Haksöz-Haber / Güney Uzun
Eylemlerin başlamasından 1 gün sonra, uluslar arası kapitalizmin reklam baronları tüketim kültürünün temel argümanlarından reklam şantajı ile medya gruplarını hizaya getirme ve bu eylemleri ana gündem yapıp, canlı yayınlamaları noktasında baskı yapmaya başladılar. Koç, Şahenk, Boyner gibi Türkiye en zengin ilk 10 aile (grup) eylemlere açık destek verdi. Kapitalist sermayenin temsilcisi TÜSİAD eylemleri arkasında yer aldı. Gülen cemaati ile ergenekoncular aldıkları vaziyetle aynı potada birleştiler.
Eylemler hızını keserek 11. gününe girerken Başbakan Erdoğan’a akıl hocalığına soyunanların ardı arası kesilmedi. Aynı 27 Nisanda olduğu gibi durumdan kendilerine göre vaziyet çıkartanlar hemen güç kimde ise onun dümen suyuna kapıldılar. Akıl verenlere yabancı medyada katıldı.
İngiliz ekonomist dergisi Demokrat mı Sultan mı? Başlıklı kapağında Erdoğan’ın gelecek seçimlere kadar tüm yetkilerini Abdullah Gül’e devretmesi gerektiğini yazmış.
Bu açıkça bir muhtıra. Yabancı güç odaklarının Türkiye de görmek istedikleri politik tabloyu özetliyor.
Erdoğan yerine düşündükleri isimin en belirgin niteliği, hem yerli derin devlet ile iktidarını paylaşması kabul etmesi hem de uluslararası arenada küresel kapitalist sermayenin ve emperyalist güçlerin ardışığı bir politikayı takıp etmeye razı olmasıdır. Böylelikle yerine geçecek kişi en muteber, saygın, demokrat olacaktır! Ekonomist Gazetesinin Erdoğan ile ilgili yaptığı bundan önceki haberleri de hatırlarsak kendisinden hiçte haz etmediğini görürüz. Türkiye yapılan en ufak icraatı yada politik tavrı laik-dindar çekişmesi olarak sunan, devamlı laik- Kemalist çevreleri ajite eden gazetenin hangi saiklerle Abdullah Gül’ü önerdiği ise meçhul kalmış. Acaba Erdoğan ne yaptı da yerli ve yabancı sermaye çevrelerini, güç odaklarını kendine düşman kıldı? Bu sorunun cevabını, yapabilecekleri analizleri tahmin etmemize rağmen, Taksim’i dolduran ve düne kadar Erdoğan’ın kapitalistliği, işbirlikçiliğini tescilleyen sosyalist ve anti kapitalist, anti-emperyalist örgütlerin vermesi daha uygun olur.
Burada AK Partinin halktan aldığı desteğin farkında olduklarından yalnızca liderin değişimini istiyorlar. Rahatsızlık duydukları kendileri ile “iyi bir partner” olmayan Erdoğan. Seçimleri “demokrasi” olarak görmeyen, aldığı oy ile iktidar olamayacağının altı çizilen, görevi bırakması ile halkına en büyük iyiliği yapacağını tavsiye edilen bir başbakan.
Bu yazının ekonomik bir dergide yayınlanması, benzer yazıların batılı medyada bazen yerli gazeteciler, ilanlar vs ile sürdürülmesi Türkiye’de siyasetin dizayn edilmesi noktasında uluslar arası bir oyunun sergilendiğini bizlere göstermekte.