Yapılan röportajdan bazı bölümler birleştirilerek bir video hazırlanmış. Yapılan röportajın tamamı videoda bulunmuyor. Röportajın tamamı için aşağıdaki metin okunmalıdır. CNN bu haberi röportajın 1. bölümü olarak yayınlamıştır. Röportajın 2. bölümü yakında yayınlanacaktır.
Ebu Muhammed el Makdisi dünya genelinde tanınmış ve onbinlerce takipçisi olan bir din adamıdır. Özellikle cihad sahalarında bulunan kişiler Makdisi’nin fetvalarına ve görüşlerine önem vermektedirler.
Türkiye’de Ebu Muhammed el Makdisi’nin görüş ve fetvalarını benimseyen binlerce kişi bulunmaktadır.
CNN: Selefilik fikrini ne zaman benimsemeye başladınız?
Ebu Muhammed el Makdisi: İlk büyüme çağlarımdan ve ilk yönelimlerden beri selefi fikrini benimsedim. İlk dini yönelimim selefi yönelim olup diğer hareketleri tecrübe edinmedim. Lise çağlarında ilk dini birikimimi selefi harekette yer alan gençlere karışmamla gerçekleştirdim. Lakin bu selefiler; şuanda cihadi selefiler olarak adlandırılan hareketle aynı görüşte değillerdi.. Cihadi selefi hareketi; ihvan hareketi ile mücerret selefi hareketin ortasında yer alır. İlk dini birikimim bu selefi hareketin benzerleri ile gerçekleşti. Aynı şekilde İslami bilinçlenmem; bu harekete mensup bazı kimselerin sayesinde oldu. Bu kişiler beni, İbn Teymiyye, İbn Kayyım, Muhammed bin Abdulvahhab ve benzerlerinin kitaplarından ilim öğrenmeye yönlendirdiler. Bu tarz kitapları bize sevdiren veya yönlendiren yada tavsiye eden bu kimselerdi. Bundan sonra şahsi tabiatım sadece tek bir hareketle sınırlı kalmayı ve onun içinden dışarı çıkmamayı hoş karşılamadı. Sonra benim, diğer cemaatlerle tartışmalarım, buluşmalarım ve temaslarım gerçekleşti. Tıpkı Mısır’daki Mısır Cihadi Cemaati ve Cemaatul İslamiyye, Haliç’teki mevcut cemaatler, Afganistan’da mevcut cemaatler ve bunların dışındakiler gibi.
Kendimi Necdi imamların kitaplarını okumaya kapattım ve o kitaplardan çokça faydalandım. Aynı şekilde ilk kitap çalışmalarımı başladığım zamanlarda onların kitaplarının etkisi altındaydım. Her kim benim ilk kitap çalışmalarımı okursa onların açık izini rahatlıkla görebilir. İşte bu benim gelişim çağımdı. Afganistan’a gidişimin ve Peşaver’de kalışımın sebebi buydu. Peşaver; bizim sayımızı ve selefi cihad hareketine mensup kişilerin sayısını artırdı.
CNN: Siz Musul’da üniversite öğretiminizi tamamladığınız sıralarda orada vahhabi fikrinin öğretiminde Suud’un bir müdahalesi ve nüfuzu bulunuyor muydu?
Ebu Muhammed el Makdisi: Musul Üniversitesi’nde böyle bir çalışma yoktu. Zikrettiğim gibi ben Musul’a gitmeden önce; İslami bilinçlenmemin başlarında ve cihadi olmayan vasat hareketlerden etkilendiğim sıralarda bu fikirlere sahip oldum. Bendeki bu değişim Musul’a gitmeden önceydi. Musul’a gittiğim sıralarda kimsenin etkisinden kalmadan kendi çabalarımla İbn Teymiyye’nin kitaplarına ve necdi davet kitaplarına kendimi kapatmıştım. Musul Üniversitesi’ni; Şeyh Abdülaziz bin Baz ile aramızda gerçekleşen yazışmalardan sonra terk ettim. Musul Üniversitesi’nde karma öğretim olduğu için bana üniversiteyi terk etmemi nasihat etti. Bana Medine’ye gelmemi ve Medine İslam Üniversitesi için referans olacağını söyledi. Ben de Medine İslam Üniversitesi’nde okumayı gerçekten istiyordum. Medine’ye gittim ve etkilenme sürecim orada başladı. Oraya gittiğimde Medine İslam Üniversitesi’ne kayıt yaptırıp yaptırmama noktasında tereddüt ettim. Mescid-i Nebevi üniversitesinin kütüphanesinde ve başka kütüphanelerde Necdi davetin kıymetli kitaplarıyla geçirdiğim süreç, isimlendirmiş olduğunuz vahhabi fikrinden etkilendiğim ilk dönemdir. Ki biz buna selefi düşünce diyoruz.
CNN: Siz Suud rejiminin herhangi bir şekliyle selefi menhec üzerinde olduğuna inanıyor musunuz? Çünkü orada sizin de zikretmiş olduğunuz davetçi Bin Baz bulunmakta. Öyle ki Bin Baz selefi düşünceye uygun olarak islama davetin bir parçası olarak görülmektedir.
Ebu Muhammed el Makdisi: Suud rejiminin oluşumu, şeyh Muhammed bin Abdulvahhab’ın davetinin bir kısmını temsil eder.
