Ersin Çelik / Yeni Şafak
Yalnız, yorgun ve ‘beyni çürük’ bir arkadaşımız…
Dijital çağda yaşamanın anlamını artık kelimelerde arıyoruz. Bir kelime, bir kavram yetiyor toplumları hatta çağdaşlarımız olan herkesin halini anlatmaya. Türk Dil Kurumu’nun bu sene hayli popülerleşen “yılın kelimesi” oylamasını da merakla takip ettim. İki kavram arasında kalmıştım. Bir Byung-Chul Han okuru olarak en az 10 dakika düşündüm tabii. Tercihim ‘kalabalık yalnızlık’ oldu ancak ‘dijital yorgunluk’ kavramının seçilmesini de bekledim. Anketten ‘kalabalık yalnızlık’ çıktı. Demek ki yalnızlaştık ama henüz tam olarak yorulmadık demektir. Ya da yorulduk, hissetmiyoruz. Ellerimizde telefonlar, kafalarımız deve boynu gibi olduğumuz yere çöküp kalacağımız günler ise kapıda. Çünkü yalnızlık yorgunluğumuzu hızlandıracak. Şimdilik kötünün iyisi diyelim. En kötüsü ne, onu bilmiyoruz. Birazdan sizlere kötünün kötüsü bir olayı aktaracağım ama.
Aslında bu yazıyı, yani “yılın kelimesi” üzerine gözlemlerimi pazar günü yayımlayacaktım. Lakin çok değer verdiğim bir kardeşim başından geçenleri anlatınca erkene almak zorunda kaldım. İki gündür “Nasıl olur, bir kardeş, ablasına buna nasıl yapar?” diye kendi kendime sorup duruyorum. Bırakalım kardeşi, insan arkadaşına yapmaz. Hatta düşmanına da yapamaz. Çünkü, kalabalıklar içerisinde yalnızlığın dibini bulan bu kardeşimiz kendi başını da belaya sokmuş.
Daha fazla uzatmadan meseleyi, başına gelenleri o ablanın ağzından aktarıyorum: “19 Aralık Perşembe akşamı kardeşim tarafından Papara hesabıma 350 liralık bir para transferi gerçekleşti. Dekontu da WhatsApp'tan göndermiş. Ben o an meşgul olduğum için bakamadım. Arayıp, ‘Abla açıklamayı oku çok komik’ dedi. Hemen dekonta tıkladım. Açıklamada ‘PKK terör örgütüne kumanya desteği sağlamak için atılmıştır’ yazılıydı. Başımdan kaynar sular döküldü. TikTok’ta gördüğü şakanın çok komik olduğunu düşünmüş ve bana da yapmış. Gerçekten eğleniyordu. Bu arada hemen hesabıma girmeye çalıştım. Parayı geri gönderecektim. Ancak hesabım askıya alınmıştı. Müşteri temsilcisini aradım, ağlıyordum konuşurken. Telefondaki görevli sakin olmam için telkinlerde bulundu ve kesinlikle yardımcı olacaklarını söyledi. Rahatladım bir nebze. Sonrasında destek ekibinin bana e-posta yoluyla ulaşacağını, endişelenmeme gerek olmadığını söyleyerek görüşmeyi sonlandırdılar. Beş gün boyunca destek ekibiyle yazıştım, her seferinde sonuca yaklaştıklarını ve hesabımın açılacağını söylediler. Ancak 23 Aralık Pazartesi akşamı aldığım e-postada şirket politikaları gereği hesabımı kalıcı olarak kapattıklarını öğrendim. Tekrar müşteri hizmetlerini aradım. Hiçbir dahlim olmayan bir konuda mağdur edilmiştim. Yükümlülüklerinin bu olduğunu ve maalesef bir şey yapamayacaklarını söylediler. Tüm ödemelerimi bağladığım ve paramı muhafaza ettiğim banka hesabım kalıcı olarak kapatıldı. Kardeşimin ‘şaka’sını hazmedememişken, Papara'nın da şaka gibi uygulamasıyla hepten yıkıldım.”
