpedüz ırkçılık içeren kavramlarla konuyu gündemleştirmekten çekinmeyen, oturduğu mahallede Suriyelilerin gürültü yapıp trafiği aksattığından şikayetle emniyeti harekete geçmeye çağıran Hasan Öztürk nihayet ağzındaki baklayı çıkardı ve işkenceci-katil Esed rejimiyle işbirliği önerisini dillendirdi.

Öztürk kurnaz bir tutumla Suriyeli muhacirler meselesini PKK’nın Suriye’nin kuzeyinde bir Kürt devleti kurma planına bağlıyor ve bu bölgenin bilinçli bir şekilde boşaltıldığı iddiasını tekrarlıyor. Bu yüzden geri dönüşleri PKK üzerinden Suriye’yi bölme stratejisini boşa çıkartma amacıyla önemsediğini söylüyor.

Oysa Suriye meselesine biraz yakından bakan herkes muhacirlerin durumunun PKK ile ilgisinin çok sınırlı olduğunu, insanların Esed katilinin ve hamileri olan İran ve Rusya’nın katliamlarından kaçarak Türkiye’ye ve başka ülkelere sığındıklarını bilir. Kaldı ki Esed rejimi PKK’nın etkin olduğu bölgede zaten söz sahibi değil. Dolayısıyla bu bölgeye geri dönüşlerin gerçekleşip gerçekleşmemesinin Esed rejimiyle bir alakası yok.

Daha yeni Dera’da yaşananlar bu rejimin sözünün ne ifade ettiğini açık biçimde ortaya koymuşken, İdlib’de sürdürülen bombardımanlar neticesinde her gün yeni katliamlar yaşanırken Esed rejiminde geri dönüşler için garanti almak fikri de çok akıllıca doğrusu!

Bu zevat bir türlü Suriye’de yaşananları idrak edemiyor. Esed rejimi sürdüğü müddetçe bu insanların oraya gitmeyeceği, gidemeyeceği gerçeğini kabullenemiyor. Zaten Esed rejiminin de durumdan memnun olup, uyduruk ‘dönün’ çağrılarına rağmen aslında hiç kimsenin dönmesine razı olmayacağını, şu haliyle ülkeyi yönetmeyi tercih edeceğini, mümkün olduğu kadar Sünnilerden arındırılmış bir ülke arzu ettiğini anlamak istemiyor. 

Rejimin ve destekçilerinin başlatma sinyalleri verdikleri kapsamlı saldırılarla İdlib bölgesinde sıkışmış yüz binlerce kişinin daha evlerini, çadırlarını terk edip Türkiye’ye sığınmak durumunda kalabileceği tehlikesinin konuşulduğu bir vasatta yıllardır bu ülkede yaşayan Suriyelileri geri gönderme planları yapmanın abesle iştigal olduğunu görmemek gerçekten de ne büyük körlük!

Her ne kadar şu aşamada biraz mahcup bir dille seslendirdiği katil rejimle işbirliği planını ilerleyen günlerde Öztürk’ün daha ‘cesur’ ve atak biçimde dillendirmesi şaşırtıcı olmayacak. Herhalde Hasan Öztürk’e bu cin fikirlerini Ulusal Kanal’da ya da Aydınlık gazetesinde daha etraflıca sunma imkanı da yakında sunacaklardır!

Yorum Analiz Haberleri

Devrim ile derinleşen kardeşlik: Suriye & Türkiye
Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...