Ekin yayınları, okuyucuların uzun süredir beklediği bazı kitapların yeni baskılarını çıkardı. İzzet Derveze'nin Kuran'ı Anlamada Usul'ü, İbrahim Sarmış'ın Tasavvuf ve İslam'ı, Muhammed Gazali'nin Nebevi Sünnet'i ve Ortadoğu'daki gelişmelere ışık tutan Rıdvan Kaya'nın Despotizmin Sonbaharı ile Hamza Türkmen'in Ortadoğu İntifadaları isimli kitapların yeni baskılarına Ekin Yayınları'ndan ulaşabilirsiniz.
Kitap tanıtımları:
Kur’an’ı Anlamada Usül - 3. Baskı
İzzet Derveze
Kur’an’ı Anlamada Usül (Kur'anü'l Mecid), Kur'an tarihi ile ilgili araştırmaları içermesi bakımından özgün bir eser, Kur'an'ı anlamanın ideal yöntemini içermesi ve Derveze'nin tefsir metodolojisini aktarması bakımından da 'Nüzul Sırasına Göre Kur'an Tefsiri' (Tefsirü'l Hadis) isimli çalışmasına bir mukaddime niteliğindedir.
Derveze, bu eserinde Kur'an'ın cem'I, tedvini, yazımı, çoğaltılması ile ilgili spekülatif bilgiler taşıyan rivayetlere bağlı olarak ortaya atılan soruları tartışarak cevaplandırmaktadır. Aynı zamanda Kur'an'ın günümüze kadar korunarak geldiğinin akli ve Kur'ani delillerini de bu çerçevede ortaya koymaktadır.
Ayetlerin, Kur'an bütünlüğü gözetilerek ve surelerin akışı içerisinde anlaşılması gerektiğini savunan Derveze, klasik tefsir kitaplarında yapılan metodolojik hataları, bu kitaplardan yaptığı alıntılarla gözler önüne sermekte ve konu ile ilgili ideal yöntemi örneklerle somutlaştırmaktadır.
Nebevi Sünnet - 5. Baskı
Muhammed Gazali
İslam’ın üstünlüğü, insanın karakterini “Nefsini kötülüklerden arındıran kurtuluşa ermiştir” (Şems, 9-10) esası üzerine bina etmesinden; yeryüzündeki hâkimiyeti de “Onlar öyle müminlerdir ki, eğer kendilerine yeryüzünde iktidar verirsek namazı kılarlar, zekâtı verirler, iyiliği emrederler, kötülüğü yasaklarlar…” (Hacc,41) düsturuna bağlamasından kaynaklanmaktadır.
Kendilerine gelmeleri ve şu iki hususa önem vermeleri için dini cemaatlerin değerli liderlerine ve Selef’in mirasçılarına sesleniyorum. İki önemli arzum var:
Birincisi; Kur’an-ı Kerim’in ayetleri üzerinde düşünmeyi ve araştırmayı çoğaltmak, ikincisi; hadis-i şeriflerle Kur’an’ın yakın ve uzak delaletleri bağlantıları tespit etmek. İşte faydalı ve mütekamil bir İslami araştırma ancak bu iki hususu ele almak gerçekleşir.
Hiç kuşkusuz ilimle öfkenin birleşmesi rezalettir. Şayet öfke kusur ve acz ile birleşecek olursa bu nasıl rezalet olmaz?
Bu kitap, İslam’a davet sahasında pek çok deneyimlerin hâsılasıdır. Bu eser vasıtasıyla ben gafletten uyananlara yol göstermek, ihlâs ve çalışanlara yardım etmek istedim. Bütün niyetim gücümün yettiği ölçüde yanlışlıkları ıslah etmektir.
İslami Mücadelede Öncü Şahsiyetler - 3. Baskı
Edisyon
İslam’ın dosdoğru anlaşılmasının önünde geçmişte olduğu gibi bugün de pek çok engel, anti-propaganda ve yegane kaynak Kur’an’dan uzaklaşmanın sonucu oluşan sapmalar bulunmakta. Çağdaş nesiller ise, bütün bu hercümercin içerisinde sahih olanın ne olduğunu ancak el yordamıyla keşfetmeye, bu ameliyeye girişirken de sapla samanın birbirinden ayrılmasının güç olduğu bir çabaya zorlanmaktalar.
Oysa yüklerinden arındırılmış, saf, dosdoğru yaratılış mayamıza uygun/fıtri bir İslam algısına ulaşabilmenin yolu İslam’ı doğru okuma, anlama ve yaşama çabasıyla birlikte, en temelde, onun ilahi ve beşeri olmak üzere iki yönüyle kurulacak doğru ilişkiye bağlıdır. Bu da Allah’ın (cc) kitabını/vahyi dosdoğru anlama-yaşama cehdi güderken, bu çabası tarih boyunca göstermiş bulunan İslami öncüleri tanımak, fikirlerinden ve mücadele metotlarından haberdar olmanın gerekliliğini içerir.
