Anayasa tartışmalarının son dönemde iyice gündeme geldiği Mısır'da, El Ezher Üniversitesi tarafından yetmişli yıllarda hazırlanmış olan alternatif anayasa, (El Ezher Vesikası) Mısır siyasi hareketleri tarafından, örnek olarak kabul edildi.
El Ezher Üniversitesi’nde yapılan toplantıya, Mısır Cumhurbaşkanlığı için aday olmaları beklenen Muhammed el Baradey, Amr Musa, Selim el Avva, Yarın Partisi’nin kurucusu Eymen Nur’un yanı sıra Müslüman Kardeşler temsilcileri katıldı.
El Ezher şeyhi Ahmed el Tayyib yapmış olduğu açıklamada: "Halkın istekleri doğrultusunda devlet milli, anayasa ve demokratik bir devlet olarak kabul edilmektedir. Ülke yönetimini her hangi bir grubun elinde bulundurması bu vesika tarafından engellenmektedir. Yeni anayasada önemli olan halkın iradesi olacaktır.’ dedi.
Mısır Cumhurbaşkanlığına aday olması beklenen Selim el Avva toplantıdan sonra yaptığı basın açıklamasında; "El Ezher Vesikasının bütün katılımcılar tarafından Mısır’da yeni hazırlanacak olan anayasaya konusunda ülkedeki siyasi hareketlerin arasındaki anlaşmazlıkları gidermek için bir yol gösterici olarak kabul etmiştir." dedi.
Amr Musa ise: "Bu vesikanın prensiplerini kabul ettik. Bu vesika yeni anayasanın hazırlanmasında ve ülkede yaşanan siyasi anlaşmazlıklarda mürşid olarak kabul edilmiştir. Vesikadaki prensipler Mısır’ın yeni anayasasını oluşturan bütünün parçalarından birisi olacak." dedi.
Yarın Partisi kurucusu Eymen Nur El Ezher’in 92 yıl sonra tekrar Mısır siyasi hayatına döndüğünü hatırlatarak El Ezher Vesikasının son derece modern bir taslak olduğunu söyledi. Nur sözlerine şöyle devam etti: "Vesika Mısır halkı ve siyasi güçlerini birleştirmiştir. Ben daha önce Yarın Partisi’nde vesikayı kabul ettiğimi söylemiştim. Bu gün bu konudaki sözlerimi tekrarladım."
El Ezher’in hazırladığı anayasa tasarısı
İslami otorite olarak kabul edilen El Ezher ulemasının, ileriki dönemde halkı Müslüman ülkelerin İslami bir anayasaya ihtiyaç duyabilecekleri öngörüsünden hareketle, 1978 yılında bir 'İslami anayasa taslağı' hazırladığı ortaya çıktı.
Bu anayasa taslağı hem İslami teşriyi kaynak alması ve hem de El Ezher gibi muteber bir dini otorite tarafından, ulemanın ulema olduğu dönemde hazırlanmış olması itibariyle önem arz etmektedir.
1977 yılı Ekim ayında Kahire'de toplanan İslami Araştırmalar Kurulu tarafından tavsiye edilen, 'İslami anayasa taslağı' hazırlanması konusundaki öneride; 'Bu anayasanın hazırlanmasında bütün mezhepler tarafından üzerinde ittifak edilen prensipler mümkün mertebe dikkate alınmalıdır.' Denilmekteydi.
1978 yılı ocak ayında, zamanın El Ezher şeyhi Prof. Dr. Abdulhalim Mahmud tarafından çıkarılan 11 nolu kararla anayasa komisyonu oluşturuldu. Komisyon üyeleri, İslami Araştırmalar Kurulu üyesi, İslam fıkhı ve anayasa profesörlerinden oluşmaktaydı.
Komisyon tarafından hazırlanan İslami anayasa 9 bölümden oluşuyor. Birinci bölüm: İslam ümmeti (4 madde). İkinci bölüm: İslam toplumunun temelleri (13 madde). Üçüncü bölüm: İslam ekonomisi (10 madde). Dördüncü bölüm: Kişi hak ve özgürlükleri (16 madde). Beşinci bölüm: İmam (17 madde). Altıncı bölüm: Yargı (23 madde). Yedinci bölüm: Şura, kontrol ve kanun koyma (2 madde). Sekizinci bölüm: Hükümet (2 madde). Dokuzuncu bölüm: Genel ve geçici hükümler (7 madde)
El Ezher anayasa taslağının İslam toplumunun temelleri bölümünde, yönetimin halkı koruma ve kollama sorumluğundan bahsediliyor. Devletin koruması ve muhafaza altına alması gereken 5 temel üzerinden duruluyor. Bu değerler: Din, akıl, can, mal ve namus olarak sıralanmış durumda.
İslam ümmeti bölümünde ise, halkın imamı (Devlet başkanı) ve diğer yöneticileri kontrol altında tutması ve İslam kanunları çerçevesinde hesap vermelerini sağlamasının gerektiği kaydediliyor.
