Yakın tarihimizde yaşadığımız o kadar çok ilginç olay var ki!
Yakın tarihte yaşadıklarımız, çifte standartlara karşı, bize o kadar somut örneklerle cevap verme imkanı hazırlıyor ki!..
Muhataplarımızın, yeni gelişen olaylarda sergiledikleri ikiyüzlülükleri, o kadar rahat ortaya dökme imkanı veriyor ki..
Sormayın gitsin..
Yeni gündem maddemiz ne?
“Deniz Feneri davasının savcıları niye değiştirildi?”
Bana da sorsanız, “Savcıları değiştirmeyin canım. 3 senedir soruşturmuşlar, üç sene daha soruştursunlar.. Üç senede ne bulmuşlar ki, bundan sonraki üç senede de ne bulsunlar?” diyeceğim ama..
Bir bardak suda fırtına koparıldı. Tutuklamalar, ardından şikayetler ve en sonunda savcıların değiştirilmesi ile karşı karşıya kaldık.
Ben olaya dışarıdan bakan objektif bir kişi olarak, “Savcılar değiştirilmesin” derim de..
Karteldeki ikiyüzlülerin bunu demeye hakları var mı?
Bence yok.
Çünkü onlar, Van Savcısı Ferhat Sarıkaya olayında, bu haklarını kaybettiler.
Ne yaptılar?
Bir savcıyı, hazırladığı iddianame sebebi ile meslekten ihraç ettirdiler..
Hatırlayın, o savcının aleyhine, ne yayınlar yaptılar!
Ortamı oluşturdular.. Yetmedi, HSYK’nın ihraç kararından sonra da, o hukuk cinayetini ayakta alkışladılar..
Savcı Sarıkaya’nın meslekten ihracını ayakta alkışlayanların, şimdi Deniz Feneri dosyasında, savcıların o dosyadan el çektirilmelerine itiraz hakları olabilir mi?
Mümkün değil.
Düşünün bir defa.. Sarıkaya olayında, sadece o dosyadan el çektirme yok.
Görev yerinin değiştirilmesi ile yetinme yok..
Ya ne var?
Meslekten tümü ile ihraç var.
Öyle ki; o meslekten ihraç cezası, aynı zamanda hukuk fakültesi diplomasının da, yırtılıp atılması anlamına geliyordu.
Çünkü memuriyetten atılmışsınız, hakimlik savcılık yapamıyorsunuz.. Hukuk fakültesi mezunu olarak, serbest hayatta mesleğinizle ilgili ancak, avukatlık yapabilirsiniz.
Amaaa.. Özel düzenleme gereği, hakimlik ve savcılıktan atılanların, avukatlık yapma hakları da yok.
O zaman?
O zaman, muhatabınıza şunu demiş oluyorsunuz: “Canın cehenneme.. Git dilencilik yap.. Ne yaparsan yap. Ama bir daha savcılık da yapamazsın, iddianame de düzenleyemezsin.. İddianame düzenlenemeyecek insanlara, iddianame düzenleyenlerin sonu budur.. Bunu sen de bil, tüm savcılar da bilsin!”
Evet, Sarıkaya’ya bunlar söylenmişti..
Bugün Deniz Feneri dosyası ellerinden alınan savcıları savunup, bu olayı çok büyük bir hukuk skandalı gibi gösterenler, o gün Sarıkaya’ya uygulanan bu yargısız infaza destek vermişlerdi..
Daha somutlaştıralım konuyu..
Dün, Hürriyet’te yazan M. Yakup Yılmaz şöyle diyordu: “Nurettin Kurt’un haberinde soruşturmayı yürüten savcılara nasıl bir görevden alma tuzağı kurulduğu da anlatılıyordu.
Bunları okuyunca kendime sordum: Bu savcı değişikliği, beraat ile sonuçlanırsa sanıklar mahkemede nasıl bağıracaklar?
Düşündüm ve şu yanıtı buldum: ‘Yaşasın Adalet Bakanlığı’ diye bağırmaları çok uygun olur!”
Savcı değişikliğini eleştirip, aklı sıra Adalet Bakanlığı ile dalga geçiyor, kartel yazarı..
İyi de, bu kartel yazarı, Sarıkaya olayında yazdıklarını, bu milletin unuttuğunu mu sanıyor acaba?
Ne yazmıştı, Sarıkaya olayında, bu kartel yazarı?
Aynen şunları..
Tarih 10 Mart 2006.. Yazılanlar şöyle: “Savcı Bey’e yönelik en temel eleştiri ‘dedikoduları’ ve ‘ihbar mektuplarını’ hiçbir araştırmaya gerek duymaksızın iddianamesine almış olması. (...)
Bu olayda, konuşulan kişinin Kara Kuvvetleri Komutanı olması, olası bir adli hatanın önüne geçebilecek.
Biliyorum ki söz konusu kişi Orgeneral Büyükanıt olmasaydı da sıradan vatandaş Mehmet Efendi olsaydı şu anda yargılama süreci yürüyor olacaktı. Belki de tutuklu olarak!
Van Savcısı hakkındaki inceleme sürerken kendimize bunu da soralım: Orgeneral Büyükanıt kadar güçlü ve tanınmış olmayanlar ne yapacak?”
Bir savcının iddianame hazırlamasını, oturduğu yerden “adli hata” olarak değerlendiren bu general yağcısı adam, “Orgeneral gibi güçlü olmayan şüpheliler, kendilerini nasıl kurtaracak” diye, bir de utanmazca efelenmede bulunuyordu.. Üstelik, henüz HSYK, Sarıkaya’yı ihraç etmemişti..
Şimdi aynı adamın, Deniz Feneri savcıları için yazdıklarına bakın.. Ve “değer” diyorsanız, okkalı tükürüğünüzü hazırlayın!
Tekrar hatırlatalım, “değer” derseniz..
YENİ AKİT