Edirne İslam Gençliği'nin Basın Açıklaması

Suruç olayları bahanesi ile PKK ve sol marjinal gruplar meşrulaştırılırken, İslami derneklere saldırılar da devam ediyor. Son yaşanan olaylar üzerine Edirne İslam Gençliği bir basın açıklaması yaptı.

EDİRNE'DE NE OLDU? 

KAMUOYUNA DUYURU

Bismillahirrrahmanirrahim

Öteden beri Edirne İslam Gençliği Eğitim Araştırma ve Yardımlaşma Derneği'ni sayfalarında yasa dışı terör örgütü gibi ilan etmekten çekinmeyen "Biz Edirne Halkıyız" adlı Facebook grubu 20-07-2015 gecesi Urfa'daki bombaların sesi Kırkpınar'da yankılandı! Kırkpınar haftasında terör korkusu" başlığıyla derneğimiz hakkında fotoğraflı paylaşımda bulundu. Kullandıkları fotoğraf derneğimizin bazı üyelerinin (ben dahil) Kırkpınar yağlı güreşlerinin yapıldığı bölgede, gözlemeci dükkanı açtığımızın dernek sayfamızdan dosta ahpaba duyuru yazısıydı.

Suruç'taki silahlı saldırıyı gözleme tezgahımızla ilişkilendiren bu sayfa ve adminleri bu yaptıklarıyla adeta halkı galeyana getirip üzerimize kışkırttılar. Aynı grup bir yıldır derneğimizi "Ahrar'uş Şam Çetesinin üyeleri" "IŞİD'çi ve en son "Nusra'cı bunlar" gibi çeşitli iftiralarla Edirne halkının nezdinde hem itibar kaybımıza hizmet etti, hemde eli silahlı TİKKO, PKK, MLKP, DHKP-C gibi faşist örgütleri tahrik edip üzerimize saldırmalarına sebep olacak haber ve paylaşımlara imza attılar. Derneğimiz bu konularla ilgili aldığımız tehtidlerle ilgili birkaç kez savcılığa suç duyurusunda bulundu ama sonuç alamadık.

Bu sayfanın arkadaşlarımızı açık kimlik ve fotoğraflarıyla sayfalarında "bunlar Nusra'cı terörist çetelerle birlikteler" diyerek Esat'çı militanlara hedef göstermelerine rağmen savcılık incelemE gereği bile duymadı. 2 ay kadar önce Başörtüsüne hakaret heykelini protesto ettiğimizde yüzlerce tehtid aldık ve bu sayfa halkı yine üzerimize kışkırtmıştı. Aldığımız tehtidlerden birini savcılığa verdik fakat savcılık dosyanın sonucunu geriye dönüp açıklamadı bile.

10 gün önce aynı grubun sayfalarında bizi Mahalle muhtarına şikayet ettiklerini ve "IŞİD'çi kılıklı tiplerin mahallemizde dernek açmalarına nasıl göz yumuyorsunuz" havasında provokasyon yaptıklarını gördük. Hepsi belgelidir bunların.

Ardından Suruç'ta ki saldırıdan birkaç dakika sonra açtığımız gözleme tezgahını numarasına varıncaya kadar sayfalarında deşifre ederek hayatımızı, imajımızı, rızkımızı hedef aldılar. Aynı gün belediye başkanına Twitter üzerinden bizi Nusra'cı ve Ahrar'uş Şam'ı destekleyen kişiler olarak sunarak Kırkpınarda nasıl oluyor da bizim gibilere lokanta izni verildiğini sorguladılar ve başkana mahalle baskısı kurdular. Onlara araştıracağını söyleyen başkanla avukat aracılığıyla kurduğumuz bağlantıda "sorun yok sıkıntı yok" cevabını aldık. Yani işimize devam edebilirdik! Oysa basit bir ihaleyle 600 TL'ye tuttuğumuz her şeyi resmi olan bir köfte sucuk gözleme dükkanıydı.