İkinci bölümün maddelerinden birisinde; 'Gayenin meşru olması yeterli değildir, o gayeye ulaşmak için uygulanan vesilenin de İslam kanunlarına uygun olması gereklidir.' Denilmektedir.
Bu prensipten hareketle, 'Gaye vesileyi meşru kılar.' Söyleminin İslami olmadığı anlaşılmaktadır. Öyleyse yüksek hedeflere ulaşmak ancak meşru yollarla mümkün olmaktır. Söz gelimi ülkenin gündemini değiştirmek ve iç politika tartışmalarını başka mecralara çekmek için uygulanan insanlık dışı sufli yöntemleri İslam dini prensipleriyle bağdaşmamaktadır.
Kişi hak ve özgürlükleri bölümünde; 'Adalet ve eşitlik yönetimin temelidir.' ilkesi esas alınmış. Yine aynı bölümün 29. maddesinde: 'Dini ve fikri özgürlükler çerçevesinde konuşmak, yazmak, dernek ve sendikalar kurmak ve bu tür kuruluşlara üye olmak, İslam şeriatine göre temel haklardandır.' Deniliyor.
Kişi hak ve özgürlükleri bölümden bazı maddeler:
Madde 30: İskan ve iletişim özel hayata girdiğinden bu konularca tecessüs yapılması yasaktır. Bu tür casusluk faaliyetleri ancak yargı kararından sonra yapılabilir.
Madde 31: Ülke içi ve dışı sefer ve intikal hakkı meşrudur. Vatandaşların ülke dışına çıkmaları ancak gerekçeleri açıklanan yargı kararıyla engellenebilir. Vatandaşlar sürgüne de gönderilmezler.
Madde 32: Tehlikeli siyasi mültecilerin ve normal suçlardan hüküm giymiş olanların ülkelerine teslimi, vatandaşı bulundukları ülkelerle yapılacak anlaşmalar mucibince gerçekleştirilir.
Madde 33: İşkence suçtur. Suç işleyenlerin cezaları hayatta kaldıkları sürece düşmez. Suçu işleyen, suça ortak olan veya suçu susarak ikrar edenler cezalandırılır.
Madde 34: İşkence yapıldığını bilip te gerekli mercilere bildirmeyen görevli cezalandırılır.
Madde 41: Basın - yayın hakkı meşrudur. Basın İslam kanunları mucibince özgürdür.
Beşinci bölüm olan 'İmam' Devlet başkanı ile ilgili bölüm devlet başkanın seçim ve görevden alınması gibi uygulamaları içeriyor.
Madde 44: Her devletin bir imamı (Başkanı) vardır. Görüş ayrılığına düşülmesi durumunda bile imama itaat gereklidir.
45. Madde ise, bir önceki maddenin çerçevesini belirtiyor. Şöyle ki; 'Allah'a isyanda kula itaat yoktur, İslam'a aykırı kararında devlet başkanına itaat edilmez.'
Bu bölüm ile ilgili maddelerden bazıları:
Madde 46: İmama biat, yargı kontrolünde yapılır. (Seçimleri yargı takip ve kontrol eder) Biat çoğunluğun oylarıyla gerçekleştirilir.
Madde 47: Devlet başkanı adayı olmanın şartları: İslam, erkek, buluğ, akıl, suç işlememiş olmak ve İslam hükümlerini bilmek.
Madde 50: Seçmenler, kanunun belirlediği çerçevede devlet başkanın görevine son verebilirler.
Madde 51: Devlet başkanı mahkeme kararlarına uymakla yükümlüdür. Duruşmalara vekilini de gönderebilir.
Madde 53: Devlet başkanının devletin malından her hangi birini satın alması veya kiralaması yasaktır. Kendi emlakını da devlet için kiralayamaz.
Madde 54: Devlet başkanına verilen hediyeler beyt el mala aktarılır.
Altıncı bölüm olan yargı bölümünde ise, kanun önünde herkesin eşit olduğu, hiç bir grup veya kişinin mahkeme önünde temyiz edilemeyeceği belirtiliyor.
Madde 63: Özel mahkeme kurulamaz veya şahıs normal yargılanma hakkından mahrum bırakılamaz.
Madde 64: Yargıçın devlet başkanı aleyhindeki iddiaları dinlemesi engellenemez.
Madde 67: Yargının bağımsızlığını sağlamak devletin görevidir. Yargının bağımsızlığına engel olmak cürüm (suç) teşkil eder.
Hükümet ile ilgili sekizinci bölümde ise hükümet ve bakanlarla ilgili maddeleri içermektedir.
Madde 86: Bakanların tayin şartları, görev esnasında yapmaları yasak olan uygulamaları ve yargılanma şekillerini ilgili kanunlar belirler.
Abdullah Aydoğan Kalabalık - Dünya Bülteni