HAKSÖZ HABER
Sedat Ergin, AK Parti oylarındaki düşüşün nasıl okunması gerektiğini değerlendirirken 2 milyon seçmenin AK Parti'den koptuğunu ifade ediyor. Azımsanamayacak bir seçmen kitlesinin kopuşu ciddi özeleştiri gerektiriyor. AK Parti yetkililerin toplumdaki karşılıklarının nasıl değiştiğini doğru değerlendirmeleri durumunda seçmenin verdiği mesaj desteğin devam edeceği yönünde. Ancak buradaki tablo doğru okunamazsa ortaya çıkacak sonuç erimenin artışa geçeceğini gösteriyor.
İkinci tura kalsa da seçimin kazananının AK Parti ve Erdoğan olduğunu söylemek mümkün ancak başta ekonomi ve hukuk olmak üzere birçok soruna hızlıca müdahale edilmesi gerektiği de sandıktan çıkan sonuçlardan anlaşılıyor.
Sedat Ergin'in yazısının ilgili kısmını paylaşıyoruz:
Sedat Ergin / Hürriyet
14 Mayıs analizi...
AK PARTİ OYLARINDA 7 PUANLIK DÜŞÜŞE DİKKAT
Bununla birlikte, seçim sonuçlarını analiz ederken AK Parti ile ilgili kayda değer bir durumun da altını çizmeliyiz. Bu da iktidar partisinin Millet Meclisi seçiminde aldığı oy miktarında bir önceki 24 Haziran 2018 seçimine kıyasla meydana gelmiş olan reel düşüştür.
Şöyle ki, 24 Haziran 2018’de hem yurtiçi hem de yurtdışı ve gümrük kapıları seçim sonuçları toplandığında, AK Parti’nin aldığı oy miktarı 21 milyon 338 bin 693. Bu miktar toplam oyun yüzde 42.56’sına denk geliyordu.
Dün saat akşam saatlerinde AA tarafından yayımlanan, sandıkların açılan yüzde 99.86’sı üzerinden nihai olmayan yurtiçi ve yurtdışı oyları toplamında ise AK Parti’nin önceki gün aldığı oy 19 milyon 346 bin 135 olarak görünüyordu. Nihai rakamlar açıklandığında, bu sayı bir miktar daha artabilir. Unutmayalım ki, bu toplamda sınırlı bir oranda da olsa HÜDA PAR seçmenlerinin oyları da var.
Bu rakamı baz aldığımızda, bundan 5 yıl öncesine kıyasla AK Parti’nin oyunun 2 milyona yakın gerilediğini kayda geçirmemiz gerekiyor. Bir önceki genel seçimde bu parti için oy kullanmış olan bu kadar seçmen bu kez aynı desteği tekrarlamaktan kaçınmıştır.
Üstelik aradan geçen zaman zarfında 2018 yılında 59 milyon 367 bin 469 olan seçmen sayısı 2023’te 64 milyon 113 bin 941’e yükselmiştir. Yani seçmen sayısı 4 milyon 746 bin kadar artmıştır.
Bunun sonucudur ki, AK Parti’nin toplam oy oranı 2018’deki yüzde 42.56 oranından bu kez reel olarak yüzde 35.58’e gerilemiştir. Burada 7 puan gibi bir oy kaybı söz konusudur. AK Parti, bu durumda 3 Kasım 2002 tarihinde katıldığı ilk seçimde aldığı yüzde 34.28 oranına yaklaşmıştır.
AK Parti’nin 2018 seçiminde çıkarttığı 295 milletvekili sayısı önceki gün 29 eksiğiyle 266’ya inmiştir.
İlginç bir noktaya daha dikkat çekelim. Aldığı bu sonuç, AK Parti’nin 12 Haziran 2011 seçimindeki 21 milyon 399 bin ve 1 Kasım 2015 seçimindeki 23 milyon 681 dolayındaki oyun da altındadır.
MİLLETİN SANDIKTA VERDİĞİ MESAJ
Kuşkusuz, bu durum AK Parti’nin seçimden birinci çıktığı ve bu kaybına rağmen başat siyasi aktör olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Bununla birlikte AK Parti açısından seçmen kitlesinde bir zemin kaybının yaşandığı da bir olgudur.
Bunun hangi bölgelerde, hangi sosyolojik katmanlarda ortaya çıktığı detaylı analizlerin konusu olmalıdır. Her halükârda son dönemde Türkiye’de yaşanan yüksek enflasyonun, bunun beraberinde getirdiği hayat pahalılığı ve ayrıca deprem felaketinin yönetiminde karşılaşılan sorunlar başta olmak üzere iktidardaki AK Parti’ye atfedilecek bir dizi olumsuzluğun partiye verilen destekte bir aşınmaya yol açtığını teslim etmek gerekir.
Kritik bir noktayı daha hatırlatalım. AK Parti’nin 1 Kasım 2015 seçiminde 23 milyonun üstünde olan Meclis oyu 24 Haziran 2018 seçiminde 21 milyon civarına düştüğünde, Cumhurbaşkanı Erdoğan gece yarısı yaptığı balkon konuşmasında “Milletimizin sandıkta partimize verdiği mesajı da aldık” diyerek partisinin uğradığı kaybı kabul etmişti.
Yüzde olarak Ak Parti’nin o seçimdeki kayıp oranı 7.6 puandı. Kayıp oranı bu kez 7 puan dolayındadır. Böyle de olsa önceki gün sandıktan çıkan şu sonucu teslim etmemiz gerekiyor: Erdoğan, burada uğradığı kayba rağmen, MHP ile oluşturduğu iktidar blokunu koruyarak, ittifak zeminini genişleterek ve aynı zamanda iktidarda olmanın verdiği imkânlardan geniş bir şekilde yararlanıp sert bir negatif kampanyayla, cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turunu rakibi Kılıçdaroğlu’nun 5 puana yaklaşan bir farkla önünde bitirebilmiştir.