el-Beşir’i tutuklatma kararı

Ahmet Varol

Önce Uluslar arası Ceza Mahkemesi hakkında özet bilgi verelim. Kısa adı ICC (International Criminal Court) olan bu mahkeme, görünüşte savaş suçlarına karşı kurulmuş uluslar arası bir mahkemedir.

Kuruluşu 1 Temmuz 2002'de gerçekleşti. Faaliyetlerine 11 Mart 2003 tarihinde başladı. Merkezi Hollanda'nın Lahey şehrindedir. Malum olduğu üzere Lahey şehri de bu tür uluslar arası yargı organları ile tanınıyor. Lahey Adalet Divanı bu şehrin tüm dünyada tanınmasını sağladı. Uluslar arası Ceza Mahkemesi, BM Güvenlik Konseyi'nin çağrıları doğrultusunda ve onun yürüttüğü uluslar arası toplantılar neticesinde kurulmuştur.

Kuruluş aşamasında ABD'nin özel birtakım şartları vardı. En başta ABD yetkililerinin, kurulacak mahkemenin yargılamasının dışında tutulmasını yani Amerikalılara savaş suçları konusunda da dokunulmazlık hakkı tanınmasını istiyordu. Bu talebi görünüşte kabul edilmedi. Ama bugün mahkemenin izlediği politika gerçekte kabul edildiğini, sadece kamuoyuna açıklanan yazılı metinlere dâhil edilmediğini gösteriyor.

ABD yöneticilerinin insanlığa karşı işlenen suçlar, soykırım suçları ve genelde savaş suçları üzerinde durması istenen bir mahkemenin yargılama yetkisinin dışında tutulmasının istenmesi, onlara bu tür suçları işleme imkânının tanınması talebi anlamı taşır. Böyle bir talepte bulunma ihtiyacı duyulması ise Amerikan emperyalizminin savaş stratejisinin, "savaş suçları" işlememeyi gerektiren bir sınırlamayı kabul etmediğini ortaya koyar. Bugün zaten karşı karşıya olduğumuz durum ve ABD'nin işgal ettiği bölgelerde sergilenen manzaralar bu gerçeği düşünebilen, vakıayı görebilen herkesin gözünün önüne koyuyor.

Uluslar arası Ceza Mahkemesi Savcısı Luis Moreno Ocampo, Sudan Cumhurbaşkanı Ömer Hasan el-Beşir aleyhine, Darfur'da soykırım gerçekleştirdiği, savaş suçu işlediği ve insanlığa karşı suç işlediği gerekçesiyle dava açtı. Sonra bu davaya binaen mahkemeden el-Beşir'in tutuklanmasını talep eden karar çıkarttı. Ocampo, Sudan Cumhurbaşkanı el-Beşir'in Darfur'da en az 35 bin sivilin öldürülmesinden sorumlu olduğunu ileri sürüyor.

Uluslar arası Ceza Mahkemesi, Darfur bölgesinde sivil halka yönelik planlı saldırıları organize eden ve gerçekleştiren Cancevid gerillalarının Hartum yönetimi tarafından desteklendiği gerekçesiyle bu yönetimin cinayetlerden ve Darfur ahalisinin göçe zorlanmasından sorumlu olduğunu iddia ediyor.

Biz Darfur meselesi ve Cancevid gerillaları hakkında daha önce muhtelif yazılar yazmıştık. O sebeple burada konunun ayrıntısına girmeyeceğiz. Konuyla ilgili yazılarımızı Web sitemizde bulabilirsiniz. (www.vahdet.com.tr adresine girerek sırasıyla Dünya Gündemi ve Sudan linklerini tıklayın.) Biz söz konusu yazılarımızda da dile getirdiğimiz üzere Sudan yönetiminin Darfur meselesinde suçsuz ve temiz olduğu iddiasında değiliz. Fakat dikkat çekmek istediğimiz husus savaş suçlarıyla ilgilenmesi ve bu konuda uluslar arası çapta "adaleti (!)" icra etmesi üzere kurulan mahkemenin ikiyüzlülüğü ve çifte standartçılığıdır.

Sudan Cumhurbaşkanı el-Beşir, eski Liberya cumhurbaşkanı Charles Taylor ve Yeni Yugoslavya'nın eski cumhurbaşkanı Slobodan Miloseviç'ten sonra Uluslar arası Ceza Mahkemesi tarafından haklarında tutuklama kararı çıkarılan cumhurbaşkanı düzeyinde üçüncü devlet yetkilisi oluyor. Slobodan Miloseviç, Bosna - Hersek'teki katliamlarda Sırp milislere destek verdiği, Charles Taylor da Sierra Leone'deki iç karışıklık esnasında Birleşik Devrimci Cephe militanlarına silah sattığı ve yardımcı olduğu iddiasıyla yargılanmıştı.

Uluslar arası Ceza Mahkemesi'nin savaş suçlarına karşı bir yargı mekanizması olduğunu ispat edebilmesi için en başta ABD ve Siyonist işgal devletinin işlediği suçlar hakkında dava açmış olması gerekirdi. Afganistan'da işgalci ABD'nin savaş uçakları tarafından hedef alınan düğün konvoylarını sayma imkânımız yok. Irak'ta ölümün girmediği ev kalmadı. Guantanamo'da sergilenen vahşet Lahey'e de, savaş suçları yargılamasına da, Uluslar arası Ceza Mahkemesi'ne de meydan okumadır. Aynısını ABD'nin himayesi altındaki Siyonist işgal devleti altmış yıldan beri yapıyor. el-Beşir aleyhine tutuklatma kararı çıkarabilen mahkeme, eğer şimdiye kadar Olmert ve Bush hakkında aynı kararı çıkaramamışsa, iddia edildiği gibi savaş suçlarına karşı bir yargı organı değil sadece çağdaş emperyalizmin, üzerine "uluslar arası yargı organı" kılıfı geçirilmiş tasallut ve tahakküm mekanizmalarından biridir. Adaleti icra etmiyor, emperyalizmin "Yakala Joe" emrine itaat ediyor.

VAKİT