CNN: El Kaide lideri Dr. Eymen ez Zevahiri ile ne zaman, nerede görüştünüz ve bu süreç nasıl başladı?
Ebu Muhammed el Makdisi: Peşaver’de O’nunla karşılaştım. Dr. Eymen ez Zevahiri de diğer Mücahidler gibi Peşaver’de bulunuyordu. Doğal olarak her hangi bir kişi Peşaver’e giderse bu şahıslarla karşılaşma ihtimali vardır. Bu son derece doğal bir durumdur. Peşaver’de Dr. Eymen ez Zevahiri, Ebu Ubeyde eş Şiri, Hafs en Nasri, Seyyid İmam ve birçok Mücahid ile karşılaştım. O dönemlerde Peşaver’de bu insanlarla karşılaşmak çok normaldi. Tabi o dönem eski dönem olup Rusya’nın Afganistan’ı işgal ettiği dönemlerdi. Taliban Hareketi’nin olduğu dönemlerde ben orada hiç bulunmadım.
CNN: Siz O’nu (Dr. Eymen ez-Zevahiri) lider ruhu taşıyan biri olarak mı yoksa bir kardeş olarak mı görüyordunuz?
Ebu Muhammed el Makdisi: Ben onunla karşılaştığım sıralarda Kuveyt destekli Kuveyt Hilal Hastanesi’nde cilt doktoru olarak görev yapıyordu. Ben ara sıra hastaneye O’nu ziyaret etmek için giderdim. Sonra birbirimizi iyice tanıyınca aramızdaki ziyaretleşmeler arttı. Bu görüşmelerimizde Peşaver sahasında meydana gelen problemler hakkında konuşuyorduk. Bu ikili ilişki El Kaide’nin eğitim kamplarına girmeme ve orada El Kaide’nin şer’i okullarında dersler verme imkan sağlayan önemli bir etkendi. Benim bahsettiğim bu dönemler; Taliban öncesi eski dönemdir. Ben Taliban’ın yükselişe geçtiği dönemlerde Afganistan’a hiç gitmedim.
CNN: Irak El Kaidesi’ne önderlik eden Zerkavi’nin durumu nedir? O’nunla ne zaman karşılaştınız?
Ebu Muhammed el Makdisi: Onunla ilk olarak Peşaver’de karşılaştım. Önceden Britani olarak bilinen Şeyh Ebu Velid el-Ensari beni kendi evinde Zerkavi ile tanıştırdı. Ebu Musab ez Zerkavi o dönemlerde Ürdün’de kalıyordu. Bende Kuveyt’te yaşıyordum. Peşaver’den Afganistan’a sık sık gidip geldiğim bir dönemde O’nunla buluştum. O’nunla tanışıp adreslerimizi birbirimizle verdik. Çünkü benim asıl niyetim Ürdün’e dönüp davet çalışmalarına katılıp ve davet çalışmalarına katkıda bulunmaktı. Zerkavi ile ilk buluşmamız bu şekilde gerçekleşti.
CNN: O zaman her şey Afganistan’da Dr. Eymen ez Zevahiri ve Ebu Musab ez Zerkavi ile buluşunca başladı?
Ebu Muhammed el-Makdisi: Evet bu garipsenecek bir durum değil. Çünkü Afganistan’da bizim neslimiz olan yeni bir nesil yetişmekteydi. Afganistan bütün bu buluşmaların ve cihadi selefi hareketi benimseyen cemaatlerin bir araya geldiği merkezdi. Cihad yönelimi olan herkes ve Afganistan’da müslümanlara yardım etme duygusunu taşıyan her insan; bu cihadi fikir, duygu ve terbiye ile Afganistan’a gidiyordu. İşte bütün bu sebeplerden ötürü, farklı toprakların insanı da olsalar hatta başlangıçta bazı fikirleri birbirlerine uymasa da, birbirine yakın bu insanların tamamı o vakitte o mekanda bir araya geliyorlardı. Dini hassasiyeti olup ümmeti savunmak isteyen ve Afganistan’da yaşayan Müslümanlara yardım etmek isteyen herkes Afganistan’a gidiyordu. Sahadaki bu farklı fikirler zamanla revize edilip cihadi selefi hareketi görüşüne dönüştüler. Bu sahaya akın eden kişilerden bazıları El Kaide’ye biat edip onlara bağlandı. Bazıları ise El Kaide’ye biat etmedi. Biat etmeyenler sahada meydana gelen yakınlaşmalar ve bazı çalışmalar neticesinin sonunda selefi cihadi hareket olarak isimlendirilecek olan akımın içerisine dahil oldular. Bana gelince ben biat etmedim. Ancak o vakitlerde bir çok şahısla tanıştığım ve onlarla bir araya geldiğim için aslen mevcut olan islam kardeşliği ile beraber onlara aramızda bir güven oluştu. Sahada yazıp basılan ve Peşaver’de bastığım kitaplarım nedeniyle aramızda bir yakınlaşma olmuştu zaten. İşte tüm bu etkenler; El Kaide’nin bazı komutanlarıyla samimi ilişkiler kurmamı, El Kaide’nin askeri merkezlerine girmemi ve şer’i okullarında ders verme imkanını sağladı bana. El Kaide’ye biat etmemiş olmama rağmen aramıza özel bir dostluk ve güven oluştu.
İncanews