Fatma henüz genç bir kızken ailesiyle birlikte Tunus'tan Fas'ın Fes kentine taşınmıştı. O zamanlar Fes, hayaller ve zenginliklerle dolu rengârenk bir kentti; kalabalık bir nüfusa, geniş pazarlara ve sonsuz fırsatlara sahipti. Ancak Fatma ve ailesi için buraya alışmak hiç kolay olmamıştı. Şehir değiştirmek bile bu kadar zorken ülke değiştirmenin zorluğunu siz düşünün! Fatma'nın babası yeni kurduğu işin zorluklarının üstesinden gelmeye kararlıydı ve ailesinin geçimini sağlamak için durmaksızın çalıştı. Memleketini terk ederek her şeyi riske atmıştı, bu yüzden zorlukların üstesinden gelmekten başka çaresi yoktu. Neyse ki Fatma'nın babası emeklerinin karşılığını aldı. Kısa sürede varlıklı bir tüccar hâline geldi ve içinde bulundukları yoksulluk, yerini refaha bıraktı. Ancak Fatma'nın babası bu varlıklı hayatın pamuk ipliğine bağlı olduğunun farkındaydı. En ufak bir talihsizlikte yeniden eski, zor günlerine döneceklerini bildiği için Fatma'nın iyi yetişmesine ve iyi bir eğitim almasına özen gösterdi.
Fatma, babasının yardımıyla kendi ayakları üzerinde durmayı öğrendi. Küçükken ailesiyle beraber çektiği sıkıntılar ve Fes'te aldığı eğitim onu büyüdüğünde ileri görüşlü, bilge bir kadın hâline getirdi. Ailesindeki erkekler (babası, eşi ve erkek kardeşi) sadece birkaç yıl arayla vefat etse de Fatma kimsenin yardımına ihtiyaç duymadan kendi geçimini sağlamayı başardı ve daha da hırslı bir kadın oldu. Ancak Fatma'nın prensiplerine olan bağlılığı çok geçmeden yeniden sınanacaktı: Ailenin ileri gelenlerinin ölümüyle Fatma'ya ve kız kardeşi Meryem'e çok büyük bir miras kalmıştı.
O zamana dek Fatma, eğitimin insanın hayatını nasıl değiştirebileceğine sayısız kez tanık olmuş, bu değişimi kendisi de ilk elden deneyimleyerek güçlü bir kadın olarak yetişmişti. Bu nedenle sosyal statü ya da sınıf ayrımı gözetmeksizin her bireye ücretsiz eğitim sunabilecek bir toplum hayal ediyordu. O zamanlarda eğitim, yalnızca zenginlerin ve soyluların sahip olduğu bir ayrıcalıktı. Bunun çok büyük bir haksızlık olduğunu bilen Fatma içinde büyüdüğü, ona çeşit çeşit imkânlar sunan toplumdan aldıklarını geri ödemeye karar verdi. Ailesinden kalan mirası hem dua hem de eğitim merkezi olarak tasarladığı Karaviyyin Camisi'nin inşasına harcadı. Yıllar boyu süren inşaat sürecinde tüm malzemeleri bizzat sipariş etti, tüm süreci denetledi ve caminin tam da hayal ettiği gibi olması için tüm ayrıntılara özen gösterdi. Üstelik bu kadarıyla yetinmeye niyeti yoktu. Fatma, eğitimin yalnızca kendi halkı için değil, sınırların ötesindeki uzak ülkelerde yaşayanlar için de bir hak olması gerektiğini savunuyordu. Eğitimi herkes için erişilebilir kılmak adına büyük planları vardı.
Nihayet inşası tamamlanan Karaviyyin Camisi, Kuzey Afrika'nın en büyük camilerinden biri oldu. Önce kalabalık bir eğitim merkezine, ardından tam teşekküllü bir üniversiteye dönüştü ve zaman içinde öğrencilere eğitimlerinin sonunda başarı belgesi (diploma) takdim eden ilk eğitim kurumlarından biri oldu. Öyle ki Müslüman tarihçi İbn Haldun, Yahudi filozof Musa bin Meymun, Endülüslü kâşif ve diplomat Afrikalı Leo gibi tarihe adını yazdıran önemli kişiler okulun mezunları arasındaydı.
Fatma'nın üniversitesi büyüdükçe, kütüphanesi de zenginleşti. Kütüphane, bir zamanlar küçük bir odada muhafaza edilen mütevazı bir el yazması koleksiyonuna sahipken günümüzde 4.000'den fazla kitap ve dokuzuncu yüzyıldan kalma oldukça nadir bulunan ciltli bir Kur'an-ı Kerim'e ev sahipliği yapmaktadır. Ölümünün üzerinden bin yıldan uzun bir süre geçmesine rağmen dünyanın dört bir yanından öğrenciler hâlâ Fatma'nın kurduğu üniversitede eğitim görmek, içerisindeki camiyi gezmek, orada namaz kılmak ve kütüphanesini ziyaret etmek için akın akın Fes'e gelmektedir. Dünyanın en eski üniversitelerinden ve kütüphanelerinden birinin kurucusu olan Fatma'nın mirası günümüzde hâlâ varlığını sürdürmektedir.
İlginç bilgi:
Günümüzde Avrupa ve Kuzey Afrika'daki öğrencilerin yurtdışında sürdürdükleri çalışmalarını desteklemek için Fatma El Fihri'nin anısına oluşturulmuş bir eğitim destek programı mevcut.
Kaynak: Dünyayı Değiştiren Sıradışı Müslümanlar