Bankacılık uygulamasının adını bilerek verdim, çünkü TikTok’ta çok popülerleşen bu saçma şakanın mağdurları çoğalırken, algoritmik olarak aldıkları önlemle insanlara ikinci bir darbeyi vuruyorlar. Umarım düzeltirler.
Lakin şu eşek şakası bile denemeyecek sertlikte ve aslında sabotaj yöntemi sonuçları veren akımı deşmek gerek. Kardeşi, ablasına “İzledim çok güldüm. Eğlenmek için sana yaptım” demiş. Bu kadar. Aslında masumca. Çünkü bu genç adamın samimiyetinden şüphe yok. TikTok’tan ve diğer sosyal medya platformlarından yayılan akımlar da böyle masumlaşıyor zaten. Normal zamanlarda ve “normal ortamlarda” asla tasvip edilmeyecek hal-hareketler birkaç kişi tarafından videoya çekilip yayınlandığında olağanlaşıyor. Hızla “hadi ben de yapayım, eğleneyim” saçmalığına dönüşüyor.
Peki bu kardeşimizin yanında, yöresinde; aklı başında, sosyal medya bağımlısı olmayan, akımlara kapılmamış birileri olsa ve onlara, “Şöyle bir şaka izledim, çok komik. Ablama da yapacağım” dese, nasıl bir yanıt alırdı? “Saçmalama! Böyle şaka olmaz. Ablanın da kendinin de başını belaya sokarsın” derlerdi mutlaka. Hatta, memleketimizin birliğine bütünlüğüne savaş açıp binlerce gencimizin kanını döken ve hali hazırda sonunu getirmeye çalıştığımız terör örgütü üzerinden şaka yapmanın, eğlenmenin hiç yakışık olmayacağını da söylerlerdi. Görünüyor ki fikrini alabileceği birileri yokmuş! Bu kardeşimiz de TikTok’ta herkes bu şakayı yapıp eğleniyor diyerek gayet normalleştirmiş.
Türk Dil Kurumu’nun 2024’ün kelimesi olarak belirlediği ‘kalabalık yalnızlık’ kavramının açılımı da özetle şöyle: “Hayatın giderek artan hızı, artan insan hareketliliğiyle birlikte toplumsal bağların zayıflamasıyla bağ kurmakta zorlanan bireyler, kendilerini kalabalıklar içinde yalnız hissetmektedirler.”
Bir de Oxford’un yılın kelimesi var: ‘Beyin çürümesi.’ Tanımı ise şöyle: “Önemsiz ve zorlayıcı olmayan içeriklerin aşırı tüketimi sonucu kişinin zihinsel durumunun ve entelektüel halinin bozulması…”
TikTok ve Instagram kullanıcıları tükettikleri içerikleri, nelere güldüklerini, zihinlerini nelerle dolduklarını ve yaşadıkları duygu durum bozukluklarını şöyle bir gözden geçirirlerse bu kavramların kendilerinde nasıl vücut bulduğunu göreceklerdir.
Bakın, günlerdir çok büyük pişmanlıklar yaşayan, ablasının yüzüne bakamayan ve “ben böyle bir saçmalığı nasıl yaparım” sorgulamaları içinde olan genç kardeşimiz, günümüzde tüm insanlığın düştüğü ve düşmek üzere olduğu içler acısı halin yalın örneklerinden biri.
Zeka parıltısı içermeyen, üzerine 15 saniye bile düşünülmemiş, 350 TL’ye mal edilen, uygulamadan havale yapmak ve bir cümlelik açıklama yazmaktan başka bir zahmeti olmayan bir şakanın nasıl bir güvenlik sorunu oluşturduğu ise ortada. Umarım hepimize ders olur.