Gözlemeyle C4'ü bir arada sunabilen ve servis eden bu kişilerin halet-i ruhiyesini sizlerin vicdanına tarihin şahitliğine ve adillerin en adili olan Allah Celle'nin adaletine havale ediyoruz. Zira o tezgahın etrafında canla başla çalışan, heyecanla çocuk parkındaymışçasına sevinerek garsonluk yapan 8-10 yaşlarında çocuklarımız dolaşıyordu. Tezgahta gözleme hazırlayıp pişiren kızlarımız kadınlarımız duruyordu. Bu adice provokasyon ve öncekilerin hepsi "potansiyel terör saldırısıdır". Çünkü bugüne dek fiziki saldırı olmadıysa bundan sonra olmayacak anlamına gelmez. Aldığımız tehtidler ortada ve bu tehditlere bu grup ve yandaşları sebep oldu. Bundan sonra bu derneğe veya üyelerine bir saldırı olursa kardeşlerimizden biri veya bir kaçı öldürülürse bu sayfanın yöneticilerini sorumlu tutacağımızı tüm kamuoyu bilsin. Devlet bizi 7/24 koruyamaz. Belli ki bizler kendimizi korumaya hüküm giymişiz. Ve koruruz biiznillah.
 
Olay şöyle devam etti; gözleme ve sucuk tezgahını hedef göstermelerinin ardından olayın hemen ertesi günü savcılığa gittik ve suç duyurusunda bulunacaktık. Ancak evrak eksiği sebebiyle mesai saatine kadar yetiştiremedik. Evraklar elimizde ertesi günü beklediğimiz sırada olay cereyan etti. Öteden beri bu sayfanın admini olan kişiyi tanıyorduk ama hiç karşılaşmamıştık. Bu sayfanın bizi kafaya taktığını anladığımızda sayfaya yorum haklarımızın kısıtlandığını da görmüş olduk. Anladık ki bizlerin vereceği cevaplar karşısında taraftarlarına karşı yalancı oldukları deşifre olacaktı. Bu yüzden sayfalarımızı engellemişlerdi. Bunu farkettiğimizde sadece onların aleyhimizdeki provokatif paylaşımlarını okuyan, izleyen konumunda kaldık. Ve yasal yollara başvurduk hep.

