HAKSÖZ-HABER
Özgür-Der’in tertib ettiği 2013-2014 aylık paneller serisinin yedincisi olan programın tebliğcileri Abdulkadir Şen, Murat Ayar ve Mehmet Alagöz idi.
Mehmet Alagöz’ün giriş konuşmasıyla panelin birinci kısmı başladı.
Mehmet Alagöz’ün sunumundan notlar:
-“el-Kaide, Şehid Abdullâh Azzam’ın teorik olarak öncülük yaptığı, geçmişte Usame bin Ladin’in, şu anda da Eymen ez-Zevahiri’nin liderliğini yaptığı bir hareket ismi.”
-Muhtelif hukukî kaynaklarda “el-Kaide’nin amacı olarak şu söyleniyor: Batılı güçleri İslâm topraklarından kovmak ve Batı’nın güdümündeki kukla yönetimleri devirip İslâm ülkeleri arasındaki sınırları kaldırarak tüm müslümanları tek bir çatı altında toplamak.”
Alagöz, giriş konuşmasını yaptıktan sonra hemen akabinde sözü Abdulkadir Şen’e devretti.
Abdulkadir Şen’in sunumundan notlar:
-“el- Kaide bir sosyolojidir, vakadır, olgudur.”
-“Genelde savaş, İslâm ıstılâhında İslâmî mesaj ile halklar arasındaki engellerin kaldırılması ve zararlı tümörlerin kaldırılması operasyonudur.”
-“Dünyanın neresinde olursa olsun toprakları işgal edilen yaşam biçimleri tehdit edilen insanlar bir tür tepki verirler. Bu tepki yer yer şiddet içerir. Bu şiddeti içermesi için onların Müslüman olması da gerekmez.”
-el-Kaide’nin sahip olduğu “küresel cihad” düşüncesi müslümanların bütününün geçirdiği tecrübelerin analiz edilmesi neticesinde yeni bir yöntem olarak meydana geldi.
-“el-Kaide ile ABD ilk defa Somali’de karşı karşıya geliyor.”
-“1998 yılında el-Kaide resmî olarak kuruluyor.”
Şen’in sunumunun ardından sözü Murat Ayar devraldı.
Murat Ayar’ın sunumundan notlar:
-“el-Kaide’yi ortaya çıkaran temel iki şey vardı: Birincisi Sovyetlerin Afganistan’ı işgali, ikincisi de Amerika’nın Afganistan’ı işgali. El – Kaide İhvan’ül Müslimin, Cemaat-i İslami, Hizb’ut Tahrir dahil İslami cemaatlerin başarısız olduğunu bu cemaatlerin kendilerini Ümmetin asli liderliği olarak sunmada cesur davranamadıklarını belirterek daha kuruluş aşamasında “İslam’ın topraklarını ve onurunu savunan mücahitlerin Ümmetin asli lideri olduğu” tezini ileri sürmüşlerdir. Bu iddia El Kaide’nin geleceğini ve faaliyet gösterdiği yerlerde nasıl bir tutum alacağına dair önemli bir işarettir.
-el-Kaide yola çıkarken açık bir strateji ile asıl düşman olarak yerel güçleri değil, küresel güçler olan Amerika ve Siyonist İsrail’i gösteriyor.
-11 Eylül eylemi Amerika’ya evinde ulaşılabilir olduğunu göstermesi açısından önemli bir eylem olsa da eylemin hedefi ve yöntemi İslam açısından oldukça tartışmalıdır. El Kaide her ne kadar hedef aldığı İkiz kulelerdeki halkın “harbi” olduğunu belirtse de uçakta iradesi ellerinden alınan yolcular da dahil olmak üzere meydana gelen ölümlerin ciddi olarak tartışılması, izah edilmesi gerekmektedir.
-el-Kaide’nin eylemlerinin tartışılması, üzerinden düşünülmesi gerekiyor. Irak’ta, Pakistan’da, Cezayir’de ortaya konan pratiklerle ilgili ciddi bir özeleştiri yapılması gerekiyor. Bunlar konuşulmadığında ortaya Suriye’de ki gibi fitneler çıkabiliyor. El Kaide’nin Irak İslam Devleti’nin Irak’taki akıl almaz uygulamalarla ilgili Ensarul İslam’ın defalarca gönderdiği mektupları dikkate almaması bugün Suriye’de İŞİD’in bu uygulamalarına zemin hazırlamıştır.
-Oldukça geç kalınmış olmasına karşın 22 Ocak 2014’te Eymen ez -Zevahiri’nin İŞİD tartışmaları ile ilgili yaptığı açıklama İslami, insani, fıtri bir çağrıdır ve önemlidir.
-İŞİD tartışması el-Kaide açısında sadece Suriye’de bir ayrışmaya işaret etmiyor. İŞİD, el-Kaide’nin aktif olduğu tüm bölgelerde Kaide için ciddi bir yarılmayı işaret ediyor.
Murat Ayar konuşmasını “Biz Müslümanız. Düşmanlarımızın bile bizden emin olması gerekiyor. Adalet ve eminlik Allah’ı birleyen Muvahhid bir Müslümanın temel vasfıdır. Düşmanımız ile savaşırken eğer Esadlaşıyorsak, Sisi’ye dönüşüyorsak, düşmanımız gibi oluyorsak yok olsak, Allah canımızı alsın daha iyi.”
Ayar’ın da konuşmasının ardından panelin ikinci kısmına geçildi. İkinci kısımda Abdulkadir Şen ve Murat Ayar tekrar söz aldılar ve panel katılımcılarından gelen soruları da yanıtladılar. Mehmet Alagöz’ün giriş konuşmasından sonra sözü Abdulkadir Şen devraldı.
Abdulkadir Şen’in sunumundan notlar:
-“el-Kaide’yi, İhvan-ı Müslimin’den, Cemaat-i Müslimin’den ve dünyanın diğer yerlerindeki dâvet hareketlerinden mutlak anlamda ayırmamız mümkün değildir.”
- “el-Kaide’yi ‘2006 yılından önce’ ve ‘2006 yılından sonra’ diye ikiye ayırabiliriz. 2006’dan sonra el-Kaide çeşitli tashihler ve özeleştiriler yaptı.”
-“el-Kaide kendi söylemlerinin dünyanın değişik yerlerinde olumsuz etkilere de sebep olduğunu 2006’dan sonra fark etti.”
- “Küresel cihad dediğimiz aslen el-Kaide’den daha geniş bir şeydir, bir sosyolojidir. el-Kaide o sosyolojinin örgütlenmiş hâlidir ve dinamosudur.”
-“el-Kaide Irak tecrübesiyle kendi yetiştirmediği kadrolarla bir araya geldiğinde nasıl büyük bir zarara yol açabileceğini gördü.”
Panel sorulara verilen cevaplarla son buldu.