E: Hiçbiri, F: Hepsi

Yıldıray Oğur

Ey Milletim,
Ben, Mustafa Kemalim
Çağın gerisinde kaldıysa düşüncelerim,
Hâlâ en hakiki mürşit, değilse ilim,
Kurusun damağım, dilim.
Özür dilerim
Unutun tüm dediklerimi,
Yıkın, diktiğiniz heykellerimi

Yoksa, çağdaş medeniyetin bir anlamı,
Ortaçağa taşımak istiyorsanız zamanı,
Baş tacı edebiliyorsanız
Sanatın içine tüküren adamı
Unutun tüm dediklerimi.
Yıkın, diktiğiniz heykellerimi

Fazla geldiyse size, hürriyet, cumhuriyet
Özlemini çekiyorsanız,
Saltanatın, sultanın
Hâlâ önemini anlayamadıysanız,
Millet olmanın
Kul olun, ümmet kalın,
Fetvasını bekleyin, şeyhülislamın
Unutun tüm dediklerimi.
RAHAT BIRAKIN BENİ

Şiir YGS’deki döngüsel mod şifresini ortaya atan http://pastehtml.com/view/1dxk3cs.html adresinin tepesinde yer alan Atatürk videosundan…

Bir eli cevap anahtarında, öteki eli bilgisayarda, zaten beş şık olduğuna göre zaten en fazla 120 değişik biçimde karıştırılabilecek sorulardan ve ihtiyaca uygun kitapçıklardan seçip algoritma yaratmanın hakikat arayışını aşan irrasyonalitesi, matematiğe takla attıran azmi siyasi motivasyonunu, işte bu iki kere ikiye de eğer rejim için zaruriyse beş diyebilecek “Atam sen kalk ben yatam” ideolojisinden alıyor.

“Sınavda şifre skandalıyla” başlayıp, gün gün vites küçülte küçülte önce “ama istedikleri kişilere şifre verebilirler”e, sonra da “soruşturulsun diyoruz, yoksa alnımıza ne yazıldıysa o”ya gerileyen medyanın, 1 milyon 700 bin insanı ve onların ailelerini atının terkisine atıp yaptığı tarihî sorumsuz yayının arkasında da bu Makyavelist siyasi dertler var.

AKP ama en çok da cemaatle hesaplaşma, İslamafobinin belki pek çok Batı ülkesinden daha ileri derecede bir travma yarattığı Türkiye’de pek çok insanı siyaseten hayata bağlayan bir libido enerjisine dönmüş durumda.

Cephe bir hayli geniş ve renkli.

CHP, MHP, PKK, Genelkurmay, Ergenekon, Kemalist medya ve sosyalistler neredeyse bir çilekli dondurmayı sevmekte bir de cemaatten nefret etmekte hem fikirler. Buna karşısında çaresiz kalınan ve  “bütün kötülüklerin anası” muamelesi çekilen AKP’ye duyulan nefret de eklenince Yılmaz Özdil ile Yıldırım Türker aynı eylemlerde yürüyebiliyor, Ertürk Yöndem ile insan hakları ve hukuk mücadelesinde yan yana gelinebiliyor.

Bu şifre skandalıyla ilgili ortada hiçbir somut bilgi yokken, sırf ÖSYM Başkanı’nın badem bıyıklarına bakıp yazılan “cemaat yapmıştır” yazıları, FEM Dershaneleri önündeki eylemler, internette badem bıyık üzerinden yapılan esprilerdeki nefret söylemi karşı karşıya olduğumuz şeyden bir tür Türk usulü anti-semitizm kokuları yükseltmekte.

Her şeyi ele geçirmiş, her şeyi kontrol eden, her taşın altından çıkan Yahudilere duyulan öfke ile her şeyi ele geçirmiş, her yere sızmış, her yerden çıkan cemaatçilere duyulan öfke karşı taraftaki yenilmişlik duygusunu da ekleyince tehlikeli bir hal almaya başladı.

Bu öfkeye karşı son yıllardan dindarların ve cemaatin elindeki bazı medya organlarındaki epeyce sertleşen dil ve komploculukta kırmızı çizgi tanımayan kolaycı zihni performans da (Ali Bulaç’ın başörtülü kadınların derin devletle bağını ima eden yazısı, o cephede de havanın epey dumanlı olduğunu gösteriyor) bu öfkeyi perçinliyor.

Ama yine de AKP ve cemaatin karşı tarafla çeşitli vesilelerle diyalog kurma çabaları, kendilerine benzemeyenlere yönelik türlü türlü açılımları, epeyce birikmiş balkon konuşmaları var.

Ama karşı cephe yani Laik-Kemalist-Sol cephe gittikçe içine kapanmakta. Öfkeyle içlerine kapandıkça birbirine benzemeye başlıyorlar. Her türlü diyalog çabası ve empatinin önünuüde eskinin “revizyonisti” gibi bir küfür haline gelen Fethullahçılık, AKP’lilik ithamıyla kesmekteler

Ortak düşmana (AKP, cemaat) karşı bu omuz omuza mücadele hali melezleşmeler yaratıyor. Cephenin birkaç yıl önce en önünde yer alan ama bu savaşta epeyce adam kaybetmiş, yorulmuş itibarsızlaşmış Kemalistler artık önlerde dövüşmemekteler.

Genelkurmay’ın ancak bir ağlayan çocuk resmi ve damar bir arabesk şarkı eşliğinde verilirse bir etki yaratacak acınası bildirileri değil bugün rejimin garantisi.

Son birkaç yıldır en kritik tartışmalarda AKP’ye karşı en önde kimler dövüşüyor?

Kemal Kılıçdaroğlu ile üzerinden en azından rejimin siyasi genel müdürlüğü gömleğini çıkaran yeni CHP neden direksiyonu hafiften sola kırıyor?

Rejim, düşmanına göre kendini korumak için şekil alan bukalemun gibi.

Resmî ideolojimiz sizce de hafiften sola kaymadı mı? Yoksa yıkılıyor da bize sola yatmış gibi mi görünüyor?

TARAF