Dün gece tezgahımızda müşterilerimize gözleme pişirirken daha önce fotoğraflarını gördüğüm bizi afişe eden PKK vb gruplarla paralel yayınlar yapan "Biz Edirne Halkıyız" adlı sayfanın admini ve yanında tanımadığım biri ellerini arkaya bağlamışlar ve tezgahımızın önünden aheste aheste geçtiklerini gördüm. Fakat arkaya bağlı elinde profesyonel bir fotoğraf makinesi olduğunu ve kayıtta olduğunu görünce önlerine geçerek "sen ne yaptığını sanıyorsun" dedim. İkisi birden "biz gazeteciyiz birşey yaptığımız yok" tarzında aksi cevap verdiler. Kendilerine "ne hakla fotoğrafımızı çektiğini ve 1 yıldır canımıza malımıza mâl olabilme ihtimali yüksek" paylaşımlar yaptığını sordum. Sileceksin o resimleri dediğimde "tamam sileceğim" dedi. Öyle deyince her şeyi itiraf etmiş oldu ve tansiyon yükseldi. İteleşmeler yaşandı ortalık karıştı. İki kişi sandığımız kişiler birden çoğaldı. Dernek gönüllüsü ve üyesi bazı arkadaşların da orada olması sebebiyle olay büyüdü ve bir yıldır bizi silahlı sol örgütlerin önüne yem diye atan bu PKK işbirlikçisi görünümündeki kişilerle kavga çıktı. Polis çağırın diye görevlilere seslendiğimizde fotoğraf makinesindeki çektiklerini silmeye kalktı. "Silmeyeceksin" dedik ama o ellerini havaya kaldırıp "ey Edirne'liler Edirneyi teröristler basmış bize saldırıyorlar" diye yırtınarak bağırmaya başladı. Bunu yapınca olay daha da büyüdü. Oradaki esnafın ve gelen gidenin çoğu beni ve bizi tanırlar. Bu kişiler seslenişlerine halktan destek bulamadılar ama öfkemizi kabarttılar. Bizi oradaki binlerce kişiye "terörist" olarak göstermeye çalışmaları tam bir hedef göstermeydi ve saldırıydı. Olaylar büyüdü ve tezgahımız zarar gördü. Komşu esnafların işleri zarar gördü. Polis olaya çabuk müdahil oldu ve karakola götürüldük. Oraya vardığımızda bu kişilerin dostları DİSK bölge sorumlusu ve sol militan gençlerin karakol önünde toplaştığını gördük. Gazetecileri ve avukatları da hazırda bekliyordu. Dernek yönetiminden ve kurucularından 4 kişi ifade verdik. Bize uzlaşma teklif eden yetkililerin sağduyusu ve barıştırıcı tavrına destek olalım dedik ve aramızda anlaşarak "şikayetçi olmamaya" karar verdik. İlk 3 arkadaşımız ifade verip bu geceki yaşanan "gizli fotoğraf çekme" olayından şikayetçi olmadıklarını sadece önceki paylaşımlardan şikayetçi olduklarını belirttiler. Fakat bana sırası gelince o kişilerin uzlaşmaya yanaşmadığını ve şikayetçi olduklarını öğrendim. Bu durumda hem sayfalarda aleyhimizde yapılan "hedef gösterme" şeklindeki paylaşımlardan hemde dün geceki "gizli fotoğraf çekme" girişiminden dolayı sayfa admininden şikayetçi oldum. Olayın tamamı bundan ibarettir.

Fiziki saldırıya uğramadık, ancak her fırsatta sözlü saldırılarına ve hakaretlerine maruz kaldığımız ortadadır. Ve can güvenliğimiz artık daha da tehlikeye düştü. Edirne gibi sakin bir şehirde bizleri hedef tahtasına oturtarak ailelerimizi çoluk çocuğumuzu ve kardeşlerimizi PKK TİKKO MLKP vb. taşeron katillere hedef gösteren bu faşistleri kamuoyu önünde lanetlediğimizin ve olacak her şeyden sorumlu tuttuğumuzun bilinmesini istiyoruz... 

Bugün resmi makamlara detaylı biçimde suç duyurusunda bulanacağımızı ve "kanunlar" önünde hesaplaşacağımızı dostlara ve düşmanlara açıklıyoruz...
Ayrıca olay anından itibaren sabaha kadar karakolda yanımızda olan BBP İl Başkanı'na teşekkür borcumuzu ifade edelim. Zira Edirne'de telefonlarına ulaşamadığımız yüreği kuş yüreği olan ve bizi bu zor anlarda yalnız bırakan, kıvıran, yamulan nice kodaman sandığımız "ağabeyleri" kınıyor ve Allah'a havale ediyoruz. Bu sadece derneğimizin değil onların da imtihanıydı... Yine gördük ki Allah'tan başka kimsesi olmayanlarız bizler. 

Ve Allah yanında olanı yenecek yoktur! Allahuekber...

Bizi gerek telefonla arayarak, gerek karakol önüne gelerek destekleyen herkesin yüreklerinden öpüyorum. Sağolun varolun. Rabbim sizlerden razı olsun ve razı olacak ameller kaderiniz olsun.

Edirne İslam Gençliği Başkanı
Habil Mert

Haber Haberleri

Suriye yeni bir hikayeye başlarken bize düşen sorumlulukların farkında olmalıyız!
Sistematik bir katliamı "Bahane" olarak görme hezeyanı
Türkiye’deki Suriyeli muhacirler Halep’e dönmeye başladı
Şeyho Duman vefat etti
BM temsilcisine Hamas protestosu