Süleyman Nazlıcan’ın Yazısı:
Bu dünyada mensup olduğumuz etnik yapı, hükmü altında yaşadığımız devletler, icra ettiğimiz mesleki uğraşlarımız, tarihsel ve siyasal okumalarımız, beğenilerimiz ya da görece olarak hayatımıza anlam katan diğer türden bütün çabalarımız total olarak bizi anlatır. Eğer bunları abartılı bir düzeyde hayatımızın merkezine koymuşsak ve temel ölçüt haline getirmişsek olan bitene dair yapacağımız değerlendirmelerin hepsi bunlar etrafında şekillenecektir. Dolayısıyla ya onaylanacak ya da olumsuzlanacaktır. Bunun doğal olduğunu savunmak birileri için makul sayılabilir fakat bizce akıl kârı değil. Çünkü dünya bizim etrafımızda dönmüyor. Çünkü bizi bu türden ilkel duygulara sevk eden şey tamamen içimizde ya da dışımızda (siyasal, sosyal ve kültürel) büyüttüğümüz egomuzdur. Ego kişilerde olduğu kadar topluluklarda, cemaatlerde ve devletlerde de farklı şekillerde kendini gösterir ve fazlaca abartılmış bu türden duygular bizi farkında olmadan kendi tuzaklarına düşürür.