“Düşük katsayı” Anayasa emri mi?

Ali İhsan Karahasanoğlu

Yargıtay Başsavcısı’nın iddianamesini “meşru” göstermeye, “görevin gereği” imiş gibi tanıtmaya çalışanlar, propagandalarına devam ediyorlar.
Ben de tam aksini söylüyorum;

“Parti kapatma davaları ile yetkili bir Başsavcı’nın, böyle bir iddianame hazırlaması görevi değildir! Başsavcı, görevi gereği değil, kendi ideolojik görüşü sebebiyle bu iddianameyi hazırlamıştır.”
Daha açık söyleyeyim; adeta şahsî husûmeti olan partinin dağılması, kendisinin tercih ettiği sol partinin de önünün açılması için bu davayı açmıştır.
Kimse kusura bakmasın, “Bu dava, görev gereği açılmış bir davadır” mavalına inanmıyorum. Sadece ben değil, destekleyenler de dahil, hiç kimse de inanmıyor zaten!
Düşünün, 2002 seçimlerinden neredeyse Anayasa’yı tek başına değiştirecek milletvekili sayısı ile çıkan AKParti, kendi tabanına verdiği sözlerden hangisini tutmuştur?
Evet, Başsavcı’nın siyasi görüşü ile bizim siyasi görüşlerimiz farklı. Ama Başsavcı çıkartıp göstersin, “Şu düzenlemeyi yapmışlardır” desin..
“Şuraya giderken şunu dedi, buradan gelirken bunu dedi.”
Eee? İcraattan bahsetsene sen savcım?
Anayasa’yı değiştirebilecek kadar milletvekiline sahip olan bu siyasi parti ne yaptı?
Üç-dört partinin yanyana gelmesiyle kurulan hükümetler bile, bu ülkede ne kadar büyük tartışmalı icraatlara imza attılar! Hatırlayın Türkbank satışlarını.. Hatırlayın üç partinin birbirine eklenmesiyle kurulan hükümetler dönemindeki batan katrilyonluk bankaları..
O çapta bir tane yolsuzluk yaşandı mı, AKParti iktidarında?
Rantiyeye kazandırdı ha kazandırdı. Bir olan kârları ikiye çıktı. Üçe çıktı. Malvarlıkları üçe, dörde, beşe katlandı.. Ama sonunda iddianame ile gelinen nokta, “Başörtüyü serbest bırakmak istedi, İHL’lerin önündeki katsayı engelini kaldırmak istedi!”
El insaf yani.. Böyle bir sebeble parti kapatma istenebilir mi beyler?
Bu ne saçmalıktır?
Bir parti, İHL’lerin önünü açmak isteyecektir.. Diğeri, “İHL’lere gerek yok, kapatın gitsin” diyecektir. Diğeri, “Canım ne kapatalım, ne de çoğaltalım, idare edelim gitsin” diyecektir. Sonunda da halk; sandıkta oyunu kullanıp, hangisini tercih ettiğini gösterip, onu işbaşına getirecektir!
Başsavcı “hayır” diyor! “Olmaz” diyor..
“Niye”ymiş?
Çünkü o, “İHL’lerin kapatılması gerekir” diyen siyasi partiden yana imiş!
İyi de kardeşim, onu söyleyen parti var. O parti sandığa giriyor, bir daha da çıkamıyor. Sen kamu görevlisisin. Senin neyine İHL, senin neyine başörtü!
“Hayır, ben karışırım” diyor Başsavcı.. “CHP sandıktan çıkamadığı için, İHL’nin önünü tıkayamazsa, ben maaşı milletten aldığım halde, milletin isteğinin tam zıttına engel çıkartırım, sandıkta kazananların vaadlerini yapmalarına engel olurum” diyor..
Sonra da üç-beş yağdanlık çıkıyor, “Başsavcı vazifesini yapıyor. Niye karşı çıkıyorsunuz” diyorlar!
Hadi oradan beyim.. Siz milleti saf, kendinizi akıllı mı sanıyorsunuz?
Bu iddianamenin neresinde görev gereği yazılmış bir cümle var?
Baştan aşağıya, CHP’li politikacıların, milletvekillerinin konuşmaları.
Baştan aşağıya, kartelin gazetelerindeki CHP’li yazarların eleştirileri..
Buyurun bir tane, kendine özgü bir anlatım gösterin bana.. Tek bir tane?
Siz gösteremezsiniz, ben size bir paragraf alıntılayayım, buyurun birlikte tartışalım: “İmam Hatip Lisesi mezunlarına üniversiteye girişte uygulanan katsayı sistemi bir hak ihlâli algısıyla sürekli eleştirilerek Tevhid-i Tedrisat Yasası’na ve eşitlik ilkesine aykırı olarak Cumhuriyet öncesi gibi, ikili bir öğretimin özendirilmesi ve bu okulları meslek okulu hüviyetinden çıkararak orta öğretimin asıl unsurları haline getirecek sosyal ve mali desteklerin sağlanması...”
Buyurun söyleyin şimdi, bu Başsavcı’ya görevini yapıyor nasıl dersiniz?
1 milyonu aşkın meslek lisesi mezununun tümüne uygulanan katsayı ayrımcılığını, sanki sadece İHLmezunlarına uygulanıyormuş gibi gösteren bir Başsavcı’ya, “Bu iddianame, görevi gereği hazırlanmıştır” nasıl dersiniz?
1974 yılından, 1999 yılına kadar, üniversiteye girişte tüm lise mezunları eşit muameleye tabi tutulurken, o düzenlemenin tekrar getirilmek istenmesini, “Cumhuriyet öncesi ikili öğretime özendirme” diye tanımlayan bir Başsavcı’ya, siz nasıl “Vazifesini yapıyor” diyebilirsiniz?
1974 ile 1999 arası, “Cumhuriyet öncesi dönem” midir beyler?
Eğer doğrusu; düşük katsayı uygulamak Başsavcı’nın şahsî görüşü değil, Anayasa’nın emri ise 1980’li yıllarda iktidarda olan ANAP’a, 1990’lı yıllarda iktidarda olan DYP’ye, SHP’ye, hatta CHP’ye niçin kapatma davası açılmadı, söyler misiniz beyler?
Söyleyin de, öğrenelim, “düşük katsayı” Anayasa’nın mı emridir, CHP’lilerin  mi?  Ve ondan sonra da siz söyleyin, “Başsavcı, bu iddianameyi, görevi gereği mi hazırlamıştır?”

 

Vakit Gazetesi