Büyük hatıralarla dolu renkli tarihi ve görkemi ile Şam’ı ziyaret edenleri büyüleyen Emevi Camii’nin eski imamı ve Suriye muhalefetinin lideri Muaz el-Hatip’le görüşen herkes çok olumlu izlenimler anlatıyordu. İstanbul’da dün birkaç gazeteciyle kendisini iki saat dinledikten sonra bizlerde bıraktığı izlenim de çok etkileyiciydi.
Suriye’nin tüm renklerini oluşturan Sünni, Alevi, Arap, Türk, Hıristiyan, Kürt, laik, Dürzi grupların her birinden devrime inanan insanların çatısı altında toplandığı Suriye Muhalefeti ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu’nun başında bulunan Muaz el-Hatip, gösteriş ve şovdan uzak, olduğu gibi davranan, tevazusuyla insanı etkileyen biri. Baas’ın elinden canını kurtardıktan sonra ilk kez gittiği Halep’le ilgili izlenimlerini anlatırken gözleri sık sık yaşaracak kadar duygusal. Taşıdığı sorumluluk nedeniyle iç ve dış dengeleri değerlendirirken de o kadar rasyonel.
Ülkesinde yaşanan onca acıya ve her an karşısına çıkması muhtemel bir muhaberat tuzağına rağmen elinden bırakmadığı tesbihi ve esprileriyle tevekkül sahibi bir mümini hatırlatıyor. Geçen hafta ziyaret ettiği Membiş, o ayrıldıktan 10 dakika sonra Baas’ın Scudlarına hedef olmuş. Petrol mühendisliği ve uluslararası ilişkiler eğitiminin yanı sıra yabancılarla rahat iletişim kuracak düzeydeki İngilizcesi ile normal bir cami hocasından oldukça farklı.
Merhametten çok, soğuk güç ve çıkar dengelerinin egemen olduğu dünya siyaset arenasında gördüğü manzara karşısında kırgın ve şaşkın. Her gittiği toplantıda azınlıkların durumu, kimyasal silahlar ve teröristlerle ilgili sorulara muhatap olmaktan bıktığını söylüyor: “Dökülen kanla değil, muhalefetin sakalının boyuyla ilgililer. Baas rejiminin, Suriye içinde ve Lübnan işgali sırasında azınlıkları nasıl mahvettiğini görmezden gelip, sanki biz canavarmışız gibi bu konuda endişelerini dile getiriyorlar. Ne Hıristiyan’la ne de Alevi’yle hiçbir sorunumuz olamaz. Hıristiyan gençlere hitaben “Bizimle kal” başlıklı makale yazdım.”
Etnik ve mezhepsel açıdan çok renkli Suriye’ye “Allah’ın bahçesi” diye baktıklarını, asla bunu tek renge indirme peşinde olmadıklarını söyleyen Hatip, Suriyelilerin asırlara dayanan bir arada yaşama kültürünü hatırlattıktan sonra coğrafî konumu, zihin ve sosyal yapısı itibarıyla Suriye’nin Afganistan olmayacağını vurguluyor. Azınlıkları birbirine karşı kullanma ve sindirme siyasetinin Baas’ın oyunu olduğunu hatırlatan Hatip, sivil ve barışçı havada başlayan devrimi, ölçüsüz şiddet kullanarak rejimin silaha ittiğini söylüyor.
Devrimin ikinci yıldönümü yaklaşırken Suriye’ye bakan herkesin gördüğü tablo, muhalefetin rejimi askerî olarak yenemediği; rejimin de ülkeyi kontrol edemediği bir denge. Hatip’e göre Rusya ve İran’ın desteğiyle Esed, Grozni’de veya yeşil devrime karşı Tahran’da olduğu devrimi bitirebileceği düşüncesini taşıyor.
Hatip’e göre, Tahran, Suriye’ye mezhepsel ve stratejik açıdan bakıyor ve Esed’i korumak için sonuna kadar her şeyi yapmaya hazır. Baas’ın devrimi bitirebileceği düşüncesiyle zaman kazanmaya çalıştığını söylediği Rusya ise “Esed sonrası kimse ülkeyi yönetemez” görüşünde. Hatip’in Rus muhataplarına dediği şu: “Bu kaygı, rejimin insanları katletmesine izin vermeyi gerektirmez. İyi bir şey yapın ve katkıda bulunun.”
Bir kulağı sürekli Rakka, Halep, Lazkiye veya Humus’taki cepheden gelen haberlerde olsa da çatışmadan rant sağlayan bir siyasetçiden çok, onur ve barış arayan bir insan olan Muaz el-Hatip, dökülen kandan, düşürülen uçaktan, vurulan tanktan mutlu değil: “Ölen herkes için üzgünüm. Bunlar bizim insanımız. Bedelini bizim ödediğimiz uçak, Esed’in cebinden alınmış değil.”
ABD ve Batı’nın sürekli aşırı grupları gündeme getirerek muhaliflere destek vermemesine duyduğu tepkiyle Roma’daki Suriye Dostları toplantısını boykot etmeyi düşünen Hatip şöyle diyor: “Ateş kontrol altında olduğu sürece başlarını ağrıtmak istemiyorlar. Kritik silahları muhalefete vermeme konusunda uluslararası bir uzlaşma olduğu açık. Ama Suriye’ye her türlü silah akıyor. Bu, tam da Bosna’daki gibi bir durum. Ambargo sadece mazluma. Madem bize silah vermiyorlar, o zaman gözleri önünde Baas’a silah sevkiyatını durdursunlar.”
Muaz el-Hatip’in; Nusayri devleti ihtimali, Kürtler ve PYD ile muhalefet saflarındaki radikal unsurlara bakışı ise bir sonraki yazıya.
ZAMAN