Bu amaçla, Ekin Yayınları olarak, kadimden bu yana Hz. Peygamberin yolunu sürdürme, bunun önündeki engelleri kaldırma, yaşanılan çağa uygun bir anlayış ve yaşayış biçimini oluşturma yolunda gayret gösteren; bugün dünyanın pek çok bölgesindeki Müslümanların sahip olduğu usuli değerlerin ve dünyayı okuma perspektiflerinin oluşumunda katkıları bulunan İslami mücadelenin mümtaz şahsiyetlerini tanıtmayı görev addettik. Bu şahsiyetlerin bizlerin anlam dünyasındaki yeri, vahyi tecrübenin ortak hakikatlerinin ortaya çıkışında ve farklı çağ ve dönemlerde yaşamış olmalarına rağmen vahyin merkezde olduğu bir din algısı, dünya görüşü ve yaşam biçiminin tesisi için ıslah, ihya ve tecdid çabalarına güçleri oranında katkı sağlamış olmalarıdır.
Çalışmamızın, duyarlı, talepkâr araştırmacılara ve özellikle berrak dimağlı yeni nesillere katkı sağlayacağını umuyoruz.
Tasavvuf ve İslam - 6. Baskı
Prof. Dr. İbrahim Sarmış
İslam ümmetinin Kur’an’la ilişkisindeki kopukluk asırlar öncesine uzanıyor. Kur’an’a gösterilen ilgi onun şeklini tazimden öteye geçmiyor.
İslam’a olan duygusal yönelim, vahyi ilkelerin kılavuzluğuna muhtaçken; bu yönelim vahiy dışı kaygılarla üretilen beşeri kültürlerin çekim alanınca kuşatılıyor ve kitlelerin dini kimliği bulanıklıktan kurtulamıyor. Bu bulanıklıkla, net bir Kur’ani bilincin ve bağımsız Müslüman kimliğin oluşumu mümkün olamıyor. Toplumsal yaşamımızda da tevhid ve adaletin hâkim olduğu bir zindeliğin oluşumunu da engelliyor.
O halde nefsimizi arındırmamız, kolektif bilinç ve tutumumuzu vahiy dışı kabul ve alışkanlıklardan tasfiye etmemiz gerekli. Aydınlığı arzulayan sahih bir toplumsal dönüşüm için bu görev, Rabbimizin belirlediği ve bildirdiği temel bir yasadır. “Tasavvuf ve İslam” kitabı da bu amaçla kaleme alındı.
İbrahim Sarmış bu çalışmasında, İslami disiplinlerin içine sızan tasavvuf literatürünün Müslümanlara teorik ve pratik alanda ne denli ilahi vahye uygun veya karşıt bir kültür aşıladığını nasslar ışığında irdeliyor. Özellikle muhkem nassları örten ve tevhidi bilinci bulandıran teorik / nazari tasavvufun önemli bir tahrif kaynağı olduğunu göstermeye çalışıyor.
Ortadoğu’da suskunluk örtüsü yavaş yavaş yırtılıyor - 2. Baskı
Belli bir süre “Wall Street’i İşgal Et” adıyla dünyanın başka bir ucunda da yankı bulmakla birlikte bu ayaklanmanın şimdilik “küresel” bir nitelik taşıdığı söylenemez elbette. Fakat harekete geçirdiği kitleler, oluşturduğu gündemler, zihinlerde meydana getirdiği sarsıntılar itibariyle bölgeselliği, çıkış havzasını fazlasıyla aşan bir olguyla yüz yüze olduğumuz da bir gerçek.
“İslam dünyası” diye tabir edilen coğrafyanın kalbinde, Ortadoğu’da yaşanan bu devasa hareketlilik, ödenen ağır bedellere karşın etkileyici bir iyimserlik ve özgüven duygusu yaymakta. Tüm dünya; onlarca yıldır baskılarla, gözaltı ve tutuklamalarla, sistematik zulümlerle, katliamlarla susturulmuş, sindirilmiş mazlum ve Müslüman halkların ayağa kalkışına şahitlik ediyor. Zaman zaman, tevhidî bilinci ve duyarlılığı yüksek kişi ve oluşumların bile yeise, ümitsizliğe kapılmasına neden olan suskunluk örtüsü yavaş yavaş yırtılıyor. Korku duvarları ve eşikleri teker teker aşılıyor.
Çeşitli nedenlerle bazı konularda hâlâ spekülasyonlar yapılıyor olsa da “intifada” olgusu, Ortadoğu’da değişimin adresini ve yönünü ortaya koymuş hâlde. Bu süreç Batı hegemonyasına eklemlenmeyi getirecek diye endişe edenler, halk isyanlarını “dekoratif bir muhalefet” şeklinde hafife alanlar, dürüst olmak ve “İslamcı hareketler”in her yerde sürece ağırlıklarını koymaları karşısında tezlerini, tespitlerini gözden geçirmek zorundalar.
Müslüman halkların, mazlum ve müstezaf konuma düşürülmüş kitlelerin ağır bedeller ödeyerek gerçekleştirdiği bu intifadalara hep evhamlı bir ruh hâliyle ve komplocu bir koşullanmayla yaklaşanlar Tunus’ta yanıldılar, Mısır’da yanıldılar, Libya’da yanıldılar. İnşallah yakın bir zamanda Suriye’deki direniş ve mücadele hakkında da yanıldıklarını görecekler.
İrtibat:
Ekin Yayınları
0212 524 10 28
ekinkitab@gmail.com
facebook/ekinkitap
twitter/ekinyayinlari