Kim bilir; belki de gerçekten Guantanamo’nun intikamını almak için böyle yaptı..
Sanmıyorum ama, böyle de olabilir..
Ya da o öyle sanarken birileri bu işi kendi çıkarları için kullanmış olamaz mı?
28 Şubat günleri ile, hemen her konferans çıkışında birileri gelir, Çeçenistan'a, Filistin'e gitmek için yardım isterdi. Kimi şehid olmak istiyordu, kimi zalimlere karşı savaşmak.. Yaşamaktan bıkmıştı..
Sokakta bu türden bir sürü insan var.
Kimi istihbarat görevlisidir, kimi saf, heyecanlı gençler.
Bunları avlayacak internet siteleri, özel buluşma noktaları da vardır.. Her grubtan insanı izleyip, onları kullanan profesyoneller için bu tip kişileri bulmak zor değil.
Karı-kız, uyuşturucu işinde de aynı yöntem uygulanır..
Al, kullan, at!
Kimi kime karşı kullanmak istiyorsanız, bu hiç de zor bir şey değil..
Bu ülkede generaller bile hakimleri yola getirmek için lojmanlarına bomba attırıyorsa, her şey olabilir..
Yakalanan kişilerin kimler olduğu ortaya çıktı. Yine yoksul, işsiz-güçsüz insanlar.
Herkes bu işe bir kılıf giydirmeye çalışıyor şimdi.
Kimine göre bu olay Gaziantep'in bir misillemesi.
Kimine göre Guantanamo'dan daha birkaç ay önce çıkan birinin intikamı..
Kimine göre El Kaide işi.
Kimine göre Hizbullah..
Düşünebiliyor musunuz, Hizbullah dedikleriniz, Lübnan'la bağlantılı ise Şii, değilse Sünni, El Kaide dediğiniz, Laden'le bağlantılı ise o Selefi/Vehhabi. Laden'den önceki ise Radikal Sünni bir hareket..
El Kaide aslında temel itibarı ile bir örgüt değil.. El Kaide, Ofis/Büro/Yazıhane demek. Peki neyin yazıhanesi.. Afgan cihadı devam ederken, Müslümanlara yardım götüren yabancıların Afganistan'a girişlerinde Peşaver sınırındaki buluşma noktaları.. Buradan rehber alıyorlar. Yardımlar bu bürodan koordine ediliyor. Gelenler-gidenler burada buluşuyor. Haberleşme, posta, telefon, faks, vize işlemleri, otel ve diğer ulaşım işleri bu gönüllülerden oluşan büro tarafından koordine ediliyordu.. Hatta BM ve UNHCR, Pakistanlı yetkililer de bu bürodan bilgi alıyor ve işbirliği yapıyorlardı..
El Kaide denilen yer böyle bir yerdi. Yani insanî yardım faaliyetlerinin koordine edildiği bir informasyon merkezi.
Taki Üsame bin Laden gelene kadar. Laden gelip, buraya maddi yardımda bulunup bu büro tefriş edilince Üsama bin Laden'in büro üzerinde etkinliği de arttı.
Laden o zaman Suudi Arabistan ve körfez ülkelerinden topladığı zekatları Afganistan'a getirip, ya da nakip olarak dağıtıyor, ya da gıda ilaç temin ederek mücahidlere ulaştırıyor, savaşta ölenler için oluşturulan yetim kamplarında eğitim faaliyetleri ve sağlık hizmetleri için de Pakistan sınırında var olan ve adına talebe yurdu ve eğitim kurumları dolayısı ile Taleban (Talebe yurdu) denilen merkezlere kaynak sağlıyordu..
Savaşın en sıcak noktasında mücahidlerin hava saldırıları ve tank saldırılarına karşı kısa menzilli füzelere ihtiyaç duymaları sonucu, Laden topladığı bu paraları Amerika'ya götürerek, Rusya'ya karşı savaşta kullanılmak üzere Baba Bush aracılığı ile Stringer füzeleri aldı.. Bu silahların parasını da Suudi Arabistan ve Körfezden toplanan zekat paraları ile ödedi..
Erdoğan'ın kefil olduğu Suudi İşadamı El Kadı'nın, daha sonra “terör örgütü lideri” ilan edilen Laden'le para ilişkisi de, Afganistan'a insanî yardım için verilen zekat çekleri ile ilgili.
