Dünyayı değiştirme planı ve rejim içi hesaplaşma

İslam Devrimi'nden otuz yıl sonra Tahran'da yer yerinden oynarken, İslam Devrimi ilk kez bu kadar ciddi biçimde içeriden sorgulanırken, yüz binlerce insan bir şeyleri değiştirmek için meydanlarda toplanırken, "Batı İran'ı karıştırıyor" iddiaları eskisi kadar inandırıcı bulunmazken, Devrim Muhafızları Komutanı'nın "ezeriz" dediği "tehlike" gerçeğe dönüşürken, Musavi'den Rafsancani'ye ve Hatemi'ye kadar İran siyasetinin öncü isimleri bazılarına göre dini lider Ali Hamaney'i bile hedef alacak şekilde tavır koyarken, İran "rejim için hesaplaşma" ile yüzleşirken, tartışmaların merkezindeki isim olan Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad'ın hiçbir şey yokmuş gibi Rusya'ya gitmesi, Yekaterinburg'daki zirveye katılmayı tercih etmesi ne anlama geliyor? Bu zirveyi İran'daki krizden bile daha önemli kılan ne?

Çok şey… İran'ı İran yapan, Ahmedinejad'a bu gücü kazandıran, yeni bir dünyanın kuruluşunda Tahran'a merkezi rol öneren, aynı zamanda milyonlarca insana özgüven sağlayan şey işte bu yaklaşım.. Seçim sonrası tartışmalarda pek dikkate almadığımız "büyük devlet", "güçlü devlet" pozisyonu. Ahmedinejad'ın sistem içi hesaplaşmaya rağmen, "tehlike içeren" iç gerilime rağmen gitmeyi tercih ettiği, İran rejiminin bu kadar önemsediği zirveye, gelişmeye bakalım.

Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ), Asya'nın güçlü ülkelerini bir araya toplayan çatı oluşum, çok kutuplu dünya sistemi arayışının merkezi, "Üçüncü Dünya"cılığın ötesine geçip ekonomik ve siyasi olarak ağırlık merkezi olmaya aday ülkelerin oluşturduğu platform son zirvesini Rusya'nın Yekaterinburg kentinde yaptı. İran bu örgüte gözlemci üye. Aslında İran Asya'nın cephe ülkesi olarak, gücünü belli oranda bu ülkelerden, Asyalı güçlerden alıyor. Dolayısıyla ŞİO İran için hayati öneme sahip.

ŞİÖ Zirvesi dışında bir başka zirve daha gerçekleşti. Geleceğin dünyasını anlamamız için, İran'ın pozisyonunu algılamamız için, Türkiye'nin pozisyonunu tartışmamız için, terör gibi bugünlerde iç iktidar/komplolarla enerjimizi harcarken bizim için son derece hayati gelişmeleri kaçırmamamız için dikkatle izlememiz gereken bir zirveydi bu.

Global milli gelirin yüzde 15'ine sahip, 2050 yılında dünyanın ilk beş ekonomisinden dördünü oluşturması beklenen, bu yılki global büyümenin yüzde 70'ini gerçekleştireceği söylenen, küresel kaynakların çok önemli bir bölümünü kontrol eden dört ülke dünyanın gidişatını etkileyecek siyasi ve ekonomik kararlar almak için bir araya geldi. BRIC ülkeleri olarak bilinen Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin, küresel ekonomik sistemi değiştirmeyi, ABD Doları'nın küresel hegemonyasını kırmayı, ulusal para birimlerini güçlendirmeyi, yeni küresel rezerv para birimi oluşturmayı, ekonomik krize karşı ortak hareket etmeyi, kendi aralarındaki ticarette dolar kullanmamayı içeren çok önemli kararlar aldı. Hatta yeni ekonomik sistemin belirlenmesi için kendi bakanlarına talimat bile verdiler.

Şimdilik ekonomik krizi hafifletme, ticaret ortaklıkları, bölgesel yakınlaşmalar çerçevesinde ele alınsa da bu süreç, önümüzdeki yıllarda Asya'nın yükselişine, yeni siyasi ağrılık merkezi oluşuna, ABD ve Batı'nın küresel hakimiyetinin sınırlanmasına imkan sağlayacak siyasi bir platforma dönüşecektir. Yıllardır çok kutuplu dünya ve çok başkentli ekonomi olarak tartıştığımız, doların hegemonik kredisinin sonuna gelindiğine dair ısrarımız, Batı'nın tek yanlı küresel hakimiyetinin artık gerçek olmayacağına dair kanaatimiz işte bu tür gelişmelere dayanıyordu.

Dolar gücünü kaybeden ABD'nin finansal sıkıntılarını gideremeyeceği, dünya ekonomisini istediği gibi yönetemeyeceği, kaynaklar ve piyasalar üzerindeki belirleyici gücünü kaybedeceği, bu tartışılmaz ayrıcalığının sağladığı siyasi kontrol gücünün de paralel biçimde eriyeceği bir gerçek. Bazılarına saçma gelse de, Türkiye olarak biz de bu gerçekle er geç yüzleşmek zorunda kalacağız. Bu yüzden, günlerdir sahte mi gerçek mi belirlenemeyen bir metin etrafında kopan fırtına, tıpkı yıllardır süren terör gibi bu ülkenin enerjisini emerken, sanki kafamızı kuma gömmüş gibi dünyadaki gelişmeleri ıskalamıza yol açmamalı. Türkiye, bir an önce içerideki bu tartışmanın üstesinden gelip, kendini dizginleyen bu bağlardan kurtulup daha önce belirlediği yolda emin ve sağlam adımlar atmaya devam etmeli hatta adımlarını hızlandırmalı.

Rusya, ticarette yerel para birimi kullanacak. Çin, Brezilya, Malezya ve Afrika ülkeleriyle ticarette kendi para birimini kullanacak. Körfez ülkeleri ortak para birimine geçiyor. Rusya yakın çevresindeki ülkelerle ortak para kullanımına geçiyor. Türkiye'nin de içinde bulunduğu gelişmekte olan ülkelerin kriz sonrası dünya ekonomisindeki ağrılıklarının hızla artması bekleniyor. Yakın gelecekte enerji sektöründe doların gücü tamamen kırılmış olacak. Bu değişim, para üzerindeki değişim, ekonomideki değişim 21. yüzyıl dünyasında çok ciddi güç kaymalarına yol açacak. Türkiye seferber olmalı. Yeni bir dünyayı kurmak için anlaşan yükselen değerlere gözünü kapatmamalı. En azından bu süreçten uzak kalmamalı. Bu ülkeler, gerçekten de dünyayı değiştirmeye kararlı.

YENİ ŞAFAK