HAKSÖZ-HABER
Türkiye’de konjonktürel planda çok şey değişse de duvar gibi yerinde kalan hususların başında resmi ideolojik dogmalar geliyor. Siyasetten topluma, hukuktan kültür-sanat alanına hayatın hemen her alanında vesayetini sürdüren resmi ideolojik hegemonya özellikle de eğitim sisteminde o kadar derin yer edinmiş ki dokunmaya cesaret eden yok.
Irkçı-faşistlerin, Kemalist şaklabanların temel moral-motivasyon kaynağı olan bu durum söz konusu kesimin kendisini toplumun değişmez efendisi ve ülkenin asıl sahibi olarak algılamaya devam etmesini sağlıyor.
Evet, özellikle de “Andımız” isimli ırkçı metne AK Parti iktidarının bir zamanlar dokunması çok büyük bir cesaret örneğiydi kuşkusuz ancak ne yazık ki Kemalistlerin cesaretini kıracak bu adımların devamı bir türlü gelmedi, buna cesaret edilmedi. Hatta hiç gerek yokken Atatürkçülüğe muhafazakar bir zırh giydirilerek tersinden üretilmeye çalışıldı ki bu yanlıştaki ısrar devam ediyor.
Dolayısıyla MEB imzalı kitapta ilkokul dördüncü sınıf çocuklarına empoze edilen aşağıdaki şiir örneğinde olduğu gibi ırkçı hezeyanları besleyen birçok metin varlığını sürdürüyor. Köklü bir değişim-dönüşüm isteniyorsa, gerçek anlamda özgürlüğe ulaşılacaksa siyasetin resmi ideolojik vesayet duvarını yıkarak önce kendini özgürleştirmesi ve sonra da eğitim-öğretim alanını tümüyle resmi ideolojik safsatalardan ve bunu mündemiç milliyetçi-ırkçı ezberlerden arındırması lazım. Ülke insanına gerçek anlamda özgür olduğunu hissettirmenin yolu resmi ideolojik safsatalarla arasına mesafe koymuş fikri ve toplumsal bir devrimden geçiyor.