Suriyeli muhalif komutan: “Şayet İsrail depoyu vurmasaydı elimize çok sayıda uçaksavar geçecekti. Uçaksavarların elimize geçmesi, Esed rejimine büyük darbe demektir. Tel Aviv bunun için ülkemize saldırdı!”
İslami Kurtuluş Cephesi'ne bağlı İslam Sancağı (Liva el İslam) Tugayı komutanlarından Zahran el-Luş, “Kusayr'da ilk defa Suriyeli direnişçilerle saha savaşına giren Hizbullah militanları neye uğradıklarını şaşırdı. Askerlerimizin, ölümden korkan İsrail askerlerine benzemediğini gördüler. Ummadıkları oranda kayıplar verdiler.” dedi.
Suriye’deki gelişmeleri AA'ya değerlendiren değerlendiren Luş, sadece Esed güçlerine karşı savaşmadıklarını, Rusya ve İran'ın ülkelerine müdahale ettiğini belirterek, "İran ve Rusya, bizzat kendileri ülkemize müdahale ediyor. Suriye’de sivil yerleşim birimlerini bombalayan, kadınlarımızı ve çocuklarımızı öldüren, İran ile inanç bağı olan Hizbullah, baltayı taşa vurdu. Kusayr'da ilk defa Suriyeli direnişçilerle saha savaşına giren Hizbullah militanları neye uğradıklarını şaşırdı. Askerlerimizin, ölümden korkan İsrail askerlerine benzemediğini gördüler. Ummadıkları oranda kayıplar verdiler.” diye konuştu.
Devrim Muhafızlarının da Esed ordusuna yardım ettiğini vurgulayan Luş, "Başkent Şam’da onlarca İran Devrim Muhafızını ve Hizbullah militanını yakaladım. Üzerlerinden katliamlarda kullanılmak üzere hazırlanmış büyük bıçaklar çıktı. Bu güçler ayrıca keskin nişancı atışıyla sokaktan geçen sivilleri öldürüyor” ifadesini kullandı.
İsrail'in Suriye'ye Saldırısı
İsrail'in Suriye'ye stratejik silah deposunun muhaliflerin eline geçmemesi için saldırdığını savunan Luş, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Şayet İsrail depoyu vurmasaydı elimize çok sayıda uçaksavar geçecekti. Uçaksavarların elimize geçmesi, Esed rejimine büyük darbe demekti. Tel Aviv bunun için ülkemize saldırdı. İsrail’in kuzey güvenliğini Esed rejimi sağlıyor. Tel Aviv yönetimi, neden 50 yıllık dostunu terk edip yerine İslami bir yönetimin kurulmasını istesin? Esed yönetimi iktidara geldiğinden bu yana Filistin meselesini kullanarak hem kendi vatandaşlarını hem de Filistinlileri baskı altında tutmuştur. Biz Suriye ile Filistin arasında bir fark görmüyoruz. Şam’ın kurtuluşu Kudüs’ün kurtuluşunun ilk adımıdır. Esed yönetimiyle İsrail arasında da bir fark görmüyoruz. Her ikisi de bölgeye yabancıdır ve işgalci gücüdür.”
Savaş Suçlularını Yargılıyoruz
Suriyeli muhaliflerin savaş suçları işlediğine dair iddialara değinen Luş, “Esed yönetimi ve yandaşı Hizbullah, sistematik biçimde sivilleri hedef alıyor, on binlerce insanı dünyanın gözü önünde katlediliyor, sağ kalanlara tecavüz ve işkence ediyor. Bunlara tepki gösteren bazı bilinçsiz kişiler, fevri davranabiliyor. Biz İslam hukukuna aykırı bu gibi davranışları engellemeye çalışıyor ve bu tip istisnai hareketleri yapanları yargılıyoruz. İslam adalettir. Biz canımız ne kadar çok yanarsa yansın düşmanımıza benzeyemeyiz. Ama hatırlatalım ki bu gibi fiiller asla bir siyaset olarak belirlenmemiştir. Bunlar akrabalarını, arkadaşlarını hunharca cinayetlere kurban vermiş insanların tepkileridir" şeklinde konuştu.
Zahran el-Luş, Suriye İslami Kurtuluş Cephesi'nin "kurtarılmış bölgeler"de 5 ayrı merkez açtığını, belediyecilik hizmeti vermeye çalıştığını "İkra Okulları " adlı 30 okul açtığını kaydetti.
Selefi silahlı grupların çatı yapılanması Suriye İslami Kurtuluş Cephesi, Sukuru'ş Şam lideri Ebu İsa'nın önderliğinde kuruldu. Cephe, Sukuru'ş Şam Tugayı (İdlib-Hama), İslam Sancağı Tugayı, (Kusayr-Şam), Ensaru İslam Topluluğu (Şam), el-Faruk Tugayı (Humus), Amr Bin el-As Tugayı (Halep), Davud Tugayı, el-Fetih Tugayı, el-Furkan Tugayı ve el-Nasr Tugayı'ndan oluşuyor.
Bülent Şahin Erdeğer / AA