Laden'in baba Bush’a verdiği çekler, daha sonra terör örgütüne yardım ve yataklığa dönüştürüldü.. Oysa bu soğuk savaş döneminde bir tür ticaret ve hatta iş ortaklığı, stratejik ortaklık şeklinde gerçekleşmişti..
Amerika, diğer mücahid liderleri tasfiye edene kadar ve Taliban Kabile girene kadar Laden’e ses çıkartmadı. Ardından da Ladeni ve Talibanı bahane edip ülkeyi işgal etti ve bu kişi ve örgütü terörist ilan etti..
Stringer füzeleri mücahidlerin elinde Rusları bitirmeye yetti. Arkasından bu füzeler iç çatışmada Taliban'a üstünlük sağladı. Ayrıca Taliban'a ciddi istihbarat desteği da sağlandı. O zaman Pakistan da, ABD'de Laden'e ses çıkartmıyor, arkasında duruyordu.
Laden El Kaide'ye, yani Peşaver'deki informasyon bürosuna hakim olup, bilgiler bilgisayara da yüklenince, ABD Kabil üzerinden bölgeye gelip giden herkesin bilgisine ulaştı..
Bunlardan saf ve heyecanlı tipleri birtakım özel kişiler üzerinden giderek kullanabiliyor..
Düşünebiliyor musunuz, işin içinde Hizbullah, El Kaide var. Yarın yerli birileri daha işe dahil edilebilir.. Ergenekon bu işin içinde yoksa bile, dinci tehlike için ulusalcı kanat bu olayı kullanmaya kalkabilir.. Üstelik bunlar sabıkalı. İşsiz..
Bugün kendini El Kaide'ye nisbet eden bir sürü örgüt var.. Kuşkusuz merkezde de birileri var. Ama eylemlere bakarak kimin kim olduğunu anlamak, sokaktaki insan için çok kolay ve mümkün değil..
“Amerika'ya saldırıyoruz” diye, kapıda bekleyen polise ateş açıyorlar..
Bu işi kim becerdi bilmiyorum, ama burada anlaşılmayan birçok nokta var.
ABD'nin böyle bir zamanda en çok ihtiyaç duyduğu şey, İran'ı ve Suriye'yi köşeye sıkıştıracak bir gelişme.. Zaten olaydan hemen sonra saldırıyı gerçekleştiren kişilerin üzerinde Suriye pasaportu bulunduğu iddiası da bundan kaynaklanıyor..
Bu iş Türkiye'yi gerdi. ABD'ye yönelik yeni bir saldırı havasının doğmasına sebeb oldu, ama ABD'nin zararı hemen hemen yok gibi bir şey..
Tam da Ahmedi Nejat’ın, ABD'nin İran'a saldırması halinde, İran'ın ABD'nin tüm dünyadaki askeri ve diplomatik merkezlerini hedef alacaklarını açıklamasından sonra böyle bir saldırının gerçekleşmesi oldukça düşündürücü.. Neyse ki; Amerika Genelkurmayı'nın, böyle bir saldırının ABD için bir felakete dönüşebileceği, dünya ve bölge barışı açısından da tehklikeli bir maceraya dönüşeceği yönündeki uyarıları işe yarıyor olmalı ki; 2 senedir her an beklenen bu saldırı erteleniyor..
Bu arada birkaç son dakika gelişmesini not edeyim: “Ankara Altındağ'da bir banka şubesine gelen kimliği belirsiz bir kişi, üzerinde bomba olduğunu söyleyerek banka müdürünü rehin aldı.” Bir başka haber: “Musul'da Türk konvoyuna saldırı. Hayatını kaybedenler var.” Bu arada, Ağrı Dağı'nda kaçırılan 3 Alman dağcı haberini hatırlayın. PKK kaçırılan dağcıların verilmeyeceğinde ısrarlı... Bu arada Erdoğan'ın “gidip gitmeyeceği” tartışılan Irak ziyareti gerçekleşti. Ziyaret öncesi PKK'dan Irak yönetimine ve Barzani'ye uyarı geldi..” Bunlar sıradan olaylar değil. Hürriyet, PKK ile El Kaide'yi ilişkilendirmeye çalışıyor.. Bu iddiayı ortaya atanların bir yönlendirme çabası içinde oldukları çok açık.. Henüz net olarak anlaşılmayan bir oyun oynanıyor..
Bana sorarsanız olaylar tırmanmaya devam edecek..
Bakalım bu işin arkasından kim çıkacak ve sıradaki olay ne?
Selam ve dua ile..
VAKİT